"Yaşadığı dünyanın haritasındaki bütün tanımları, bütün çizimleri, bütün görünümleri sevgiliye göre düzenleyen âşık haritacıyı bilirsiniz. Hani haritasını çizerken onun doğduğu şehir, onun evine giden yol, onun gezindiği çimenlik, onun altında oturduğu ağaç, onun su içtiği ırmak, onun... diye diye tanımlamış bütün mekanları ve yönleri.
Hakiki âşık imiş o. Çünkü gönülden bir ahdin sahibi olduğunuzda, ömür haritasının başka türlü çizilmesine imkân ve ihtimal yoktur. Hakiki aşk (hakikatli aşk), bir ahdin izini sürmekten başka bir şey değildir ve ömür haritasında bütün işaretler aşk ahdi üzerine olmadıkça kişi yaşadığını hissedemez. Böyle birisi belki ömür sürer, ama yaşayamadan ömrünü tamamlamış olur. Çünkü yaşamak, ahde vefa ile anlam kazanır. Ahdimiz ister ezelden kopup gelsin, ister gönülden... İster dil ile söylensin, ister göz ile..."
-İskender Pala-