• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Makaleler, Araştırma Yazıları

Araştırma ve gözlemlere dayalı yazı ve makaleler ...
Yaşlıları En Çok Çocukları Mutlu Ediyor
Yapılan bir araştırmaya göre, yaşlıları en çok çocukları, eşleri ve torunları mutlu ettiği ortaya çıktı. Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) Müdürü Prof. Dr. Emine Özmete, Türkiyede 18-24 Martın Yaşlılara Saygı Haftası olarak kutlandığını anımsattı. Birleşmiş Milletlerin (BM) "21. Yüzyılda Yaşlanmak" raporuna göre, 1950 yılında 60 yaş ve üzerinde 205 milyon kişinin bulunduğunu, 2012de ise bu sayının 810 milyona yükseldiğini ifade eden Özmete, raporda en az 10 yıl içinde bu sayının 1 milyara, 2050ye kadar ise 2 milyara çıkmasının öngörüldüğünü dile getirdi. YAŞLILARIN GELECEĞİNE YÖNELİK STRATEJİLER GELİŞTİRİLMELİ Ülkelerin yaşlanma ve yaşlılığa ilişkin gündemlerini belirlemeye ve bunu...
Şekerin Karaciğere Zararı Yok
Florida Üniversitesi Biyomedikal Bilimlerden Prof. Dr. James Rippe’nin yaptığı araştırmada, şekerin karaciğer yağlanmasına sebep olmadığının kanıtlandığı belirtildi. Prof. Dr. James Rippe ve ekibinin nişasta bazlı şeker ve pancar şekeri üzerine yaptığı çalışmaya ilişkin makalesi, "Journal of Applied Physiology, Nutrition and Metabolism" dergisinde yayınlandı. Rippe makalesinde, ekibiyle birlikte yürüttüğü çalışmada beslenmede yer alan fruktoz-glikoz içerikli şekerlerin karaciğerdeki yağ oranı ve kas arası yağ dokusu üzerindeki etkilerini araştırdıklarını ifade etti. 'BU ÇALIŞMA DÜNYADA İLK' Makalede, şimdiye kadar şekerle ilgili yapılan çalışmaların büyük çoğunluğunda insanlara, günlük hayatta tüketilmesinin imkansız olduğu...
Sizi aldattığı kadını merak ediyor musunuz?
Yapılan bir araştırmaya göre kadınların %79'u diğer kadın olmayacaklarını belirtirken, %21 'i diğer kadın olduklarını kabul etti. Üstelik yarısından fazlası da hiç pişman değil! Katılımcılara metres mi yoksa aldatılmış kadın mı olarak mı kalmak istedikleri sorulduğunda yüzde 62'si metres olarak kalmak istediğini söylemiş. Flörtöz diğer kadın Diğer kadın geçmişte ustaca hareket eder ve eşin yerini alırdı. Ancak son zamanlarda bu değişti. Evli erkekle ilişkisi olan kadınların yüzde 62'si yuva dağıtma niyetinde olmadıklarını belirtti. İlk amanlarda evlilik kalkanının verdiği güvence ile flörtöz durumlar zamanla ateşli bir birlikteliğe dönüşüyor ve eşinden uzak olan erkek daha da uzaklaşarak diğer kadına evlenme teklif ediyor...
Süper-Egosuz Dâhiler
Kendini beğenmek ve büyüklük hissi, megalomanlık olarak telakki edilir. Her insanın büyük olmayı istemesi şuur altının isteğidir. Büyüklük hissinin çevre tarafından tasdik edilmesiyle büyüklük arzulayan kişide narsizm (kendini beğenme, kendine âşık olma) belirtileri başgösterir, mukayese ile kendilerine verilmiş farklılıkları hissettikten sonra ise kibir dediğimiz duyguya gidiş başlar ki, bu da başkalarını küçük görmedir Kibirli insanlar büyüklük cinnetini yaşayan kendini beğenmiş insanlardır. Antisosyal (psikopat) yanlarını beraberlerinde taşırlar ve çok katıdırlar. Davranışları kendi ihtiyaçları tarafından belirlenir. Kendi arzularından başka bir şeyi önemsemezler. Engellemelere tahammülleri yoktur. İhtiyaçlarının derhal...
Ayaklar Baş Olunca
Ayaklar Baş Olunca Kütlelerin Gelişi Kütlelerden kasıt siyasî değildir. Kütle tabiri ile kamu hayatı, entelektüel, ahlâkî, iktisadî, dinî hayat, tüm örf ve âdetleri kapsayan sosyal hayat ve bu hayatı yaşayan insan topluluğu akla gelmelidir. Kümeleşme ve dolulaşma ile ivme kazanan öyle bir hayat sahneye çıktı ki; şehirler, evler, lokanta ve kahveler, cadde ve sokaklar müthiş bir insan istilasına uğradı. Bu insanlar daha önce yok muydu? Elbette vardı, fakat hem hiç bu kadar çok olmamıştı, hem de böylesine tek tip ve sıradan değildi. Her şeyi ele geçirip kendisini unutmuş da değildi. Kütleler ilk defa bu kadar gözle görülür hâle geldiler ve eskiden asil insana ait olan sahnenin önünde yer aldılar. Bu insanlar kullanmaya başladıkları...
Dini Bilimler Alanında Nobel
Dini Bilimler Alanında Nobel Batı dünyası son ikiyüz yıldır, dünyayı küresel çapta değişime uğratan bilim ve teknolojik alandaki gelişmelerin öncüsü ve motoru konumunda bulunmaktadır. Batıda modern bilimlerdeki gelişmeler, tarihî seyir içinde aynı zamanda bilimle dinin arasının açılmasına yol açmış ve Batı dünyası dinin etki alanını sınırlandırarak daha çok hümanist ve bilim eksenli bir hayat tarzını seçmiş, din eksenli referansların yerini bilim ve aklın referansları almıştır. Bilimin gelişmesi için çeşitli ödüller ve teşvikler dağıtan yüzlerce vakıf ve kurum tesis edilmiştir. Bu ödüller içerisinde en meşhuru, bilim ve edebiyat alanında verilen Nobel Ödülü'dür. Ancak Nobel ödülleri dağıtımında din ve ilâhiyat bilimleri...
Dünya Barışında Orta Asya'nın Kültürel Mirası
Dünya Barışında Orta Asya'nın Kültürel Mirası Fert, insan olmaya uygun potansiyelde yaratılmıştır. Bu potansiyel eğitim yoluyla pratiğe aktarılırsa, fert gerçek manada insan olur. Ferdi, insanîleştiren üç temel disiplin; din, sanat ve felsefedir. Bu üç ilim dalı, insan ruhunu olgunlaştırır. Bu üç disiplinin sağlıklı ve dengeli şekilde kullanıldığı çağlar ve coğrafyalarda kurtlar bile kuzuyu yemedi, komşu ve yetim hakkı gözetildi. İnsanlar birbirini sömürmedi ve birlikte çalışma yollarını öğrenip bunları uyguladı. Bu güzel dönemlerden biri, Orta Asya'da yetişen erdem üstatları tarafından 9-12. yüzyıllar arasında Orta Asya ve Mezopotamya'da inşa edilmiştir. İnsanların ruh ve kalbinin ötelere daha açık olduğu bu zaman diliminde...
Sigaranın İnsan Sağlığına Maliyeti
Sigaranın İnsan Sağlığına Maliyeti Yaratıcımız tarafından bize emanet edilen vücudun korunması istenmiştir. Bu yüzden intihar eden insan, emanete hiyanet etmiş gibidir. Peki, insanın beynine mermi sıkarak birkaç dakikada ölmesi ile, başta akciğerler olmak üzere bütün organlara binlerce küçük mermiyi daha geniş bir zaman sürecinde sıkarak intihar etmesi arasında bir fark var mıdır? Bu durumun farkında olmayan milyonlarca sigara içicisi intihara başlamış ve hazin sonlarına doğru yürümektedir. İnsanın beden sağlığını bozan faktörlerden biri, solunan havanın kirliliğidir. Bağımlılık yapıcı bir madde olan nikotinle birlikte 4.000'den fazla zehirli maddenin bulunduğu sigara dumanını insanlar, iradeleriyle veya pasif olarak akciğerlerine...
Diyalog Sofrası ve Kimlik
Diyalog Sofrası ve Kimlik Diyalog kelimesi kimilerine göre bütün kapıları açan ‘tılsımlı’ bir anahtar, kimilerine göre de sözde ‘taviz’ neticesi vaftiz kadar tehlikeli olabilen bir mefhum. İnsan elbette diğer insanlarla konuşmak, anlaşmak zorunda olan sosyal bir varlık. Hangi kültürden olursa olsun, insanların birbiriyle konuşup, görüşmesinin, fikir alışverişinde bulunup, birbirlerini daha yakından tanımasının ne mahzuru olabilir. İnsanlar birbirlerine saygı ve hoşgörü çerçevesi içinde davranıyorlarsa hiçbir mahzuru yok elbette. Diyalog kelimesi ‘moda’ kavram hâline geldi. Artık birçok çevre diyalog kurmaya, diyalog toplantıları yapmaya başladı, şartlı ve önyargılı yaklaşan bazı insanlar da diyaloğun karşısında durmaya. Bunun...
Farklı Boyutlarıyla İnsan
Farklı Boyutlarıyla İnsan Her insan farklı şeylere karşı, farklı derecelerde merak hissiyle donatılmıştır. İlmî araştırma yapmada mühim bir güç kaynağı olan ‘merak edilen şeyi anlama isteği’; ‘İnsanın mâhiyeti ve tabiatı nedir, insan modellenerek anlaşılabilir mi, insanı kaç değişik boyuttan tanımlayabiliriz, insanın varoluşunu anlamayı mümkün kılan faktörler (değişkenler) nelerdir, sağlıklı ve huzurlu bir hayat sürebilmenin asgarî şartları nelerdir?’ gibi soruların cevabını bulmada da farklı insanlarda değişik derecelerde cazibe oluşturur. Bu sorulara hiçbir bilim dalı, bütüncül, sistemci ve doyurucu cevaplar verememektedir. Analitik araştırma usûllerini kullanan bilim dalları, insan tabiatı üzerine kısmî cevaplar üretmekte ve...
İnternetin Kaygan Zemini
İnternetin Kaygan Zemini Bilgisayarın başından kalktığında, vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Bu, yine sabah uyuyakalmak ve işe geç kalmak demekti. İşyerindeki bilgisayarda rahat davranamadığından, evindeki bilgisayara da internet bağlatmıştı. Hanımı, hemen her gece devam eden ekran karşısındaki meşguliyetlerini işiyle alâkalı sandığından anlayışla karşılıyor; gecenin ilerleyen saatlerinde, oğluyla beraber yatağa gidiyordu. Eşiyle aralarındaki eski diyaloglardan eser kalmamıştı. Bu saatte eşi ve çocuğu kaçıncı rüyadaydılar kim bilir? Bir müddet her şeyden habersiz, mâsumâne uyuyan ailesini seyretti. Hanımı önceleri olanlardan habersizken, zaman ilerledikçe bazı şeylerin farkına varmıştı. Sabrediyor, dua ediyor, eşine bir şey...
Hicret ve İradi Ümmiyet
Hicret ve İradi Ümmiyet ‘Kültür; bir cemiyetin dil, terbiye, âdet ve san’at gibi değerlerinden doğmuş, sonra da işlene işlene o toplumun hayat tarzı hâline gelmiş, hemen her parçası çok ehemmiyetli bir kısım esasların bütünü’ şeklinde tarif edilir. Bir toplumda hayat tarzı hâline gelen esaslar, evrensel değerleri ihtiva ettiği gibi, o topluma has değerleri de içine alır. Çünkü üslûp; ahlâk, görgü kuralları, mimarî gibi evrensel hususiyet taşıyan kültür unsurlarına millîlik kazandırır. Kültür, bir milletin kendi tarihî tekâmülü hususunda sahip olduğu şuur şeklinde de tarif edilebilir. Bu tarif kültürün durağan olmadığını belirtmesi açısından mühimdir. Millet durağan bir içtimaî yapı olmadığından, ona ait kültür de durağan değildir...
Kendini Kategorilendirme
Kendini Kategorilendirme Sosyal kimlik konusundaki araştırmalar bağlamında ortaya atılan kendi kendini kategorilendirme (self-categorisation) kavramı, Turner ve arkadaşlarının (1985, 1987) grupların oluşumunun psikolojik temeline koyduğu bir kavramdır. Bireyin benlik kavramı, kendini kategorilendirmeyi, yani kendini bir grubun temsilcisi gibi görmeyi içerir. Bireylerin kendilerini yerleştirdikleri kategoriler farklı soyutlanma düzeyinde bulunabilir; örneğin 'bilim adamı' ve 'psikolog' gibi. Bu tür kategoriler, bireysel kimlik/benlik veya sosyal kimlik/ benlikten daha az veya çok soyut olabilir; örneğin kişisel düzey ya da kendini bireysel bir varlık gibi görme (kişisel kimlik), gruplar arası düzey ya da kendini bir grubun üyesi...
Geri
Top