• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Sürgün´ün Ask ve Sevgi Sayfasi

GeCeMDe HaSReT VaR YiNe

Uykularım kaçıyor gecenin bir yarısında.
Düşümde seni görüp de,
Yüreğimin çarpıntılarının arttığı anda
Açıyorum gözlerimi?

Usulca götürüyorum elimi
Yatağımın kenarına;
Varlığını bulamıyorum.
Sonra,
Dönüp bakıyorum;
Yoksun.

Offff !
Bu ne bitmez acıdır böyle;
Nasıl bir yangındır,
Yüreğimi dağlayan?

Ansızın şiddetli bir gök gürültüsüyle irkiliyorum.
Dışarıda delice yağan bir sağnak var.
Çıkıp ıslanmak istiyorum;
Birden,
Düşlerimiz geliyor aklıma;
Vazgeçiyorum.

Hatırlar mısın sevgili,
Gecenin yağmurunda birlikte ıslanacaktık;
Ne oldu ?
Sadece tatlı bir düş olarak mı kalacak bu ?
Hiç mi ıslanmayacağız birlikte ?
Ve hiç mi sevişmeyeceğiz dolunay vakti bir deniz kıyısında ?

Seni seviyorum.
Seni seviyorum
demek yetmiyor.
Sözcük dağarcığıma sığmıyor aşkın;
Notaların sonsuz döngüsü ifade etmekten yoksun.
Ancak kollarımla sardığımda seni,
Yalnızca kollarımla sardığımda,
İşte o an,
Sadece o an anlatabiliyorum sana?
Sonsuzluğu yaşıyorum;
Bırakmak istemiyorum.
 
BeN SeNi SeNSiZde YaSaRıM......

Sana Son Veda
Daha ne kadar derin yaralara ev sahipliği yapacak kalbim bilemiyorum.

Kokunu özleyeceğim en çok biliyorum.....

Bir tek kokudur geçmeyen zamanla
Her duyulduğunda biraz daha keskinleşen.....

Hala burnumda seni düşündükçe içimi yakan kokun...

Birde gözlerin, güneş açınca deniz rengini alan gözlerin, Sen bilmezsin bakmaya doyamazdım gözlerine,

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin
Bu yaşlar utangaç boynumun kolyesi olsun...

Bana sarıldığında vücudumu saran sıcaklığın yerini hiç birşey alamayacak biliyormusun?

Sen giderken en çokta beni götürdün yanında, bu üzüyor, bu yıkıyor belkide en fazla bu acıtıyor canımı...
Çaresiz olmak, geç kalmış olmak, elini uzatsan tutabilirsin beni, elimi uzatsam tutabilirim seni, ama o eli uzatamıyor olmak, sevdiğin için, sevildiğin için vazgeçmek çok ağır geliyor.

Ben hiç sevdiklerimden vazgeçmedim ki, Hiç bir sevenim benden vazgeçmedi ki.....

Hergeçen gün biraz daha çocuklaştığımı hissediyorum, biraz daha çaresiz, biraz daha mutsuz, biraz daha üzgün...

Buda geçer diyenleri umursamıyorum bile, bildiğimi değil bilmediğimi söyleyenler lazım bana... Yada susanlar sadece dinleyenler, sevemedim ki hiç yorum yapanları.

Hangi bahane avutur beni,
Hangi günahın bedeli bu,
Kandırmıyor ne gündüzüm, ne gecem
Böyle yalnız kalınmaz.....

Çok mu fazla bu sitem,
Ağır değil mi bu ceza
Söyle kim çok gördü seni bana
Böyle intikam olmaz...

Şimdi yanımdaki herkese seni anlatıyorum, nedenlerimi,neden seni sevdiğimi, bir başkasını değilde neden seni sevdiğimi... Bilmiyorum nedensiz sebepsiz birşey bu, sorgusu suali yok... Belkide açtığım zaman o kilidi sende uçup gidiceksin, belkide hiç hatırlamayacağım seni... ama anahtarım yok açamıyorum...

Aşıklar ve sarhoşlar sır tutamaz
Sırsızım
Anlattım seni herkese
Rahatlamadım....

Şimdi seni nasıl unuturum, senden nasıl vazgeçerim sorularının cevaplarını arıyorum, bulamıyorum, sen geliyorsun aklıma vazgeçiyorum.
Gözlerin geliyor, ellerin geliyor, beni sevişin geliyor aklıma en basitinden, çıkarsız sevişin, sadece ben olduğum için, sadece seninle olduğum için, sadece sen olduğum için sevişin geliyor, vazgeçiyorum.

Senden geçmeye çalıştıkça
Seni geçiriyorum aklımdan
İnadıma
İsteyerek yapıyorum...

Seni sevmek, belki yanlızca beynimde bilinmedik bir patlama olarak kalacak, korkmuyorum. Ben seni sensizde yaşarım.....

Gün olur sana çoğalırım, seni üretirim aynı güzelliğinle, ve binlerce sen içimde, binlerce sevda......

Her biri özleminle dağlayan gözlerimi.Her biri bana gelen, karanlığın ışığı yırtması gibi uykularımda.....
Gün olur, kahırlar bedenimi damla damla eritir, tükeniriz,
içimdeki senle birlikte tükeniriz, kimseler bilmez....

BeN sEnİ sEnSiZdE YaŞaRıM......

Ağlamak zoruma gitmez, hesapsız sevmelerdir gerçek kimliği aşkların.
Unutma;

BeN sEnİ sEnSiZdE YaŞaRıM......


Gün olur teslim olurum belki korkularıma, görmezsin beni.
Seni korkularımla yaşarım.
Gecenin bir yarısı kan-ter içinde uyanırım düşlerimden, kimbilir kaçıncı yitirişimdir seni, hakedilmemiş yenilgilerimde.

SeNi YaLnIzLıKlArImDa YaŞaRıM...
 
şimdi yoksun
seni düşünebilirim artık
tutar ellerini öperim uzun uzun
kimseler ayıplayamaz beni
yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar
işte gözlerin işte dudakların
senin olan ne varsa karşımda duruyor
ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık
sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına
ve hoyrat ellerimle seni
her gün biraz daha güzelleştiriyorum
bütün resimler sana benziyor
hayret
bütün aynalarda sen varsın
nereye gitsem peşimden geliyorsun

şimdi sigarasın dudaklarımda
biraz sonra beyaz bir kağıt
ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın
kimse yokluğunda bunca sevilmedi
kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar
saçların böyle daha güzel
sen daha güzelsin
gelecek mutlu günlerin ışığında
her şey daha güzel
ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış
yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim
ve seni bin yıl daha
ayrılıklar içinde sevmek isterdim
umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor
hiç gelmeyeceksin sanıyorum
o zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime
katran gibi bir yalnızlıktır sarıyor içimi
yalnızlığımdan utanıyorum...
beni sevmesen ölürdüm
beni sevmesen çakıl tasiydim simdi
beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım
kördüm bir at kadar
ölümden acıydım,ölümden beterdim
beni sevmesen
dünyayı bütün insanlara zindan ederdim

beni bunca saracak ne vardı,kanıma girecek
gözbebeklerime oturacak
bir senfoni gibi kulaklarımdan eksilmeyecek
ne vardı hiç karşıma çıkmasaydın
bu kör olası gözler görmeseydi seni
ne vardı güzelliğini hiç bellemeseydim
bir dua gibi bellemeseydim adını
ne vardı bütün gece gözlerimi tavana dikerek
seni düşünmeseydim...
Belki karşımda değilsin,yanılıyorum
bu gözler senin gözlerin değil
aldatıyorlar beni
karanlığın gözleri olmalı bunlar
bana böylesine keder veren
gülmeyi,yaşamayı haram eden
bir karanlığın gözleri olmalı...
Öyleyse sana hiç yaklaşmayacağım
Yalan bu geçici sevinç,bu nur,bu ışık
bu karanlığın ortasında yanan alev gözler
bu bir kadeh içki aydınlık

Ne dedimse inanma!
Seni değil kendimi kandırıyorum

Sen istediğin kadar varlığın kendisi ol
Ölümsüzlüğün ta kendisi
Ben günden güne yok olmaktayım
Bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana
Anlamıyor musun?
Gökyüzü güneş olsa
Sende Karanlıktayım . . .

 
Her şeyi sana yazdım…
Seni de her şeye…

Kalemler tükettim, tükenmeyen hasretle…
Ucundan dökülen aşkla, umutla, çığlıkla…
Belki de Vuslat özlemiyle…

Her umuda avuc açtım…
Sen dilendim…
Aşktan harap bir dilenci şimdi yüreğim…

Her şeyi sana yazdım…

Seni de her şeye…
Hayallerimin paragraf başlarına…
Umutlarımın parantez içlerine…
Kalemler tükettim tükenmeyen hasretle…

Her şeyi sana yazdım,seni de herşeye…

Binlerce kez okudum her gün bir ilkokul defterinden…
Binlerce kez okudum
Seçebilmek için seni soru işaretlerinden…
Seni ezberledim hergün karmakarış yazılar içinden…

Senide kendime yazdım…

Bana ait harflerle…
Farklı alfabelerle…

Herşeyi sana yazdım…

Herşeye seni yazdım…
 
Bu şehri ağlatacak kadar ağırdı gidişin
Şimdi yokluğunu koynuma aldım
Karanlığın bile hüznümü kaybedemediği bir gecede
Hesap soruyorum yüreğime boyundan büyük sevmek sana mı düştü diye.
Her yer sen kokuyor işte
Her şeyde senden bir parça
Böyle çaresiz, böyle yarım kaldım işte
Sol yanım acıyor
Her atışı yokluğunun isyanı şimdi
Yanmaktayım işte
Alev alev yanmaktayım gözyaşlarıma inat daha bir kor olmaktayım
Nasıl sevmişim oysa seni
Ne kadar sen olmuşum
Ne kadar çok ben olmuşsun
Nasıl mecburmuşum
Nasıl tutulmuşum
Sensizlik ölümmüş oysa
Oysa ne zormuş ölüm.
Hasretinle yanıyor şimdi her yanım
Bir damla sen diye yalvarıyorum
Bir damla kan ilişiyor gözlerime
Bir damla sen diyorum
Bin damla kan düşüyor yüreğime,
Yoksun işte
Ben deli divane olsam da yoksun.
Sensizlik baş köşeye oturmuş dalga geçiyor şimdi
Aynalar hesap soruyor,
Duvarlar gizliden ağlıyor,
Bir bilsen, bir bilsen hasretimi

Sanki her ayak sesi seni getiriyor...

 
şimdi anlatamam yüreğimdeki acıyı ağlarsın üzülürsün...
bana dönmeni istemiyorum...
sen benim yokluğumu hissettiğinde zaten üzüleceksin yeteri kadar...
şimdilik pek fazla konuşmak yersiz...
gözyaşlarım acımı anlatmaya yetersiz!!!

sen mutlu ol tamam mı?
tamam de sevgilim...
hiç üzülme tamam mı?


yaşamak istediğin ne varsa yaşa ve mutlu ol
hatırlama beni hatırlarsan üzülürsün biliyorum...
seni nekadar sevdiğim, beni yarı yolda bıraktığın gelmesin aklına
gelirse kahrolursun biliyorum...
ağladığımada bakma inan mutlu ol diye bütün savaşım.

mutlu ol söz ver bana!!!
hadi söz de!
gelmeyeceksin!
geri dönmeyeceksin söz ver!!!


çok geç oldu saat gitmeliyim
merak etme sen beni... ben böyle iyiyim
sakın aklına gelmeyeyim arama beni ne olur... üzülürüm arasan...
üzülmemei istemezsin değilmi???
kıramazsın sen beni.. arama...
bakma boynum bükük durduğuma
sadece yaşananların anısına üzgünüm...
kendim için değil senin için savaşım...

sen mutlu ol tamam mı??
hadi söz ver!!!
aramayacağım unutacağım de!!!

tamam kendimi kandırmayacağım...
gelmeni beklemeyeceğim
söz!!!
bak bende söz veriyorum
beni sevdiğini düşünmeyeceğim
aldatmayacağım kendimi...
ama şimdi git!!!
sakın çağırma beni...
BİRGÜN PİŞMAN OLURSAN GELEMEYECEĞİM!!!


mutlu ol sevgilim!!!
söz ver bana!
inan içten söylüyorum...
mutlu ol!!!
 
Sensiz kalmayı kaldıramıyor yüreğim.
Kısa ayrılıklar bile kederimi arttırıyor,hüzün dolu geceler yaşatıyor bana.
Seninle birlikte olmanın tadını almışım bir kere,bundan vazgeçemiyorum.
Alışkanlık değil bu. Her alışkanlık terk edilebilir bir gün.
Oysa sen benim yaşam kaynağımsın.İnsan hayatından vazgeçebilir mi?
Özlüyorum seni, özlemim büyüdükçe büyüyor içimde,durduramıyorum. Kavuşacağımız anı bekleyerek geçiyor zamanım.
Hiç birşey zevk vermiyor bana sen yokken.
Sıçrayarak uyanıyorum geceleri,yanıma bakıyorum,yoksun.
Tekrar gözlerimi kapatıyorum,dönüp duruyorum sabaha kadar.
Sensizken her güne yorgun uyanıyorum.Tadım yok işte anla.
Oysa yanımdayken sen,günün tüm yorgunluğunu unutuyorum.
Sohbetlerimizin keyfi ,dokunmalarının sihri, yaşanan tüm olumsuzlukları silip götürüyor.Huzurla dalıyorum uykuya.
Seninleyken,sadece bir kaç saatlik uyku bile, ertesi günü ayakta ve sapasağlam geçirmeme yetiyor.
Sevgilim olduğunu,varolduğunu bilmek yetiyor bana.
Döneceksin biliyorum da,dayanamıyorum ne yapayım.
Zamanı seninle,Sadece seninle geçirmek varken,aşkımızı büyütmek,tutkuyla yaşamak varken beklemek çok zor geliyor insana.
"Şimdi olsa" diyorum, "Çıksam işten,gitsem yanına, yemek yesek birlikte, bir,iki kadeh şarap içsek, o gülse,ben baksam,heyecanlı heyecanlı anlatsa yaşadıklarını...
Sonra güzelliğinden bahsetsem,şımartsam onu,boğazın kıyısında yürüsek birlikte,yağmur üzerimize yağsa,üşüsek,sarılsak birbirimize,ısınsak tenimizin ateşiyle..."
Ama yoksun işte.
Bu gecede sensiz geçecek ve ben ne şarap içeceğim, ne yediğim yemekten zevk alacağım.
Bu gece sevgilim,bir fırsatını bul ve üzerinde şehir ışıklarının dans ettiği denize bak.
Çünkü ben ne zaman sensiz kalsam,denize bırakıyorum yüreğimi,sana ulaşması için.
Çünkü seninleyken atıyor yüreğim.
Haydi sevgilim gel,al yüreğimi öyle gel....
Ne olur.....:(


 
Satırlarımı son kez yüreğine eğip sana yazıyorum. Yoksun işte. Cümlelerim bile değişti sensizliğin vurgun saatlerinde. Herşey anlamsız, herşey kapkaranlık. Seninle gülümseyen satırlarım bak şimdi yokluğunda karamsarılığa büründü "Hayatımın hiç bir karesinde sevgi olmamıştı. Sevgi zannetmiştim yalanları, umut zannetmiştim karanlıkları. Hep severken terkedildim, hep gülümserken acıya yenildim. Belki de sevilmeyi haketmedim ben. Belki de hiçbir zaman sevginin sofrasında gülüşlerimle nefes alamayacağım."

Sensizliğin vurduğu dalgaların arasında ılık nefesini bekliyorum. Telefonlarım hala sessiz, yüreğim ise sensiz. Bıraktığın yerdeyim. Çok mu senden istediklerim ? Çok mu seni uzaklarda bekleyip bir yudum nefesini beklemelerim çok mu ? Haklısın. Ben sevgiyi hiç haketmedim..Hiçbir zaman da haketmeyeceğim.

Şimdi bu yazıyı okuyupta çok karamsarsın deme bana. Sensizlikte çektiğim acıları bilemezsin. Sanma senin yokluğundan kanayan yaralarımın sancı değil çektiklerim. Dört duvar yalnızlığı arasında nefes alan yüreğimin çığlıklarıdır hissediklerim. Hani senin düşlerinde gökyüzüne kanatlanmayı öğretecektin bana ? Hani gözlerimin renginden gökyüzünü " mutluluğa " boyamayı öğretecektin ? Şimdi yalnızlığa demlenmiş yokluğunla başbaşayım. Sevgiyi haketmeyen yüreğimle sesinden gelecek ılık rüzgarları bekliyorum odamda. Yokluğun kanıyor içimde, yetimliğin ağlıyor gözbebeklerimde....

Birkaç gün sonra doğum günüm. Haklısın dünyanın en mutlu insanı benim. Yanılıyorsun, dört duvar yalnızlığında üşüyorum. Artık dışarıya bile çıkmıyor. Herşey seni hatırlatıyor. Dört duvar yalnızlığında yokluğunu soluyorum. Çok mu istediklerim senden ? Çok mu sana dair beklentilerim....?


Düşlerinde ellerini tutmaktan öte ne istedim senden. Karanlıklarıma bir avuç güneşinle gelmeni, gecenin avuçlarında uyumaktansa avuç içlerinin arasına kıvrılıp bir cocuk gibi senin yanında gülümsemeyi istedim hep. Gelmeyeceğini bile bile bir yudum sevgini diledim. Çok mu istediklerim ? Artık kelimeler anlamsız, çaresizliğim ise yapayalnız. Şimdi beni bıraktığın yerde hala seni bekliyorum. Çok şey istemiyorum senden. Yüreğime yüreğinle dokunmak, ılık nefesinden düşüp gülüşlerinden avuçlarına yuvarlanmak..Sadece gözlerinde demlenmiş umutları sesinden duymak, kirpiklerinde ıslanmış gözyaşlarınla kanayan yokluğunu yıkamak. Söyle hadi senden istediklerim çok mu sevgili ?

Senden hiçbir zaman yollarıma serilecek bir ömür istemedim. Ya da duygularıma sunulacak bir beden diledim senden. Asla senin yüreğinde bir yudum sevgi damlası istedim. Dilinde ıslanan bir kelime, iki dudağından havaya kanatlanmış bir nefes olmayı diledim ben. Biliyorum hiçbir zaman ellerimiz birbirini tutmayacak. Yüreklerimiz hep hasretin avuçlarında " imkansızlığı " yaşayacak. Lakin karanlıkların içindeyim. Ne olur nefesinden bir yudum " hayat "yolla. Seni soluyayım havayı solur gibi. Zifiri gecenin içinde kaybolmak üzereyim. Yokluğun kanarken ne olur bir avuç güneşinle karanlıklarıma gel. Karanlıkların içinde sonbaharda solan bir yaprak gibi düşmek istemiyorum kuru toprağa. Anla sevgili; gözlerinde saklı aydınlığına ihtiyacım var benim..


Eğer gelmeyeceksen sevgili ; bırak tövbeleri yarım kalmış günahlarını ser bedenime. Sevgiyi haketmeyen kalbim bari bir işe yarayıp küllerimden yalnızlık gülleri yeşersin yalnızlığın gölgelerinde. Bir yudum sevginle düşlerime gelmeyeceksen; bırak ta sensizliğin içinde avuç içlerinden kanatlanayım sonsuzluğun satırlarına. Bir avuç güneşinle karanlıklarımı ezmeyeceksen; bırak dilinde ıslanacak son dua, gözbebeklerinde akan son damla olup toprağa ben sarılayım. Ben ellerimi uzattım yüreğine; nefesinden ya yokluğunu yolla yalnızlığa sarılayım ya da gözlerini yolla delice yüreğine soluyayım..

" Karanlıklarıma yokluğunun hançerinin düşmesine izin verme; gözlerinde saklı bir avuç güneşle gel yalnızlığın gölgelerine. "
 
Suskunluğun misafiri olmaktan haz alıyor yüreğim!

Musalla taşındaki cesedin suskunluğu kadarsuskunum!

Konuşmalara küstüm! Gemilerim artık kendime yol alıyor.



Her zaman her yerde her istenileni anlatamıyorum.

Kime, neyi, nasıl ispatlayacaksın! o halde suskunluğun elini tutuyorum.

Merhem tutmaz öyle yaralarım var ki! Konuşamıyorum…

İçime atıp susuyorum.

Kurşun geçmez şartlanmış beyinlere söz geçiremiyorum.


Sayfalarca susuyorum.


Kelimelerimin dinlenmeye en çok muhtaç olduğu anlarda,

Beni anlayacak bana derman olacak birini aradığımda,

O çok (boş) konuşanlar kaçıyor.

Sokağımın gece yarısı suskunluğa terk edildiği gibi,

Bende yüreğimi suskunluğun kucağına bırakıyorum

Konuştuğum zaman mahkûm,

Sustuğum zaman zanlı muamelesi görüyorum.

Ne yapacaksın, kime gideceksin…

Anlamsız konuşmalardan kendime sığınıyorum

Zor olanı tercih ettim sustum…

Boğazıma dizilmiş sözcükleri söylemeden, haykıramadan, içime atarak…

Bir bilseler susan birinin gözlerinde çuvallar dolusu kelime olduğunu,

Ve yine bir bilseler söz tükenmişse en güzel cevabın susmak olduğunu…



Tarif edemediğim acıları,

Hayal kırıklıklarımı susuşlarımla örtüyorum.

Yüreğimin en ücra köşelerine inen zehirli oklardan

Canım çok yandı!

Konuşursam;

Kırmaktan, kırılmaktan

Gözyaşlarımı tutamamaktan

Kelimeleri yan yana getirememekten

Yaralı kelimeler sunmaktan korkuyorum.


Geri alınmayacak kelimeler adına; ağzımın sürgüsünü çektim!

Şuan boğazımda düğümlenen kelimeleri çarmıha germekle meşgulüm


Sustum…


Ben sustukça suskunluğumun üstüne düşman gibi sözcükler yağsa da

İncitseler de beni, artık vakit susma vaktidir

Korkup kaçtı,

Suçunu kabul etti,

Haksız olduğunu kabullendi diyecekler…

Desinler… Dudağım mühürlü!


Duygularım susuşlarımda saklı kalacak.

Yıllardır biriktirdiğim hiç kullanılmamış kelimelerimi

Devren satılığa çıkarıyorum. İlan verdim!

Alan olmazsa kalbimin morgunda biriktireceğim...




Sahi, her susan haksız mıdır?


Belki de her Suskunluğun arka planında ciltler dolusu anlamlar vardır.

Kim bilir!

Ve bir gün Söylenmemiş cümlelerimi zulama koyup gideceğim bu şehirden

Varsın kaçtı desinler…


Susacağım!


Derin denizleri her rüzgâr dalgalandıramaz…..
 
Öğretiyor...Öğretiyorlar..
Hayatın asık yüzünde gizliydi çizgilerim..
Yaşım geçmiş....

Silik bir şubat daktilosundan
yazılar mazimi biçmiş.....

Mürekkebi çekiminde solmuş bir çiçek gibi
Hazanı özler yaz öncesi...

Bir geceyi içinde uyutur
karabasanlı tüm rüyalarım..

Ve bir gündüzü yer,
derdiyle yastığa gömdüğüm başım...

Ne zaman ki tuzlu suya hükmetse gözyaşlarım
Bir çocuk kalbini hazmetmek üzredir yanılgılarım..

Dizlerime çöküp kaldığım bir yamacın
kuş konmaz çatısında masallarım...


 
Geri
Top