Zamanla oynadım
Akrepleri ve yelkovanları şaşırttım
Önlerine attım kalbimi
Şifa olsun diye...
Zamanla oynadım işte
yüzümün çizgileriyle dalga geçtim
fazladan çizgiler çizdim
Ölümsüz olmak
istemedim hiç
Sadece ölümsüz aşkı aradım..
"Hayır... Küsmüyorum hayata !
Sandığınız gibi değil .
Biraz canım sıkkın hepsi bu ...
Topacı elinden alınmış çocuk gibiyim,
Özlüyorum sadece kaybettiğim oyunu...
Umutluyum ama
İsterseniz bakın gözlerime,ışıl ışıl
Hep güzel şeyler düşünüyorum...
Aydınlık yakın .
Biri tutuyor elimden, diyor ki "Sabret !"
Bende var olan şey mutsuzluk değil,bir parça sükunet..
Sen en iyisi gitme...
Hem nereye gidiyorsun bu şehri peşine takıp ?
Yalancı bahara aldanıp nereye gidiyorsun ?
Şimdilerde adın kadar aklımdasın...
Adın ; benim için 'oku' emri..
Sesime ses olan her ses sessizliğimi alıp götürüyor benden,susamıyorum artık her şeye...
Pimi çekilip de elime tutuşturulmuş bir bomba var dil ucumda dışarı çıkmayı bekleyen...
Karanlık zindan gibi şu yüreğim,yıllardan ışıktan muzdarip...
Öfkem ah o hiç bir yere sığmayan dolu misali sicim gibi akıp götüren her şeyimi saipsizleştiren...
"Salmışsın kendini,
Ömrünün son yokuşundan aşağı,
Yapma diyenler en geride,
Yerlere kapaklanmışlar…
İnsanın kuş hali bu olsa gerek,
Bir yokuştan aşağı unutmak ayaklarını…
Unutmak geçmişteki nasihatleri…
…..
Uçuyorsun var mı ötesi,
Ölüyorsun, var mı kuşların kefeni?"
Bir şey yap. Güzel olsun..
Çok mu zor ?
O vakit güzel bir şey söyle.
Dilin mi dönmüyor ?
Öyleyse güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz.
Beceremez misin ?
O zaman güzel bir şeye başla..
Ama hep güzel şeyler olsun.
Çünkü: “Her insan ölecek yaşta”.