İnternette dolaşırken sohbet için girdiğim bir sitede merhabayla başlamıştı her şey...
Ne kadar zaman oldu bilmiyorum. Sana mail yazmadığımın farkında bile değilim. Sadece okurken çok anlamlı bulduğum ve etkilendiğim şiiri paylaşmak istedim... Sakın anlam çıkarmaya çalışma...
Sevdiğim bir yazarın kitabını okurken ağladığımdan bahsetmiştim hoş bir yazışmanın ortasında. Ocaktı, geceydi, sendin, bendim, bizdik. “Tamamen ruhuma hitap ediyor sanki beni anlatıyor ne hoş yazmış” demiştim. Sen "Sadece şiir o, ben hiç ağlamam" demiştin bilgisayarın soğuk ekranında. Oysa ben o an, sana ağlıyordum o dizelerde... Sonra o duygular yerini zamana bıraktı ve zaman kim bilir şimdi kimlerde ne duygular yaşıyor.
Her neyse konuyla hiç alakası yok sadece bir andı ve geldi geçti . Sen
Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şiirlerini seviyordun ben seni... Uzun süren bir gece sohbetinde bir şiir yazmıştın bilgisayarımın penceresine. 13. mektuptu şiirin adı. Hızlı akan yazışmaları kopyalayıp bir klasöre yapıştırmıştım sessizce.
Kötü bir büyü esti sonrasında. Açmıyorum yazıştığımız sözcükleri, dokunmuyorum koşa koşa gidip aldığım kitaba. Şu günlerde kitap okumaz, müzik dinlemez oldum. Çok severdim arabayla dolaşmayı, caddeye çıkmayı. Şimdi yürümek bile istemiyor canım. Sık sık nette dolanıyor, eski maillerini okuyor ve zaman zaman ağlıyorum. Sadece uyumak ve hayatı unutmak istiyorum. Hiç yaşanmamışcasına, hiç başlanmamışcasına... Sensiz kaldığım, sesini duymadığım, bilgisayarın tuşlarına dokunmadığım günler var etrafımda. Yeni güne daha iyi olmak için başlıyorum ama... Her günüm can sıkıntısı ve mutsuzluk. Yüreğim daralıyor sessizliğinde... Ne bir mailin geliyor ne de yanımdan bir dakika bile ayırmadığım telefonuma mesaj. Mutsuzlukla günü kapatıyorum, sensizlikle sabaha doğuyorum. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Yapılabilecek hiç bir şey yok...
Zaman her zaman olduğu gibi bu duygularında üstesinden gelecek. Kendimi iyi hissettiğimde hoş mailler yazarım belki. Kusuruma bakma... Oysa ilk gecemiz. İnternette dolaşırken sohbet için girdiğim bir sitede merhabayla başlamıştı her şey.
Yeşim Şahin, İstanbul