Osmanlı Padişahları

Babası : Sultan İbrahim
Annesi : Hatice Muazzez Sultan
Doğduğu Tarih : 25 Şubat 1643
Padişah Olduğu Tarih : 22 Haziran 1691
Ölümü : 6 Şubat 1695


Sultan Ahmed, Edirnede yirmibirinci padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Devlet 2. Viyana bozgununun sarsıntılarından kurtulmak için Avusturyaya karşı yeni sefer hazırlığında idi. Sadrazam Köprülü Fazıl Mustafa Paşa savaşı başlattı ise de bir netice alınamadı. İkinci savaş durumu da Venediklilerin Giridde Hanya Kalesini kuşatma çabalarının başarısız kılınması, Kandiye muhafızının desteği ile sağlanmıştı. Osmanlı Donanması Girid ile meşgulken, Venedikliler bu defa da Sakız Adasına asker çıkarmışlardı.

Yine aynı senelerde Irak ve Hicaz bölgesinde de devlete karşı hareketler ve isyanlar vardı. Bu isyanların bastırılması devletin doğu bölgesinde barışın bozulmaması için çaba sarfetmesini gerektiriyordu.

Devlet işlerinin görüşülüp konuşulduğu Divan-ı Hümayun, kendi dönemine kadar, haftada iki gün toplanıyordu. Saltanatı ile birlikte haftada dört gün toplanmaya başladı.

Sultan II. Ahmed 50 yaşlarında padişah olmuştu. Kendisi devlet işleri ile yakından ilgilenmediği, sarayda kapalı yetiştiği için, çevresinin etkisi altında kalıyordu. Bu durum da onu çevresinde bulunanlara karşı hırçınlaştırıyordu. Genelde sakin bir karaktere sahipti. Saraydan ara sıra çıkarak halkın arasına karışır ve onların dertleri ile ilgilenirdi. Özellikle gıda maddelerinde halka eksik mal satan, fazla para alan esnaf ile şahsen ilgilenir, gerektiğinde cezalandırılmalarını sağlardı. Değişik zamanlarda fırıncılardan ekmek aldırır ve tarttırırdı. Eksik gramajlı veya has undan ekmek yapmayan fırıncıları şiddetle cezalandırırdı. Bazen çarşı, pazar dolaşır bazı yiyeceklerin fiyatlarını kendisi tespit ederdi.

Orta boylu, çevre sakallı ve açık renkli bir yüzü vardı. Gösterişten hoşlanmaz, çapraz kaftan giyer, ataları gibi başına sorguç takardı.
 
Babası : Sultan IV. Mehmed
Annesi : Emetullah Rabia
Gülnûş Sultan
Doğduğu Tarih : 5 Haziran 1664
Padişah Olduğu Tarih : 6 Şubat 1695
Tahtan İndirildiği Tarih : 23 Ağustos 1703
Ölümü : 8 Ocak 1704


Sultan Mustafa, 1664 yılında Edirnede doğdu. İyi bir eğitim gördü. 1695 yılında yirmiikinci padişah olarak 31 yaşında Osmanlı tahtına çıktı. Devlet yönetimini teslim aldığında, ilk sözü ataları gibi fetihler yapmak, kaybedilen toprakları geri almak için ordunun başında sefere çıkacağını bildirmek olmuştu.

Saltanatının ilk günlerinde, Sakız Adası "Koyun Adaları" zaferi kazanılarak Venediklilerden geri alınmıştı. Bu zafer Sultan Mustafanın moralini güçlendirmiş, devlette de güven sağlamıştı. Devlet Sakız Adası ile uğraşırken, bunu fırsat bilen Rusya, Azak Kalesine asker yığmaya başlamıştı. Kalede bulunan askerler desteksiz ve malzemesiz kaldıkları için neticede teslim olmak zorunda kalmışlardı. Padişah Haziran 1695'de ordusunun başında olarak Avusturya seferine çıktı. Önce bazı zaferler kazanıldı ise de netice alınamadı ve devlet için çok önemli bir dönüm noktası sayılan Karlofça Barışı imzalandı.

Sultan Mustafa iri yapılı, açık tenli, ince burunlu, ela gözlü, sarı sakallı idi. Çok iyi hocalardan ders almış, hat sanatına merak sarmış ve çok iyi bir hattat olarak da yetişmişti. Yalandan nefret eder, doğruları ödüllendirirdi. İlme ve ilim adamlarına önem vermiştir. Alimlerle sohbet etmekten hoşlanır ve onları korurdu. Aynı zamanda iyi bir şairdi ve şiirlerini "ikbali" mahlası ile yazardı.
 
Babası : Sultan IV. Mehmed
Annesi : Emetullah Gülnûş Sultan
Doğduğu Tarih : 30/31 Aralık 1673
Padişah Olduğu Tarih : 22 Ağustos 1703
Tahtan İndirildiği Tarih : 1/2 Ekim 1730
Ölümü : 1 Temmuz 1736


Sultan III. Ahmed, yirmiüçüncü padişah olarak Ağustos 1703'de Osmanlı tahtına çıktı. Annesinin desteği ile iyi bir eğitim almış, zeki bir şehzade idi. Çocukluğu rahat bir şekilde geçtiği için devlet işlerini yakından takip edebilmiş, devlet idaresi hakkında da bilgi sahibi olmuştu.

Avrupa siyasi gelişmelerini incelemiş, daha yakın bilgi almak için bazı devletlere daimi elçiler göndermişti. Avrupa kültürel gelişmelerini getirttiği kitaplarda araştırmıştı. Matbaanın önemini kavramış, yazılı eserden basılı esere geçiş olan ilk matbaayı İbrahim Müteferrikaya kurdurmuştu. Sadrazamlık görevine İbrahim Paşayı getirmiş, kızı ile evlendirerek kendine damat da yapmıştı.

Sultan III. Ahmed, yaradılıştan ince ruhlu ve güzel sanatlara meraklı idi. O da ataları gibi iyi bir hattat olarak yetişmişti. Topkapı Sarayı kapısı karşısında kendi adı ile yaptırdığı çeşmenin, yapılış tarihini belgeleyen kitabedeki hat yazısını kendisi yazmıştır. Aynı zamanda da iyi bir şairdi ve şiirlerini "Necib" mahlası ile yazmıştır. Saltanatı süresinde 4 ayrı kuran yazdığı da bilinmektedir. Devletin müesseselerinde reform yapılması gerektiğine de inanmış, bunun yıllardan beri yapılmadığı için Avrupadan geri kalındığını, felaketlere uğranıldığını savunmuştur.

Tarihimizde 1718-1730 tarihleri arasında geçen döneme "Lale Devri" denilmektedir. Zevk ve sefa ile geçen devir olarak da ifade edilir.

Sultan Ahmed, ince, narin yapılı, açık tenli, açık yeşil gözlü ve gür sakallı idi. Topkapı Sarayında ve Yeni Camii içinde de iki kütüphane kurdurmuştu. Su sıkıntısı çekilen İstanbulda büyük su bendini yaptırmıştı.
 
Babası : Sultan II. Mustafa
Annesi : Saliha Sultan
Doğduğu Tarih : 2 Ağustos 1696
Padişah Olduğu Tarih : 2 Ekim 1730
Ölümü : 13 Aralık 1754


Sultan Mahmud, yirmidördüncü padişahı olarak, Ekim 1730'da Osmanlı tahtına çıktı. Sultan Mahmud, anne kucağında ve onun sevgisi ile büyümüş ve dönemin en ünlü hocalarından iyi bir eğitim almıştı. Güçlü zekası ve öğrenme isteği, kısa zamanda çok bilgili olmasını sağlamıştı. Edebiyat ile uğraşmayı ve şiir yazmayı seviyordu. Şiirlerini "Sebkati" mahlası ile yazdı ve güzel besteler yaptı. Hat sanatı ile de ilgilendi ve güzel çalışmalar yaptı. Ülkenin fikri kalkınması için önemli çalışmalar yaptırdı. Yeni kurulan matbaa ile yakından ilgilendi ve çalışmalarına hız kazandırdı. En büyüğü Ayasofyada olmak üzere çeşitli kütüphaneler kurdu. Eğitimin yaygınlaşması için mektepler açtı.

Sevimli, güzel bir yüzü, minyon bir bedeni, gür siyah sakalı ve düşük omuzları vardı. İyiliksever bir kalbe ve hassas bir ruha sahipti. 1750 İstanbul yangınında birçok tarihi bina ve çarşı zarar görmüştü. Çarşı esnafına haber göndermiş, zarar ve ziyanlarını kendi özel bütçesinden ödemişti.
 
Babası : Sultan II. Mustafa
Annesi : Şehsuvar Sultan
Doğduğu Tarih : 2 Ocak 1690
Padişah Olduğu Tarih : 13 Aralık 1754
Ölümü : 29/30 Ekim 1757


Sultan III. Osman, yirmibeşinci padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Şehzadeliği sarayda gözetim altında geçmişti. İyi bir eğitim almış, kendini yetiştirmişti. Yumuşak karakteri olmasına karşın, çabuk kızar ve sinirli hareket ederdi.

Anlayamadığı konularda, telaşa kapılır, verdiği emrin hemen yerine getirilmesini isterdi. Çok meraklı bir kişiliğe sahip olduğundan, her şeyi öğrenmeye çalışırdı. Yakın çevresinin etkisinde kalırdı.

Sadaret süresinde, devletin daha önce yaptığı antlaşmalar sebebiyle siyasi olarak önemli sayılacak bir dönem yaşanmamıştır. Daha ziyade doğu sınırlarda bazı olaylar ve isyanlarla uğraşılmıştır. Nispeten barış döneminin yaşanması ve kendi saltanat süresinin kısa olmasına rağmen, çok sık sadrazam değiştirilmiş iyi yetişmiş devlet adamları gereksiz yere harcanmıştır.

Tahta çıktığı senelerde İstanbulda görülmemiş şekilde, çok uzun ve şiddetli geçen bir kış yaşanmıştı. Haliç donmuş. Defterdar iskelesinden Sütlüceye buz üstünde gidilebilmişti. Fakat halk sıkıntı çekmişti. İkinci felaket de 36 saat aralıksız devam eden İstanbul yangınında yaşanmıştı. Hocapaşa çevresinde başlayan yangın tüm ahşap evleri yakmıştı. Bunun yaraları sarılırken, kısa bir süre sonra Cibali çevresinde onarılmakta olan bölgede yine yangın çıkmış. 48 saat devam etmiş, yaklaşık iki bin ev, bin dükkan, beşyüzden fazla değirmen, ikiyüz camii ve mescit, yetmiş hamam ve han kül olmuştu. İnsanlar evsiz kaldığı gibi salgın hastalık da yayılmıştı.

Sultan Osman orta boylu ve çok şişmandı. Fazla kiloları genel görüntüsünü etkilediği gibi, yürümesine de engel olurdu. Bedenine göre küçük yüzlü, açık tenli ve ela gözlü idi. Tedbil gezmeyi çok sever, gece gündüz ne zaman isterse, özellikle ulema kıyafeti giyerek, at üzerinde şehri gezerek halka ve esnafa bahşiş dağıtırdı. Halkın giyimi ile yakından ilgilenir, kurallara aykırı gezenlerin, uyarılmasını isterdi. Üsküdar İhsaniyede bir camii ile bir mescit ve Ahırkapı Fenerini yaptırmıştır. Sultan I. Mahmud zamanında yapımına başlanan "Nur-ı Osmanî" cami, medrese ve kütüphanesi ile bahçesinde türbe yaptırarak, kendi adıyla bir hayır külliyesini de tamamlamıştır.
 
Babası : Sultan III. Ahmed
Annesi : Mihrimah Sultan
Doğduğu Tarih : 28 Ocak 1717
Padişah Olduğu Tarih : 30 Ekim 1757
Ölümü : 21 Ocak 1774


Sultan Mustafa, yirmialtıncı padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Annesinin desteği ile iyi bir eğitim alarak yetişti. Sarayda serbest olarak büyüdüğü için devlet işlerini de yakından öğrenme fırsatı oldu. Çok zeki idi ve çalışmayı da çok seviyordu. Devletin bozulan düzeninin, yapılacak ıslahatlarla düzeleceğine inanıyordu.

Ancak devlet kurumlarında yapılacak ıslahatların batı taklidi değil, devletin geleneksel yapısı içinde kuruluş temellerinin modernleştirilerek günün ihtiyaçlarına cevap veren hale getirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Bunu da hukukçuların yapacağına güveniyordu. "Bir ülkenin hukukçusu bozulursa, adaleti de bozulur, adalet olmayan memlekette dirlik ve düzenlik kalmaz" diyordu.

Sultan III. Mustafa saltanatının süresinde en önemli dış sorun olarak Rusya meselesi ile meşgul olmak zorunda kalmıştı. 1763 Çihrin Seferi ile başlayan dönemde Rusya Çariçesi Katerina, Osmanlı himayesinde olan Polonyaya asker göndermiş ve Kont Stanislas Ponyatowskiyi de tahta geçirmişti. Diplomatik yollardan meselenin halledilmesine çalışılmış ise de sonuç alınamamıştı. İki devlet arasında başlayan savaş 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasının imzalanmasına kadar devam etmişti. Padişah devleti güçlendirmek, sorunları çözmek çabalarının netice vermemesi neticesinde üzüntüsünden hasta olmuştu. Bu antlaşmanın kendinden sonra imzalanması da devletin hayatında önemli bir dönüm noktası olmuştu. Göreve geldiğinde dolu olarak teslim aldığı devlet hazinesini, savaşa rağmen dolu olarak teslim etmişti.

Sultan Mustafa orta boylu, açık beyaz tenli, biraz çekik gözlü ve kumral sakallı idi. Çok yumuşak kalpli ve dindar bir kişiliğe sahipti. Haksızlığı hiç sevmez, adaletin yerine gelmesine çalışırdı. Astrolojiye çok merak sarmış ve bu konuyu da iyi öğrenmişti.
 
Babası : Sultan III. Ahmed
Annesi : Rabiâ Sultan
Doğduğu Tarih : 20 Mart 1725
Padişah Olduğu Tarih : 21 Ocak 1774
Öldüğü Tarih : 6/7 Nisan 1789


Sultan Abdülhamid, yirmiyedinci padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Çocukluğu saray içinde eğitim alarak geçti. Kitap okuma sevgisi onu geçmişi ile bağlıyordu. En çok tarih kitapları okumayı seviyordu. Atalarının güçlendirdiği devleti görev ona geçtiği zaman devam ettirmek istiyordu. Çok zeki idi, dış alemde olan biteni göremediğinden geçmişte yaşanan olaylardan dersler çıkararak yorumlar yapıyordu.

49 yaşında devlet idaresini teslim aldığı zaman, Osmanlı-Rus savaşı devam ediyordu. Osmanlı Rus Ordusu Varna Bölgesi Kozlucada savaş halinde idi ve Çariçe II. Katerina ordunun merkezle bağlantısını kestiğinden ordu bozguna uğramıştı. Sadrazam iki devlet arasında barış yapılarak savaşın sona ermesi için diplomasi yolunu denedi. Ve iki ülke arasındaki savaş, yapılan görüşmeler sonunda 21 Temmuz 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasının imzalanması ile sona ermiş oldu.

Bu antlaşma ile devletin en önemli stratejik bölgesi, Kırımın, Rusyaya verilmesi padişahı çok üzmüştü. Küçük Kaynarca Anlaşması ile devlet için yeni ve önemli bir problem ortaya çıkmıştı. Ruslar, Osmanlı Hükûmeti içindeki azınlıkların (Ortodoks) haklarını, Hıristiyanları ve kiliseleri koruyacaklardı. Artık Rus ticaret gemileri Boğazlardan izin almadan serbestçe geçebilecekti.

Kendisini devleti güçlendirmek için hazırlayan Sultan Abdülhamid, daha iktidarının ilk aylarında devletin kaderini değiştiren, onun başına daha büyük meseleleri açan bir barışa imza atmak zorunda kalmıştı.

1787 yılında Rusyaya karşı açılan savaşta, Avusturya ile olan cephede kazanılan savaş padişaha Gazi ünvanını kazandırmış, kaybedilen, Rusyaya terkedilen Özi Kalesi ise padişahı üzüntüden felç etmişti.

Sultan Abdülhamid orta boylu, buğday tenli, gür siyah sakallı, burnu biraz uzunca, gözleri ise hafif çekikti. Çok iyi niyetli ve insancıl bir yapıya sahipti. Devlet işlerinde ciddiyeti sever, başlanan bir işi sonuna kadar takip eder, ilgilileri de uyarırdı. Devlet görevi vereceği insanları araştırır, ehliyeti olanı tercih etmeye çalışırdı. Şehirde tebdil kıyafet gezmeyi, esnaf ve halkın dertlerini dinlemeyi severdi.
 
Babası : Sultan III. Mustafa
Annesi : Mihrişah Sultan
Doğduğu Tarih : 24 Aralık 1761
Padişah Olduğu Tarih : 7 Nisan 1789
Tahttan İndirildiği Tarih : 29 Mayıs 1807
Öldüğü Tarih : 28 Temmuz 1808


Sultan Selim, yirmisekizinci padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Rahat bir şehzadelik dönemi geçirmiş ve çok iyi bir eğitim almıştı. Genç yaşta musiki ile ilgilenmiş. Türk müziğini ve enstrümanlarını kullanmayı çok sevmiş, daha sonraları besteler yapmış ve Türk Müziğine yeni makamlar kazandıracak kadar çalışmalarını geliştirmişti. Yetişme döneminde devlet idaresinin işleyişini ve içinde bulunduğu siyasî, sosyal ve özellikle askerî durumun (Yeniçerilerin) zamanla nasıl bozulduğunu yakından görmüştü. Devletin düzelmesinin kurumlarında, özellikle askerî alanda yapılacak yenileşme hareketiyle, ıslahat ile gerçekleştirilebileceğine inanıyordu. Özellikle ihtilal sonrası Fransadaki gelişmeleri yakından izliyordu. Tahta çıktığında da iki ülke arasındaki ilişkileri düzeltecek temaslarda bulunmuştu.

Devlet idaresini teslim aldığı dönemde, Avusturya ile başlamış olan savaş devam ediyordu. Rus Ordusu ile Yaş bölgesindeki savaşta Avusturya arkadan sıkıştırınca "Fokşan Bozgunu" yaşanmıştı. Kısa bir süre sonra da Belgrad elimizden çıkmıştı. Önce Ziştovi ve 1792 de Yaş antlaşması imzalanarak bir müddet için savaş durumuna son verildi. Hemen ordu ve onun silah gücünü artırıcı çalışmaları başlattı. Nizam-ı Cedid adı verilecek yeni ordunun kurulması planları yapıldı. Orduyu eğitmek için Fransa ve İsveçten hocalar getirildi. Güvenilir devlet adamları imparatorluk topraklarını dolaşarak yeni asker kayıt işlerini bizzat kendi kontrollerinde yaptılar. Ordudaki yenileşmeyi yakından bilen Fransa, bu fırsatı kaçırmamış. Mısır İskenderiyeyi fethe cesaret etmişti. Belki de tarihimizin önemli yeni bir dönemi de böylece başlamıştı. Akdenizdeki Fransız tehlikesine karşı, Rusya ve İngiltere Osmanlı Devleti ile ittifak yapmışlardı. Rusya da hiçbir engelle karşılaşmadan sıcak denize inmişti.

Sultan Selim, tahttan inişine kadar gelişen iç olaylarla, isyanlarla, ordunun değişimini kabul etmeyenlerle mücadele etmek zorunda kalmıştı. Fakat dış tehdit de büyümüştü. Akdenizde yeni dengeler kurulmuş, Fransız donanmasına karşı İngiliz donanmasının üstünlüğü kabul edilmiş ve Yunan isyanlarının da ilk tohumları atılmıştı.

III. Selimin ince uzun bir görünüşü, açık bir teni, çok derinden bakan gözleri ve siyah gür sakalı vardı. İyi şiir yazan bir şair ve bestekâr olduğu gibi iyi bir hattattı. İnsanları sever, onlara yardım etmekten zevk alır ve sanatkârları da korurdu. Ülkenin imarı ile de ilgilenmiş, Selimiye kışlası ile bir de cami yaptırmıştı.
 
Babası : Sultan I. Abdülhamid
Annesi : Ayşe Sine (Seniye Perver Sultan)
Doğduğu Tarih : 8 Eylül 1779
Padişah Olduğu Tarih : 29 Mayıs 1807
Tahttan İndirildiği Tarih : 28 Temmuz 1808
Öldüğü Tarih : 17 Kasım 1808


Sultan Mustafa, yirmidokuzuncu padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Sarayda iyi bir eğitim alarak rahat bir şehzadelik dönemi yaşadı. Sultan III. Selimin döneminde devletin içinde bulunduğu durumu yakından gördü. Açık fikirli olmasına rağmen, amcasının orduyu yenileme, yeni bir ordu kurma çalışmalarına karşı olanlarla işbirliği yaparak, Ocaklıyı harekete geçirmek için destekledi. Genç reformcu padişahın bir isyan sonucu tahtan indirilmesine de yardımcı oldu. Kendisi de bir karışıklık neticesi bir olup bitti şeklinde tahta oturdu.

Kısa süren saltanatı devletin iç karışıklıkları içinde geçti. Devletin içine, saraya kadar giren isyancıların kendisini de tahtan indirebilecekleri tehlikesini yaşadı. Olayların yatıştırılması için tarihimizde Ocaklı ile anlaşma yapan ilk padişah olduğu gibi devletin idaresinde de bir ortaklık kurmuş oldu. Bu ortaklık da Onun sonunu hazırladı.

Sultan Mustafa ortadan biraz uzunca boylu, açık tenli, siyah gür sakallı ve biraz çatık kaşlı idi. Hırçın bir tabiata sahip olması sebebiyle yakın çevresi ile bile iyi geçinemez, fazla merak yüzünden de kimseye güvenmezdi.
 
Babası : Sultan I. Abdülhamid
Annesi : Nakşidil Sultan
Doğduğu Tarih : 20 Temmuz 1785
Padişah Olduğu Tarih : 28 Temmuz 1808
Öldüğü Tarih : 30 Haziran/1 Temmuz 1839


Sultan II. Mahmud, otuzuncu padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Şehzadeliği, sarayda iyi bir eğitim alarak, amcası Padişah III. Selimin devlet idaresini yakından izleyerek geçti. Genç bir şehzade olarak amcası ile yakından görüşmek, onun tavsiyelerini dinlemek, gelecekteki kararlarının temelini oluşturdu. Bu görüşmelerde en çok kurulmakta olan yeni ordunun eğitim ve silah teknolojisini kullanma disiplini ilgisini çekmişti.

Tahta geçer geçmez, İstanbulda devam etmekte olan isyanları sona erdirmek amacı ile Sened-i İttifakı kabul etti. Sultan bu ittifakı taşra ayanlarını yanına almak için imzalamıştı. Nizam-ı Cedidin kuruluşunu devam ettirmek amacıyla "Segban-ı Cedid" ordusunu kurdu. Bu kuruluşa karşı olanlar ikinci isyan hareketini başlattılar ve yine asilerle anlaşma yolu seçildi, bu devlet idaresinde irticanın ikinci zaferi oldu.

Devlet Batıda Rusya ile savaşmak zorunda kalmış, önce zafer kazanılmış, daha sonra Bükreş antlaşması imzalanarak, iki devlet arasındaki siyasî ilişkiler kısa bir süre için barışa dönüşmüştü. Sırp isyanları, Tepedelenli Ali Paşanın Yanyadaki asi tavırları devleti işgal etmişti.

Yunanistandaki olaylar ise bağımsızlık kazanılması ile neticelenmişti. Doğu sınırlarında bir taraftan devlete baş kaldıran Vahabilerle uğraşırlarken diğer taraftan da İrandaki Kaçar Hanedanının ortaya çıkardığı meselelerin halledilmesine çalışılmıştı.

Sultan Mahmud, orta boylu, ince yapılı, koyu renk gözlü ve kısa kumral sakallı idi. Geniş omuzları onu daha yapılı gibi gösterirdi. Güçlü bir iradeye ve kararlılık gücüne sahipti. Yapılmasını istediği işleri sonuna kadar takip eder, gerekli kişileri de gerçekleştirmeleri yolunda yönlendirirdi. En büyük amacı devleti Batı tarzını örnek alarak yeni bir düzene oturtmaktı.

Çok sert mizacı arkasında inanılmayacak derecede alıngan idi. Bunda iyi bir şair olmanın da etkisi vardı. Şiirlerini "Adli" mahlası ile yazardı. Türk müziğini çok severdi. Kendi zamanında hazırlattığı Tanzimatın ilanını göremedi. Ülke kalkınmasının eğitim ve teknoloji ile gerçekleşeceğini iyi anlayanlardandı. Eğitimin yaygınlaşması için ortaokullar açılmış, ilk buharlı gemi işlemeye başlamış, Yeniçerileri ortadan kaldırmış ve tekkeleri kapatarak irtica ile de mücadele etmiştir. İlk nüfus sayımı yapılmış ve posta teşkilâtı kurulmuştur. İlk resmi gazete "Takvim-i Vekayi" de yayımlanmaya başlamıştır. Sadrazama bu dönemde Başbakan denilmiş. Devlet bünyesinde giyim kuşam ile ilgili yeni kararlar alınmış "fes" giyilmeye başlanmıştır.
 
Geri
Top