REHBERLİK HİZMETLERİNDE ÖĞRETMEN - ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ
Öğretmen, bir eğitim kurumunda bilgi, görgü ve yaşantıları ile çocukların veya gençlerin öğrenme yaşantılarına rehberlik eden veya yön veren kişi olarak tanımlanabilir. Öğretmen, öğrenmeyi kılavuzlayan kişidir. Çeşitli yöntem ve tekniklerden yararlanarak öğrenme yaşantıları düzenler ve öğrencilerin istendik davranışları kazanıp kazanmadığını değerlendirir.
Öğretmenlik, bazı özel yetenek ve yaratıcılığı gerektirdiği için bir sanattır. Aynı zamanda, öğretme metotları, psikoloji, sosyoloji, felsefe, eğitim psikolojisi gibi disiplinlerin bulgularının kullanılması açısından da bir bilimdir. Dolayısıyla öğretmen hem bir sanatçı, hem bir bilim adamıdır.
ÖĞRETMEN - ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ
Öğretmen – Öğrenci İlişkisinin Önemi
Eğitim sistemimizin en stratejik parçası olan okul örgütünün önemli iki parçası öğretmen ve öğrencidir. Anaokulundan üniversitenin bitimine kadar süren eğitim hayatında, zamanın büyük bölümünü birlikte geçiren öğretmen ve öğrenci arasında dinamik bir ilişki vardır. Dolayısı ile, öğretmen-öğrenci ilişkisinin diğer ilişki türlerine göre eğitimin niteliği ve öğrencilerin akademik başarıları üzerinde daha büyük bir etki yarattığı bilinen bir gerçektir.
Öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişki, öğrencinin;
· Akademik başarısını,
· Mesleki tercihleri ve mesleki gelişimini
· Psiko-sosyal gelişimi ve ruh sağlığını büyük ölçüde etkilemektedir.
Öğrenciden beklenen, başarılı olmasıdır. Başarısızlık söz konusu olduğunda birçok sebep sıralanabilmektedir. Fakat başarısızlığın temelinde, öğretmenlerin mesleki tutum ve davranışlarının yattığını belirtmektedir. Öğretmende başarı beklentisi varsa öğrenciler daha başarılı olmaktadır. Karamsar ve öğrenciden beklentisi az olan bir öğretmenin sınıfında genel başarı düzeyi düşmektedir.
Öğretmenle öğrenci arasındaki ilişkiye bağlı olarak yön kazanan diğer bir konu da mesleki tercihlerdir. Öğretmenin gerek ders içi, gerekse ders dışında öğrenciyle olan duygu ve bilgi alışverişi, öğrencinin bilinçli ya da bilinçsiz olarak çeşitli mesleklere karşı ilgisinin yönelmesine, sempati duymasına yol açabilir.
Öğretmen öğrenci ilişkisinin, öğrenciye dönük etkilerinden en önemlisi psiko-sosyal gelişim ve ruh sağlığıyla ilgili olanıdır. Bugün birçok psikolog, histeri, cinsiyet sapıklıkları, gelecek hakkında duyulan korku ve endişe halleri, sabit fikirlilik,, ruhsal depresyonlar ve buna benzer birçok davranış bozukluklarını hep çocukluk yıllarındaki anormal şartlara, üzüntülere, endişelere bağlanabileceğini iddia etmektedirler. Çocukluk yıllarının okulda geçtiğini kabul edersek, onların ruhsal bozukluklarında öğretmenlerinde sorumlu olduğunu kabul etmek gerekir.
Yapılan araştırmalar ülkemizde öğretmen öğrenci ilişkilerinin daha çok geleneksel bir eğilim taşıdığını göstermektedir. Lise öğrencileri üzerinde yapılan bir araştırmada öğretmenlerin öğrencilerle yeterli düzeyde ilgilenmedikleri ve ders haricinde öğrencilerle herhangi bir surette görüşmedikleri tespit edilmiştir. Lise öğretmenlerinin öğrencileriyle sağlıklı ilişki kurma yönünde girişim azlığı gösterdikleri bulunmuştur. Yapılan bir başka araştırmada, öğretmen-öğrenci ilişkileri öğrencilerin duygu ve düşüncelerini öğretmenlerine açmaları açısından ele alınmıştır. Sonuç olarak, öğrencilerin duygu ve düşüncelerini öğretmenlerine açma düzeyleri çok düşük bulunmuştur. Geleneksel okullarda öğretmenin tüm dikkati, işlediği konu, kullandığı yöntem ve sağlayacağı sınıf disiplini üzerinde yoğunlaşmakta, öğrencinin kendisi ve yaşadığı duygular öğretmenin dikkat merkezinin dışına çıkmaktadır.
Buna bağlı olarak, öğretmen-öğrenci ilişkilerinde formel bir yapı ortaya çıkmaktadır. Geleneksel tutum içindeki öğretmen, sınıf içerisindeki hakimiyetini kaybedeceği düşüncesiyle, öğrencilerle olan münasebetini asgariye indirmektedir, böylece görünüşte problem çıkmasını önlemiş olmaktadır. Öğrenmenin büyük ölçüde öğretmenin şahsi başarısına ve öğretmen-öğrenci arasındaki duygu bağının kurulmasına bağlı olduğu düşünülürse, geleneksel tutumun yanlışlığı apaçık ortaya çıkmaktadır.
REHBERLİK VE EĞİTİM - ÖĞRETİM
Rehberlik ve eğitim - öğretim arasındaki ilişkinin biçimi ve derecesi eğitim ve rehberliği tanımlamamızla somutlaşabilir. Eğitim içsel bir biçimlenme midir? Dışsal bir kalıplaştırma mıdır? içsel bir biçimlenmede, bireysel farklar dikkate alınır. Öğretim, bireyin ihtiyaçlarına uydurulur. Kalabalık sınıflarda öğrencinin öğrenme ihtiyaçlarının karşılanması olanaklı değildir, öğrencilerinin gördükleri derslerle yaşamsal amaçları arasında bağlantı kurmalarında özel yardıma ihtiyaçları vardır. Çağdaş anlayışa göre eğitim bedensel duygusal, zihinsel ve toplumsal yeteneklerini hem kendisi, hem de mensup olduğu toplum içinde en uygun biçimde geliştirmesi oluşumudur. Böyle bir anlayış bireyi, her yönüyle bir bütün olarak kabul etmekte, bireyin hem kendisi, hem de ait olduğu toplum için en uygun biçimde bütüncül gelişmesi sorumluluğunu bireye vermektedir. Büyüme ve gelişme sorumluluğunda olan birey, birçok bilgilere ve yardımlara” ihtiyaç duyacaktır. Bu yardım ve bilgilerin bir kısmı, rehberlik hizmetlerinin işlevi içindedir. Rehberlik eğitimin ayrılmaz bir parçası olmakla birlikte, eğitimden farklıdır.
Rehberlik ve eğitimin sanal amaçları birdir. Kendini gerçekleştirmek ikisinin de amacıdır, ancak kullanılan yöntem ve teknikler farklıdır. Farkları aşağıdaki başlıklarda özetlemek mümkündür:
Eğitim - öğretim gruplara rehberlik ise bireylere yapılır. Eğitim - öğretim bireyselleşirse rehberliğe yaklaşabilir. Grup rehberliği de yapılabilir. Ancak paylaşılan bilgiler öğretimde olduğu gibi, kendi dışında değil, kendisi ile ilgili bilgilerdir. Rehberlik ise, bireysel veya küçük grupla yapılabilir.
Eğitim - öğretimde ölçme ve değerlendirme vardır. Öğretmen sınıftaki her öğrencinin belli bir bilgi düzeyine ulaşmasına çalışır. Rehberlikte ise kendini anlama ve değerlendirme vardır.
Eğitim ve öğretimde disiplin sorunu vardır Psikolojik yardım hizmetlerinde, disiplin vardır. Öz disiplin bireyin kendini ve içinde” bulunduğu ortamı tanıdıkça ulaşacağı olgunluk düzeyidir.
Rehberlik bireyin iç dünyasına, eğitim - öğretim ise nesnel dünyasına yöneliktir. Eğitim - öğretim kültür mirasını bireye aktarır. Amaç, problem çözme gücünü geliştirmektir. Rehberlikte ise, bilgilerin bütünselleştirilmesi ve yaşam amaçları açısından değerlendirilmesi söz konusudur. Öğretim nesnel olgulara, rehberlik ise öznel yaşantılara dönüktür.
Eğitim - Öğretimde toplumun değer hükümleri “ayıp”,”günah” ve “gayri ahlaki” gibi kavramlar söz konusudur. Rehberlikte ise yargılama da değil algılama vardır.
REHBERLİK HİZMETİNDE ÖĞRETMEN
Eğitimde rehberliğin ne kadar önemli olduğu da üzerinde durulması gereken bir noktadır. Rehberliğin amacı, öğrencilerin sorunlarına çözüm bulmanın yanında onları yeteneklerine göre akademik ve mesleki alanlara teşvik etmektir. Tabi" bu noktada, öğretmene de düşen önemli rehberlik hizmetleri ve görevler vardır. Kuşkusuz ki okulda öğretmenin öncelikli görevi ders vermektir. Ancak, öğretmen aynı zamanda, rehberlik hizmetlerini yürütecek takımın vazgeçilmez bir üyesidir. Çünkü öğretmen öğrencinin her yönüyle tüm olarak gelişimi ve uyumundan birinci derecede sorumlu olan kişidir. Yöneticisi, uzmanı, öğretmeni ve diğer elemanları ile birlikte, eğitim sürecinde görev alan tüm personelin ortak amacı, öğrencinin, kendini gerçekleştirmesine uygun ortam sağlamaktır. Kuşkusuz, öğretmen, öğrenci ile daha uzun süre bir arada olduğu için onun gelişimini daha yakından izleme; böylece eğitimsel, mesleki, kişisel ve sosyal problemlerin daha iyi tanıma ve ona yardımcı olmaya uygun bir konumdadır. Bu durum, öğretmene, rehberlik açısından önemli görev ve sorumluluklar yüklenilmesinin temel gerekçelerinden birini oluşturur.
Temel eğitimde, öğretmenin, öğretim etkinlikleri olarak nitelenen ders hazırlama, plan yapma, öğrenme yaşantıları düzenleme, ölçme ve değerlendirme gibi görevlerinin dışında; rehberlik açısından ondan beklenen işlevler aşağıdaki roller bağlamında analiz edilebilir.
1. Öğrenciyi Dinleme ve Nasihat Etme Rolü
Eğitimde öğretmenler haftanın 5 günü, yılda 180 gün, ortalama 6 saat sınıfındaki öğrenciler ile bir aradadır. Üstelik bu beraberlik -genellikle-yıllarca sürer. Öğrenciler, anne-babalarının dışında, hiçbir yetişkinle bu kadar uzun süre bir arada ve onun etki alanında değildir. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak öğretmen, okuldaki diğer kişilerden daha önemli bir konumdadır. Öğrenci hakkında daha çok bilgiye sahiptir. Onunla daha yakın ilişkidedir. Onun gelişimini izleme, sorunlarını görme, onu dinleme, yol gösterme ve nasihat etme gibi durumlarda en etkin kişidir. Pek çok durumda, öğrenci için öğretmen, doğal olarak, ilk başvuracağı kişidir. Bu ilişki, eğer, güven ve saygı temeline dayanıyorsa çok daha yoğun ve sağlıklıdır. Öğretmen, öğrencinin gelişim ve uyum sorunlarına duyarlı olabilirse, onun kendisine açılmasına uygun ortam oluşturabilir. Onu dinler. Akıl verir, yol gösterir, nasihat eder. Bilinen bir gerçektir ki, öğretmen nasihatlerinin önemsenme ve yerine getirilme derecesi, hiçbir gelişim döneminde, ilköğretim çağındaki kadar yüksek değildir.
2. Öğrenciyi Kabul ve Havale Etme Rolü
Öğretmenin, kendisine sorunlarını açan ya da sorunlu olduğunu gözlediği öğrenciyi kabul ederek onunla görüşmek, ilgilenmek ancak teknik olarak uzman yardımına ihtiyaç duyanları psikolojik danışmana havale etmek, kendisinden beklenen bir diğer roldür. Bir uzman yardımına ihtiyaç duyan öğrenciyi, varsa okul psikolojik danışmanına gönderme, okulda uzman yoksa bağlı oldukları Rehberlik ve Araştırma Merkezinde bulunan uzmandan yardım almasını sağlama ve ilgili bir başka kuruma, yardım alması için yöneltme öğretmenden beklenir.
Eğer öğretmen, temel eğitim çağındaki çocukların gelişim özellikleri konusunda yeterli bilgi donanımına sahip iyi bir gözlemci ve sınıfındaki öğrenciler ile yakından ilgiliyse onlardaki bazı değişim ve belirtileri daha erken saptayıp gerekli önlemleri alabilir. Çocuğun sorununun gelişmesini önleyebilir. Kendisinin baş edemeyeceği durumlarda onun bir uzman yardımı almasını sağlar. Durumu izler, uzmanla iletişim kurar ve yapabileceği yardım ve desteği sağlamaya çalışır. Bu konuda aile ile iş birliği yapmak da öğretmenin görevidir.
3. Öğrenci Potansiyelini Keşfetme Rolü
Öğretmen sınıfındaki öğrenciler ile yaptığı çeşitli ders ve ders dışı etkinlikler sırasında onlara sunduğu farklı öğrenme yaşantıları ve kendilerini sınama fırsatlarıyla, öğrencilerin çeşitli yeteneklerini, kapasitelerini keşfetmelerine yardımcı olur. Bu konuda, genellikle, bir uzmana göre öğretmen çocuğu inceleme, tanıma açısından daha çok ve zengin olanaklara sahiptir. Bu rolünün farkında olan bir öğretmen, çocuklara kendi potansiyellerini ortaya koyma ve farklı yeteneklerini keşfetme fırsatları sağlayabilir. Temel eğitim süresince çocuğun kendini tanıyarak, potansiyelinin ve yeteneklerinin farkına varması, güçlü ve sınırlı yönlerini kabul etmesi, onun eğitsel ve mesleki yönelimi kadar, özgüveni ve benlik algısı açısından da son derece önemlidir.
4. Öğrencinin Mesleki Gelişimine Yardımcı Olma Rolü
Bu konuda öğretmenin görevi, bütün dersler ve çeşitli öğrenme etkinliklerinin iş ve meslek yaşamı ile ilişkisini kurarak, meslek edinmeye yönelik tutum ve alışkanlıklar kazanmalarına, iş yaşamında gerekli olacak temel bilgi ve beceriler edinmelerine yardımcı olmaktır.
Bu dönemde, öğrencilerde çalışmaya, üretmeye, iş yapmaya ilişkin olumlu tutumlar geliştirmek; dürüst olarak yapılan ve insana hizmet eden her işin saygıya değer ve önemli olduğunu benimsetmek, mesleklere ilişkin sınırlayıcı, önyargıların gelişmesine engel olmak öğretmenin bu konudaki rolünü gerçekleştirmesine bağlı sorumluluklarıdır. Temel eğitim süreci içinde öğrencilerin kendi yetenek ve potansiyellerini tanıyarak ilgili üst eğitim kurumlarına yönelme, hazırlama, plân yapma ve karar vermelerine yardımcı olma; bu konuda gerekli bilgi ve beceriler kazanmalarını sağlamada kuşkusuz en önemli işlev yine öğretmene düşmektedir.
5. İnsan İlişkilerini Geliştirme (Etkileşimi Kolaylaştırma) Rolü
Öğretmenin rehberlik açısından rollerinden biri de, okul ortamında pozitif insan ilişkilerinin gelişmesine yardımcı olmaktır. Öğrencilerin birbirleriyle ve kendisiyle iyi bir etkileşim kurmasında öğretmen dominant bir durumdadır. Öğrencilere model olur. Etkili bir iletişimi kolaylaştırıcı ve sürdürücü bir rol oynar. Bu rolü; onun benimsediği etkileşim tarzı, duygusal olgunluğu, tutarlı davranışları, psikolojik sağlığı, espri yeteneği, insancıl tutumu ve iletişim becerileri gibi birçok özelliğine bağlı olarak gerçekleşir. Öğretmen bu özellikleri kendinde geliştirebildikçe sınıfın havasını olumlu etkileyebilecek, iletişim engellerini tanıyıp kaldırabilecek ve böylece öğrencilerin kendini ifade etme, empati kurma ve iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilecektir.
6. Okul Rehberlik Programını Destekleme ve Geliştirme Rolü
Bu rol kapsamında öğretmenden beklenen işlev, eğer okulda görevli rehberlik uzmanı varsa, onu “kabul etme”, uzmanlığından yararlanma, rehberlik programının hazırlanması ve uygulanmasına yardımcı olma, bu çalışmaları destekleme, uzmanla iş birliği yapma ve takım çalışması anlayışı içinde programa destek ve katkı sağlamadır. Okulda uzman yoksa Rehberlik ve Araştırma Merkezindeki uzmanlar ile birlikte çalışması, çevredeki kaynak kişi ve kurumları araştırıp ilgililerle etkileşime girmesi ve bu hizmetler konusunda kendini geliştirmesi ve burada sıralanan rollerini gerçekleştirmesi gerekir. Bu rolünü gerçekleştirmesi kuşkusuz ki öğretmenliğine yeni “artı”lar katacaktır.