• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Plastik Sanatlar Alanındaki Sanatçılarımız Ve Biyografileri

Osman Hamdi Bey
Osman Hamdi Bey (1842 – 1910)



1842 yılında İstanbul’da doğan Osman Hamdi Bey; Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi'nin (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi), İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kurucusu; arkeolog ve ressamdır.



Paris’te hukuk öğrenimi gördükten sonra resme olan tutkusu sebebiyle Paris Güzel Sanatlar Okulu’na (Ecole des Beaux Arts) devam etmiştir. Osman Hamdi Bey’in hocaları zamanın ünlü ressamları olan Gerome (1824-1904) ve Boulanger (1824-1888) olmuştur.



1871 yılında sarayda yabancı elçilerin protokol işleriyle görevlendirilmiştir. Bu görevde gösterdiği başarılarından dolayı bizzat Sultan Abdülaziz tarafından, 1873 yılında Viyana’da açılan Uluslararası Sergiye komiser olarak atanmıştır.



Osman Hamdi Bey; Nemrut Dağı Tümülüs’ünde, Lagina’da bulunan Hekate Tapınağı’nda kazılar yapmıştır. En önemli arkeolojik kazısı 21 lahtin çıkarıldığı Sayda (Sidon-Lübnan) kral mezarlığı kazılarıdır. Bu lahitlerin arasında İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenen dünyaca ünlü İskender Lahti’nin bulunması Osman Hamdi Bey’e de uluslararası bir ün kazandırmıştır.



Osman Hamdi Bey’in 1881 yılında Müze-i Hümayun’a müdür tayin edilmesiyle Türk müzeciliğinde yeni ve verimli bir devre açılmıştır. Müzeciliğimizi ilk kez modern anlamda ele almaya başlayan Osman Hamdi Bey’in Müze-i Hümayun’da gerçekleştirdiği ilk işlerden birisi, yabancıların yaptığı kazılarda ortaya çıkan eserlerin yurt dışına götürülmesini yasaklamayı planladığı tüzük hazırlığı olmuştur. Yürürlükte bulunan "1874 Asar-ı Atika Nizamnamesini" 1883 yılında yeni baştan düzenleyerek eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklayan maddeler koydurmuştur. Böylece batılı ülkelere Osmanlı topraklarından eser akışını engellemiştir.



1 Ocak 1882'de Sultan II. Abdülhamid tarafından Sanayi-i Nefise Mektebinin Müdürlüğüne atanmıştır. Osman Hamdi Bey; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin temeli sayılan "Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi"ni 1883 yılında kurmuştur. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzelerinin Eski Şark Eserleri Binası olarak hizmet veren binayı, Sanayi-i Nefise Mektebi olarak 2 Mart 1883 yılında öğretime açmıştır.



Osman Hamdi Bey, devlet işleri ile arkeoloji ve müzecilik çalışmalarını sürdürürken ressamlığını hiç ihmal etmemiştir. "Kaplumbağa Terbiyecisi", "Arzuhalci", "Kur'an Okuyan Hoca", "Silah Tüccarı", "Leylak Toplayan Kız“, "Şehzadebaşı Camisi Avlusunda Kadınlar“, "Feraceli Kadınlar“, "Mimozalı Kadın" ,”Ab-ı Hayat Çeşmesi” , “Mihrap” gibi tabloları onun en ünlü yapıtları arasındadır.



Resimlerinde; Türk sanatı, kültürü, mimarisi, çinili panoları, duvarlar, halılar, süslemeli objeler, örtüler, kandiller, rahleler, türbe mekanları, hat levhaları, aile portreleri, insan figürlerini kullanmış, Osmanlı Kadınının iç ve dış mekanlardaki yaşayışını resmetmiş; Doğu/Batı, inanç/aşk, yaşam/ölüm gibi ikilemlerin izini sürmüştür. Batılı anlayışla figürlü resmin ilk temsilcisi; müzeci, arkeolog ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurucusu bir Osmanlı aydını olan Osman Hamdi Bey; 21. yüzyılın son döneminde, sanat ve kültür alanında yenileşme ve batılılaşma akımının öncüsü olmuştur.



Son çağın en seçkin simâsı ve gerçek anlamda uluslararası ün kazanmış bir sanatçımız olan Osman Hamdi Bey; 24 Şubat 1910 tarihinde İstanbul'da vefat etmiştir.
 
Refik Epikman
Refik Epikman (1902-1974)


Refik Epikman Mustafa Fazıl Bey ile Nadire Hanım’ın çocukları olarak 1902 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimini de doğduğu kent olan İstanbul’da tamamlamıştır.



1918 yılında Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âli’sine giren Epikman, eğitimini İbrahim Çallı’nın atölyesinde sürdürmüştür. Çallı’nın etkisiyle resim tutkusu, kuşağı olan tüm meslektaşlarında olduğu gibi, heyecanlı ve vazgeçilmez bir tutkuya dönüşmüştür.



Akademi’de öğrenciliğini sürdürdüğü yıllarda, çoğu Türk ressamı gibi Epikman da özellikle doğa görünümlerine yakın ilgi duymuştur. İstanbul sokaklarında dolaşmış, kent peyzajları yapmıştır. Üsküdar, Pangaltı, Eyüp, Samatya, Adalar, Aksaray görünümleri bu yılların izlerini taşıyan yapıtlarıdır.



Refik Epikman 1933 yılında Ankara Atatürk Lisesi resim öğretmenliğine atanmıştır. 1939 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nde Atölye öğretmenliği görevini üstlenmiş, 1966 yılında bu görevden emekli olmuştur.



Türk resim sanatının gelişim çizgisine uygun olarak yapıtlar üreten sanatçı, 1974 yılında hayatını kaybetmiştir.
 
Sabri Berkel
Sabri Berkel (1907-1993)



Üsküp'te ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra, Belgrad Güzel Sanatlar Okulu'nun hazırlık bölümüne devam etti. Daha sonra Floransa Güzel Sanatlar Akademisi'nin Felice Carena atölyesinde fresk ve gravür konusunda iki yıl eğitim aldı. 1935 yılında Türkiye'ye gelerek, Akademi salonlarında ilk kişisel sergisini açtı.



Ankara'da iki yıl resim öğretmenliği yaptı. 1939'da ise Akademi’nin resim bölümünde gravür atölyesi asistanlığı yaptı.



1949-1974 yıllarında Dekoratif Sanatlar Bölümü'nde galeri öğretmenliği, 1965-1969 yılları arasında Yüksek Resim Bölümü Başkanlığı yaptı. 1961 yılında ise 22. Devlet Resim ve Heykel Yarışması’nda birincilik ödülü aldı.



1991’de Kültür Bakanlığı tarafından verilen Devlet Sanatçısı unvanını alan sanatçı, 1993 yılında hayatını kaybetti.
 
Sami Yetik
Sami Yetik (1878-1945)


Sami Yetik 1878 yılında İstanbul’da doğmuştur. Babası Asmaaltı tüccarlarından Hacı Raşit Efendi’dir. Yetik, İlkokulu Şehzadebaşı’nda, ortaokulu Çiçek Pazarı Rüştiyesi’nde, liseyi ise Kuleli Askeri Lisesi’nde tamamlamıştır.



Sami Yetik, Kuleli Askeri Lisesi’ndeki resim derslerini Osman Nuri Paşa’dan almıştır. Kuleli’den sonra Harbiye’ye devam etmiştir. Harbiye’deki resim öğretmeni ise Hoca Ali Rıza’dır. Sami Yetik’in Hoca Ali Rıza’dan büyük ölçüde etkilendiğini söylemek mümkündür.



Harbiye’yi bitirdikten bir yıl sonra 1899 yılında sınavla Eyüp Baytar Mektebi’ne resim öğretmeni olarak atanmıştır. Resim bilgisini arttırmak isteyen sanatçı 1900 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydolmuş ve 1906 yılında bu okulu bitirmiştir. Mezuniyetinin ardından dört yıl süreyle Harbiye Kuleli Askeri Lisesi ve Kocamustafapaşa Askeri Okulu’nda resim öğretmenliği yapmıştır.



Sami Yetik, 1910 yılında Serasker Mahmut Paşa tarafından Paris’e resim eğitimine gönderilmiş, burada Academie Julian ve Ecole Pigie’ye devam etmiştir. Sanatçının Academie Julian’da atölye hocası Jean Paul Laurens’tir. Yetik, 1912 yılında yurda döndükten sonra Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarına katılmıştır. Savaş sonrasında Kuleli ve Maltepe Askeri Liseleri’nde resim öğretmenliği yapmıştır. Sami Yetik 1940 yılında Ressamlarımız I adlı kitabını hazırlamıştır. Kitabının ikinci cildini de bizzat hazırlayan sanatçı, 1945 yılında hayatını kaybetmiştir. Sanatçının ölümü nedeniyle kitabın ikinci cildi basılamamıştır. Sanatçı, uzun süre cephede kalması nedeniyle askerlik ve kahramanlıkla ilgili pek çok sayıda resim yapsa da, yaşamının son yıllarında natürmorta ve portreye yönelmiştir.
 
Şeref Akdik
Şeref Akdik (1899-1972)



Şeref Akdik, 1899 yılında İstanbul’un Fatih semtinde doğmuştur. 1915 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görmüş, burada Hikmet Onat ve İbrahim Çallı’nın öğrencisi olmuştur. 1925’te okulu bitirince Devlet tarafından açılan sınavı kazanarak Paris’e gönderilmiş ve Julian Akademisi’nde Paul Albert Laurens atölyesinde çalışmıştır. Avrupa’nın çeşitli ülkelerini gezerek müzelerdeki ünlü resimlerden reprodüksiyonlar yapmıştır. 1928 yılında Türkiye’ye döndükten sonra Gazi Eğitim Enstitüsü’ne resim öğretmeni olarak atanmıştır. Bu yıllardan başlayarak Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği’nin hemen hemen bütün sergilerine katılmıştır.



1950’ye doğru, resimlerinde İstanbul çevresini sürekli ve değişmeyen bir konu olarak işlediği görülür. Çamlıca, Salacak, Kalamış manzaraları, şiirsel bir palet ve rahat bir kompozisyon algısıyla karşımıza çıkar.



1950’den sonra Moda’da kurduğu özel atölyede resim dersleri veren Şeref Akdik, ilk kişisel sergisini de 1957 yılında İstanbul’da açmıştır. 1965 yılında emekliye ayrıldığında, Güzel Sanatlar Akademisi’nin salonlarında bütün dönemlerini içeren bir sergi açılmıştır. Akdik, 1972 yılında İstanbul’da hayatını kaybetmiştir.
 
Zeki Faik İzer
Zeki Faik İzer (1905-1988)

Zeki Faik, 1905 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Sanata ilgi duyan bir aile ortamında yetişen İzer, küçük yaşta desenler çizmeye başlamış, henüz ilkokuldayken hocası Âgah Efendi’den ilk resim derslerini almıştır. Çocukluk döneminden itibaren biçimlenen bu resim ilgisi, Vefa Sultanisi (Lisesi)’nde ortaöğrenimini tamamladıktan sonra, 1923’te Sanayi-i Nefise Mektebi Âlisi’ne girmesine zemin hazırlamıştır. Burada, önce galeride Hikmet Onat’ın ve ardından 1914 Kuşağı’nın bir diğer tanınmış sanatçısı İbrahim Çallı’nın öğrencisi olmuştur.



Çağdaş Türk resim sanatının önemli isimlerinden birisi olan Zeki Faik İzer, Cumhuriyet’in ilk kuşak sanatçıları arasında yer almaktadır. Bu kuşaktan diğer meslektaşları gibi, Cumhuriyet’in “modernleşme ideali” paralelinde gelişen bir sanat anlayışının biçimlenmesinde rol oynamış ve “yeni sanat” görüşünü temsil etmiştir. Zeki Faik İzer, 1988 yılında hayatını kaybetmiştir.
 
Geri
Top