• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Dost dedim..

Nerde o eski sözler, yaşanmış güzel günler
Su gibi akıp kaybolup gittiler
Dostum deyip hissettiğim sevgiler
Bir anda yüreğimden silindiler

En kötü günümde yalnız bıraktı
beni düşmanım değil de dostlarım yıktı

Nerde, nerde benim dostum diyenler
Gerçekleri benden gizleyenler
Yüzüme bakıp yalan söyleyenler
Acımasızca terk edip gidenler

En kötü günümde yalnız bıraktı
beni düşmanım değil de dostlarım yıktı
 
Dost var dost var
Dost güzel isen sever seni sever benini
Dost var beğenir görmez seni över kendini
Dost dediğin sevendir her an tutan elini
Dost yakıştırmaz sana kem söz tutan dilini

Dost var paylaşır yüreğin malda yok gözü
Dost var sözün onda kalır sağlamdır özü
Dost vardır paylaşır derdin tutulur sözü
Dost vardır her daim sana gülendir yüzü

Dost çoktur yarenindir kesesi boştur
Dost çoktur etrafında yüreği hoştur
Dost vardır etrafındır durmadan koştur
Dost vardır neşesizdir onu sen coştur

Dost var paran için yıkar bendini
Yüze güler paspas eder kendini
Dost var kızsan ona tutar dilini
Düşsen yere kaldırır tutar elini

Dost dediğin senin kıymetin bilen
Ufak hataların görmezden gelen
Çıkar gözetmeden yüzüne gülen
Ana gibi vefakârdır gerçek dost
 
Dost
Bakıp cemal-i yare çağırırım dost dost
Dil oldu pare pare çağırırım dost dost
Aşkın ile dolmuşum zühdümü yanılmışım
Mest-i müdam olmuşum çağırırım dost dost
Mescid ü meyhanede, hanede viyranede
Ka’be’de büthanede çağırırım dost dost
Sular gibi çağ çağ dolaşırım dağ dağ
Hayran bana sol u sağ çağırırım dost dost
Geldim cihane garib, oldum güle andelib
Herdem ciğerler delip çağırırım dost dost
Dünya gamından geçip, yokluğa kanat açıp
Aşk ile daim uçup çağırırım dost dost
Aradığım candadır, canda ve hem tendedir
Bilir iken bendedir çağırırım dost dost
Gah düşerim mutlak’a, gah asl u geh mülhak’a
Bakıp kamudan Hakk’a çağırırım dost dost
Dolunmaz ol hal ü had min-el ezel ta ebed
Unulmaz asla bu derd çağırırım dost dost
Hep görünen dost yüzü andan ayırmam gözü
Gitmez dilimden sözü çağırırım dost dost
Derya olunca nefes parelenince kafes
Ta kesilince bu ses çağırırım dost dost
Ne yerdeyim ne gökde, ne ölüyüm ne zinde
Her yerde her zamanda çağırırım dost dost
Geldim o dost ilinden koka koka gülünden
Niyazi’nin dilinden çağırırım dost dost
 
İşte gerçek bir dost

Aradım taradım dünyayı gezdim
Hakiki dostları buldum sonunda
Hayretler içinde gerçeği sezdim
İşte gerçek bir dost oldum sonunda

İyisin boynunu eğdiğin kadar
Anlayış hoşgörü yığdığın kadar
Yerlere eğilip değdiğin kadar
İşte gerçek bir dost oldum sonunda

Hali ahvalini sen soracaksın
Sadece sözünde sen duracaksın
O gelmezse sana sen varacaksın
İşte gerçek bir dost oldum sonunda

Başka türlü dost mu, dünyada yoktur
Lafın çok olursa gafın da çoktur
Mikdatî dikkat et yavaştan döktür
İşte gerçek bir dost oldum sonunda
 
:) Hep bir tarafın bu tür davranışta bulunması dostlugu tarif edemez. Şiirde tek taraflı iyi niyet, hoşgörü, boyun eğme gibi vasıflar kelimelere alınmış. Bu anlatımdaki dostluk değildir. Ve bunun adına dostluk densede kısa sürede biter. Dost iki tarafında anlayışı,hoşgörüsü,sevgi ve saygısıyla olur. Tabi bunu bulmak zordur ama imkansız değildir;;)
 
Kişilerin güven duygusu oldukça azalmış durumda buda dostluk kurmada engel teşkil ediyor. Ha bunda dogruluk payı yokmu elbet var güvensizliği her birimiz yaşıyoruz.Şöyle düşünüyorum ben güvenmesem sen güvenmezsen nasıl kurulabilirki dostluk. Ve eskidenmiş dostluk deriz bu durumda. Yani güvensizliği bir köşede bırakıp eskileri yaşatmak en güzeli derim ben;;)
 
Yeni dostlar uğruna vefasızlık edip eski dostlarını feda edenler, sonunda, hem yeni hem de eski dostlarını kaybedip yanlız kalırlar.
 
Bir Dost

Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın…

'Nereden çıktın bu vakitte' dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;

'Gözünün dilini' bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı…

Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada olduğunu hissetmelisin. İhtiyaç duyulduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.

Kucaklamalı seni güvenli kolları, …dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı…

En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin sorgusuz sualsiz…

Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.

Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.

Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, 'hak ettim' diyebilmelisin.

Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi…

Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş…

Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.

Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş…

Böyle bir dostum var benim.

Pek sık görmesem de hep yanımda olduğunu bildiğim, yalansız riyasız dertleşebildiğim.

Kuşağımın en iyisi hilafsız…

Beraber okuduk, birlikte koştuk son 20 yılın parkurunu…

Katılasıya ağladık, doyasıya güldük yol boyu… Ekmeğimizi, acılarımızı bölüştük. çocuklar doğurduk, büyükler gömdük.

Sonunda yara bere içinde oraya buraya savrulduk.

Buluştuk geçenlerde…

Bitaptı; kayan bir yıldız kadar ışıltılı, bir o kadar yorgun:

'-Ne yapıyorsun' diye sordum

'-Seyrediyorum' dedi; 'çaresizce, öfkeyle, şaşkınlıkla ama sadece seyrediyorum'.

Seyrettiği; kuşağımızın en kötülerinin, pespayelik yarışında ipi ilk göğüsleyenlerin zirveye hak kazanmalarındaki akıl almaz gariplikti.

İyiliğin ve ustalığın bu kadar eziyet gördüğü, kötülüğün ve yeteneksizliğin bunca ödüllendirildiği bir başka coğrafya var mıydı acaba?

Okuldaki ideallerimizden, gençlik coşkumuzdan söz ettik bir süre; tozlu raftaki bir kitabı yıllar sonra karıştırır gibi…

Ülkemizin kaderini değiştirmeye azimliydik mezun olurken; lakin karanlığını boğmaya yemin ettiğimiz ülke, karanlığına boğmuştu bizi…

Pazarda görsek tezgahından meyve almayacağımız adamların cenderesinde bir ömür geçirmiş, tünelden çıkış sandığımız ışığın, üstümüze gelen kamyonun farı olduğunu çok geç fark etmiştik.

Velhasılı ne sevebilmiş, ne terk edebilmiştik.

Krizde geçmişti bütün gençliğimiz; ve şimdi çocuklarımıza tek devredebildiğimiz, çok daha ağırlaşmış bir kriz…

'-İşte' diye geçirdi içinden kadim dostum, '…bunları seyrediyorum bir kenardan sessizce…'

İşte en çok da böyle zamanlarda bir dostu olmalı insanın…

Yıllarca aynı ip üstünde çalışmış, cesaretle ihanet arasında gidip gelen bir salıncağın sınavında birbiriyle kaynaşmış iki trapezci gibi güvenle kenetlenmeli elleri…

'Parkurun bütün zorluğuna rağmen dostluğumuzu koruyabildik, acıları birlikte göğüsleyebildik ya; yenildik sayılmalıyız' diyebilmeli…

Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda, küçücük bir kağıda yazdığımız kısa, ama ümitvar bir yazıyı, yüreğe benzer bir taşa bağlayıp birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:

'Bunu da aşacağız!

İmza: Bir Dost! ..'



Can Dündar
 
Dost

Hani, diyorum da, insanin gerçekten mükemmel bir dostu olsa... "Onu", söyle, içine sindire-sindire, kocaman bir sarılsa... yok. Yüreklilikle söylediğiniz... "Canim benim! dediğiniz... Telefonda bile saatlerce konuştuğunuz, sıcacık biri... özlediğinizde, hayal kurduğunuzda yanınızda o var mı? Sizi hiç yalnız bırakmayan biri... Cesur, sempatik, azimli, kararlı... Arayan, soran,"Seni özlüyorum" diyen biri. Böyle bir canlı ile her şeyi konuşabilir, paylaşabilirsiniz. Yanıltmaz!

Anlayışla karşılar her şeyi... Hataları, günahları-sevaplari, her bir şeyi konuşabilirsiniz onunla. bir arayış içinde olmanıza gerek yoktur. O kendiliğinden çıka gelir zaten. Bir gün bir bakarsınız karsınızda... Bir de bakmışınız sımsıcak sohbetler, derin konular, sırlar, paylaşımlar...

Kimseye söyleyemediğinizi, en yakınınıza anlatamadığınızı, geçmişteki izleri, geleceğe dairlerinizi, sadece ona anlatır olursunuz. Kadın, erkek Bir dost bulun! Ama gerçek olsun. Aradığında işinizi değil, sizi soran...

Kötü gününüzde ev sahibi, iyi gününüzde kiracınız olsun. Anlatsın, konuşsun, açık-seçik, korkmadan yaşasın. Güvensin! Cinsiyeti olmasın! Bir kartal kadar haşin, bir maymun kadar şaklaban, bir ceylan kadar narin olsun. Doğruları söylesin. değil gözleriyle ve kalpten konuşsun. Yaşasın!

Doya-doya yaşasın, doya-doya yaşatsın. Beyninden değil, yüreğinden versin.

"Olsun varsın! Paylaşırım." desin. Bir dostunuz olsun. Sizi ve
benliğinizdekileri paylaşsın... Dost olsun! Ama... Gerçek bir dost...

D O S T Ç A K A L I N.........

Sevgili yorumsuza tesekkürler
 
Geri
Top