• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu yarışmamız başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de yarışmada görmek istiyoruz...

Yusuf ile Züleyha..






Yusuf Olan Bulur Yusuf'u

Bu gece neden se çok uzun
Üstümüze güneş doğar mı bilmem
Yusufun aşkı masum ki masum
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem

Bir züleyha aşık ki kendine
Züleyha yıldız gibi kaydı gönlüne
o karanlık kuyuya indi kendide
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem

Bu gece o kuyu pek te bir derin
Başını taşlara vurma! hep derim
Gönül kuyusunda vardır benzerin
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem

Karanlıkta derinde sesler korkutur,
Yusufum o derinler çok mu zorludur
Karanlıklar nedense sana doğrudur
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem

Züleyha takmışta seni gönlüne
Mehtabı arar kendi kendine
Yanar her mum yanar da kendi içine
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem

Gönlüne bir sevda ağacı dikiver
Kimbilir köklenip kuyuya iner
Kuyunun suyundan damla içiver
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem

Gözlerim her yerde yusuf arıyor
Bu gece çok uzun güneş doğmuyor
Ay karanlık kuyuda gece bitmiyor
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem

Gönül kuyusunda vardır yusuflar
Züleyhalar her dem onu sayıklar
Gönül pirinç çuvalı sen taş ayıklar
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem

Mehtaba yaklaştık evet epeyce
Tan yeri karanlık yine bu gece
Kuyuda vardır gizli bilmece
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem

Öpmeli kuyu ağzını öpmeli
İnmeli kuyuya derinlere gitmeli
Yusufu bulmak için serler vermeli
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem

Züleyha sabrıyla bekle yusufu
Gönül bir yusuftur bulur yusufu
O yusuf ki huzura alır yusufu
Kuyudan Yusuf çıkar mı bilmem


Mehmet Hüsnü ASAN
ŞIRNAK-2004
 



Yusuf Sevmek


Züleyha gibi değil,
Yakup gibi sevmeli:
Nefsinin pençesiyle parçalamadan edebi.

Vazife bilmeli sabrı,kavrulsan da aceleyle;
Nefes nefes kokusunu nakşederek her zerrene.
Uğruna birkaç parmagı edepsizlik saymalı;
Yusuf'un c(k) emalime canını doğramalı.

Züleyha nefsine meftun; Yakup'tu onun seveni.
Eğer Yusuf'sa sevdiğin,Yakup gibi sevmeli!




Öznur Taşdelen
 




Yusuf ile Züleyha

derler ki; bir zamanlar züleyha
büyük bir aşk ile bağlanmıştır yusufa
ancak sevgisi onu var etmek için değil
bir tek kendine ait kılmak emeliyle kaplamıştır benliğini
öyle ki bu uğurda iftiralar atmaya kadar vardırmıştır işi
ve yusuf bir anda zindanda bulmuştur kendini

zamanında mısıra sultan olmak için
kuyuda yusuf olmayı öğrenen peygamber
bu defada zindan da hakkın tecellisini sabırla bekler
öte yandan zaman
züleyhanın tüm güzelliğini ondan çalarak geçer

gün gelir yusuf sultan olur mısıra
ve gezmekte iken halkının arasında
ona tanınmadan bir nazar edebilmek uğruna
bir hicaba bürünerek bir duvarın dibine saklanan züleyha
uzakta at üstünde görünce sevdiğinin heybetini
bir derin ah ile inleyerek bırakır nefesini

öyle derinden çıkan bir ahtır ki bu
yakar yusufun kırbacını ve can havliyle fırlatır elindekini
işte o zaman el açar züleyha ve der ki;
“ey rabbim,
o ki koskoca mısırın sultanı,
sana sevgili peygamber
bense aşık garip bir kadın
gel gör ki,
benim yüreğimde taşıdığım aşkın bir zerresini
o elinde taşıyamıyor...”



Hikaye : Muhiddin ATTAR
Nakleden: Cemalnur SARGUT
Şiir : Nuray Özgüney
 




Yusuf Güzellemesi

Yûsuf’ta rüya
Yalanmış güya
İftira bir dem
Kalmamış hâyâ


“Yûsuf’u tutun
Kuyuya atın”
Çıkarın bir dem
Mısır’a satın


Yûsuf’um gelsin
Züleyha gülsün
Tutuşsun bir dem
Kor alev olsun


Yûsuf’un nuru
Aynanın sırrı
Güzelmiş bir dem
Bakanın biri


Çağırsın diller
Gelsin güzeller
Meyvede bir dem
Kesilsin eller

Yûsuf’un teni
Şehvetin canı!
Şahlandı bir dem
Züleyha kanı


Gördü zindanı
Aştı mekânı
Sevinsin bir dem
Dostun düşmanı


Yûsuf’u görür
Secdeye varır
Yakub’sa adı
Canını verir


Yakub yarası
Aktır karası
Yûsuf’um her dem
Canlar paresi


Kenan’ım yansa
Köz küle dönse
Yûsuf’um bir dem
Gül dala konsa



Erkan Bakım
 




Yusufum Kuyularda


Yusuf’ un düştüğü kuyulardayım;
Hayat zindanımdır, Züleyha sızı’m.

Yusuf’ un düştüğü kuyulardayım
Züleyha’m dokuyor rüyalarımı
Firak’ın yol vermez vadilerinde
Ferhat’ça delerim gam dağlarını
Şirin yâr’e muhtaç yaram ve sızım
Sırtlayıp her her gece sancılarımı
Dalarım mecnun’ca koynuna çölün
Dolanır dururum şafağa kadar
Leyla’sız, mekânsız ve zamansızım.

Aldığım nefessin, kurduğum hayal
Ama ne çare ki Züleyhasız’ım
Gurbet mengenedir sıkar kalbimi
Suskunluk dilimde kahredici kor
Hayat zindanımdır, Züleyha sızı’m
Hayaline tutkun yaşlı gözlerle
Her gece ümitle bakarım göğe
Yüz vermez, naz eder, kaçıp saklanır
Söyleşmez benimle gönül yıldızın.

Hasret oymak oymak düşüp bağrıma
Bir yangın yerine çevirdiğinde
İnceden inceye başlıyor sızı’m
Bir an uzaklaşsam hatıralardan
Kapıp alıyorsun beni ansızın
Denizyıldızına benziyor yazgım
Her dalgan uzağa savurur beni
Tekrar sana doğru koşmak isterim
Çaresiz, ümitsiz ve dermansızım.

Yusuf’un düştüğü kuyulardayım
Sürgünler yaşarım aşk seferinde
Yorgun düştü yollar, ufuk hilebaz
Can veririm yar ile muhabbete
Söz sükûtta; dilsizim, kelamsızım
Bakma hayat ile halleştiğime
Bir ceset gibiyim; tenha ve yalnız
Susuz bir ırmağım, kuru bir ağaç
Ve cemresiz toprak; öyle cansızım

Yüklenip sırtıma sızılarımı
Sırra kadem basıp gitsem ansızın…


Yusuf AKYÜZ
 








Son Dua

iner sinelere ılık ılık sonsuz rahmet,
Züleyha Yusuf'a, Yusuf Allah'a hasret,
hür bedenlerde esir ruhlar, esir bedenlerde hür,
Züleyha dışarda esir, Yusuf zindanda hür...

yankılanır sessiz çığlıklar Yusuf'un zindanında,
kaybolan aşk kendini bulur züleyhada,
sığmaz mukaddes ruh, o karanlık mahzene,
Züleyha Yusuf'ta kavuşur rabbine...

heybetli dağlar kaldıramadı yükünü,
zerre ve kürre sığdırıldı küçük kalbine,
bedenim hür, ruhum dört duvar arasında,
ezan sesleri geliyor göğsümün mabedine...

kemirir ruhumu hesapsız düşünceler,
giden mi gurbette, kalan mı bilinmez,
tıpkı ruhumun ruhuna esir olduğu gibi,
gel kurtar fahişe yatakların esaretinden...

alsam ruhumu elime, dibek taşına koysam,
sen dertlendikçe ben onun tepesine vursam,
ağalayan gözlerinde olsa gözlerim,
yaş silen ellerinde ellerim...

bir güneş doğdu mekke tepelerinden,
vurur uzaklardan bakışlarımı yakan camlara,
gel kurtar ruhumu esirlikten hür olsun,
dilerim Allah'tan bu duam kabul olsun...

son bulsa hayatım kavuşsam sana,
yok bundan daha büyük bir ödül bana,
yanar yüreğim ateşler içinde, kıvranır ruhum,
inanıyorum, bu olur benim kurtuluşum...



Tacettin Aksu
18.05.2009 / Ankara
 




Bir Yusuf Masalı

Bir Yusuf lazım bana;
Bir kuyu,
Bir zindan.
Bir de Züleyha;
Tamam olmama.

Bir Yusuf lazım bana
Anlasın, anlatsın derdimi,
Ve yol göstersin bana
Hiç bir yol kalmadığında

Bir kuyu lazım bana
Derin olsun, derin eylesin,
Ve derinliğinde kaybetsin beni
Derin olan derdim olduğunda

Bir zindan ki,
Medrese-i Yusufiyem olsun
Ve eğitsin beni
Eğilen kalbim olduğunda

Bir de Züleyha lazım bana,
Yusufum, kuyum, zindanım olsun
Ve tamam eylesin beni
Herşey yarım kaldığında

Kuyunun Yusuf'u
Züleyhan'ın zindanı olduğunda
Ne Yusuf kalır, ne kuyu
Ne zindan, ne de Züleyha
Ve ben
Kendimin Yusuf'u olurum,
Dünya kuyum,
Sen zindanım;

Nerdesin Züleyham


Ahmet Hüsrev Karabacak
 




Bir Züleyha Gülümsemesiyle...


Züleyha
Uzak yolların menzili
Ay ışığı, kimsesiz sularımda şavkıyan

Bilesin ki bu
“Sadece bir şiir” değildir
Fezlekesidir, arapsaçı maceramizin
Seher vakti şehrinin kapısına dayanan meczuptur
Koynunda muştular saklayan bir elçi
Uzak çöllerden gelmiştir, ot bitmez iklimlerden
Toz duman içindedir

Ve bu
İtirafıdır Yusuf’un, güzelliğine
Nicedir sızlayan yaramdır, bilmelisin
O yüzden yutkunarak konuşmaktadır hep
Kan revan içindedir

Ve yine bilmelisin ki
Nergis gözlerinin kurduğu düştedir Yusuf
Geç kaldım diye yerinmektedir, baharına
Kar boran içindedir

O da rüyalarda yitmiştir senin gibi
Sazdan kulübesinde, yıldızlı bir gecenin
Hep senli masallardadır Yusuf
Evvel zaman içindedir
Kalbur saman içindedir

...

Şimdi sorma artık, kime bu şiir
Bu feryat figan kime
Onu bir berfin say, içimde harlanan cehenneme
Ve bir Züleyha gülümsemesiyle kabul et
Sevindir beni, göğsünde saklayarak

Ah Züleyha
Karanlık gökyüzümün gülen yıldızı benim
Vadimde solan zambak…


Abdullah Zeki Öğüt
 




Leyl-i Gecelerde Yusuf
LEYL-İ GECELERDE YUSUF

Ey Yusuf
Onbir yıldızı güneşi ve ayı perde ettin gözlerine
Geceler seyre daldı ay ışığında gezinen rüyanı
Yorum babandan geldi umut gülümserken yüzüne
Ve yüzün güneşlendi babanın sözlerinde

Ey oğul
“Şeytan insan için apacık bir düşmandır” bilesin
Bilesin ki İbrahim ve İshak gibi Tanrı seni seçecek
Gün şavkını vururken herkes secdeye gelecek

Onlar ki üşümediler seni derin kuyuya atarken
Onlar ki düşünmediler geçmişini yok edip geleceğini çalarken
Ölüm gözlerinde kaybolmuş yanık kokulu zaman külüydü
Gömleğindeki kan yalan babandaki sabır sevginin gücüydü

Ey Yusuf
Kardeşlerin seni mahkûm etti sancılı bekleyişlere
Birkaç dirhemlik maldan öte değildin artık
Esir düştün köle oldun satıldın Mısır pazarlarında
Gözlerinin feri düştü hükümsüz akan Nil suyuna

Bir kadının sözlerinde leyl-i gecelerde düştün zindanlara
Rüyalar perde oldu göz kıyılarındaki gelecek yaşamına
Nice kadınlar bir bıçaklık yaşam sundu güzelliğin karşısında
Ve büyülendi Züleyha rüzgâr giyinmiş zamanlarda

Ey Züleyha
Kalbinin acılarını akıtma ruhunun ırmağına
Vahayı terk et değmesin saçların ağustos sıcağına
Terlemesin gözlerime değen nur kokulu avuçların
Kelamın hükümsüz kalmasın sözcükler arasında

Yakup karanlığında dem aldı sevgilerin en güzeli
Mısır’ın ruhu döküldü şaha vuran Nil sularına
Çığlıksız ter döktü bedenler Yusuf’un huzurunda
Diz çöktü kardeşler arsız bakışların gölgesinde

Gözleri ağardı Yakup’un vahanın siluetinde
“Ah Yusuf’a olan tasam” dedi gök kubbenin altında
Yusuf’un kokusu sarmıştı Mısır’ın dört yanını
Ve Yakup gömleğinde bulmuştu gözlerinin ferini

Ey Yusuf
Leyl-i gecelerde hüküm sürdü Züleyha’nın sevdası
Sözlerinden önce yüzün gül açtı karanlık yüreklerde
Gelecek zamanlara yazıldı sözlerin alacası
Leyl-i gecelerde Yusuf Züleyha’ya sevdalandı




12.03.2008 / ANKARA

Emine Sevinç Öksüzoğlu
 
Geri
Top