İngilizce Kelime ve Cümlelerin Türkçesi

If life hands you a lemon, don’t complain, but instead make lemonade to sell to those who are thirsty from complaining...

Hayat size bir limon verirse, şikayet etmeyin, onun yerine, şikayet etmekten susayanlara satmak için limonata yapın...
 
Make amends : Telafi etmek, bedelini ödemek (incittiğiniz birinden özür dilemek)

Help out : Zor günde destek olmak, Kara gün dostu olmak
 
Why not? : Neden olmasın
Allow me : Bana izin ver
I'm lost : Kayboldum.
Forget it! : Unut onu, unut gitsin
Slow down! : Yavaşla
 
Go boil your head : Git başımdan
I double dare you : Sen yap ben de yaparım
That beats me : Bu beni aşar
What the heck! : Kahrolsun!
 
What if : farzedelim, ya...ise
What if it rains? : Ya yağmur yağarsa?
What if he doesn't like it? : Ya ondan hoşlanmazsa?
 
Don't worry - Endişelenme
I love you! - Seni seviyorum.
I'm his fan - Onun hayranıyım
Is it yours? - Bu senin mi?
That's neat - İlginç bir şey
 
You Betcha!: aynen öyle
So far : Şimdiye kadar
Sooner or later : Er ya da geç
Later on : Daha sonra
Every other day : İki günde bir
Every so often : Fırsat buldukça
What of it : Ne olmuş yani, Ne farkeder, Kime ne
 
Geri
Top