• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Sürgün´ün Ask ve Sevgi Sayfasi

Ama öğretiyor..Öğretiyorlar...
"Güvenme bana" diyor onların bakışları anne..
Merhametime tüküreyim lanet olsun kendime..
Denizimi özledim..
Gecenin çeyleklik dakikalarında
Sabaha karşı, kıyısında
hıçkıra hıçkıra ağladığım denizimi özledim..
O dinlerdi beni..
Bendeki yalnız beni...


cok anlamli ve yine harika evet ogretiyorlar herseyi malesefki diyorum sadece .....emegine saglik

bu arada tebrikler sende özel uyelige adim attmisin komsu :))))
 
Dakikalarımı bıraktım
ve bir saatlik kolu nabzımdan farklı attırdım,

Sevgilerimizi harcamaktan yana
kaçınılmaz bir özveri mi desek buna?


Belki de bir bekleyiş..
Görmezden geldiğimiz koşuşturmacada..


Ya da susarım deyince yapılan
2 litrelik espriler kıvamında
"Ben de güldüm geçtim" diyemem...



Bak ben nerden geldim de gitmekteyim...
Tek hücre geniş gelirken,

koca bedende sıkıştırdı yufka yüreğim...
Diride ölü gibi...

Her öpüşte,soluk borusuna akar kanı...
Her nefeste kokusunu alır,
boğulmaya yakındır tüm sevdaları...


Ve müsait bir fikirdir
odalarımda çığlıklarımla sarstığım


Kar yağışıdır ciğerlerime...
Düşüncelerimin namlusudur kafama dayadığım...


Ama öğretiyor..
Öğretiyorlar anne...
Bu tetiğin nasıl çekileceğini ellerime...

 
Ne bir nefes yaralarıma nede bir yudum ilaç lazım , varlığının dolu günleri şimdilerde yokluğunun sancılarıyla kavrulmakta.


Sana dair öyle çok birikmişliklerim var ki , ne dokunabildim nede sana uzatabildim ellerimi...


Ne senden vazgeçebildim nede seninle olabildim..



Gittim tıpkı senin gibi.Arkama baksaydım eğer , yüzünde senin için yarattığım dünyaya yenilirdi bu kalbim.Bakamadım , yapamadım sustum ve gittim.


Sana geride ne kaldı biliyormusun ? Bir gün değil bin gün çekeceğin acılar.
Tıpkı ben gibi , tıpkı benim yanıp kavrulan yüreğim gibi.


Gözlerim sevdalı umutlarda sevdiğim bir umuttun içimde onuda aldım elinden.



Şimdide ben senin dünyanı elinden alıyorum.Hesapsızca , acımasızca tıpkı senin bana yaptığın o gün gibi..Asla unutmadım kalbime attığın bıçak yaralarını bak yaralarım halen kanıyor dokundukça , kabuk bile bağlamadan hep kanıyorlar çünkü sen en çok canımı acıtandın.En çok içimi sızlatandın.


Beni bana bırakmıştın şimdi bende seni sana bırakıyorum ve gidiyorum. Acılar kalbimde ,acılar benimle.. Elbet bir gün geçmez denen sızılar geçer , zaman dedikleri şey yarama ilaç olur , elbet bir gün sensiz bir sabaha uyandığımda içimden çıkmış gitmiş olursun...



Ve elbet bir gün vicdanınla baş başa kaldığında o soğuk akşamlarda , o ayaz sabahlarında arayacağın suçlunun SEN olduğunu anladığında ben senden ve herşeyden çoktan gitmiş olurum..


Kalbimi eline verdim sen hiç acımadan yaktın şimdi bende seni ateşe veriyorum sevgili...



Ne ödeyecek bedelim kaldı nede senin uğruna adayacak bişeyim.Git ve kendine senin gibi istediğin bi dünya kur ama lütfen benim yalnızlığıma dokunma.
'' Kalbimin sustuğu yerde canımı bundan daha fazla acıtmana izin vermiyorum artık.''
 
Uzak Bir Kalbe Hasret Mektubu!


Seni nasıl özledim, bilemezsin. Gönlümün sızısı sevdiğim! Hasretin içimi kavuruyor. Sana gönderilmemiş kaçıncı mektup bu, kaçıncı yakışım ucundan,
saymıyorum.


Ara sıra dilime şu meşhur türkü dolanıyor:
“ Yine yakmış yar mektubun ucunu, sevda çekmek zor diyor…..” Kalbimin tam ortasına saplandı sanki bir hançer,
geçen her gün daha çok acıtıyor.

Geldiğinde saksıya ektiğim çiçekler, tek tek solmaya başladı. Suluyorum, konuşuyorum, dayanmıyorlar.
Gittiğini mi anladılar acaba?
Onları bile hüzün bastı.

Sen yoksun ya, bu ev yazın ortasında buz kesiyor.
Seninle akıp giden saatler, düşmanım oldu. Zaman durmuş gibi, her sabah aynı güne uyanıyorum.
Mevsim aynı, güneş aynı, benden başka değişen yok; yaşlanıyorum!
Aynaya baktıkça gözlerimin solduğunu görüyorum. Bedenim yavaş yavaş çürüyor. O da vazgeçmiş olabilir mi yaşamaktan?Özlemek, ne büyük bir girdap!
Düşüp içine boğuluyorsun. Üstelik çırpınmak sadece daha dibe batmama sebep oluyor.
Ayrılık acısı zamanla geçiyor, biliyorum!
Biliyorum da ne kadar sürecek, onu tahmin edemiyorum.


Her sabah gözümü açar açmaz aklıma düşüyorsun. Elim telefona gidiyor, belki aramışsındır veya bir mesaj yollamışsındır. Kimseyi beklemediğim vakitlerde kapı çalıyor.
Kalp atışlarım hızlanıyor. Olur da gelmiş misindir? Heyecanlanıyorum!
Hiçbirinden sen çıkmıyorsun.

Aşkın ortasında dolu dizgin yaşarken gurur olmuyor da, ayrılığın tam ortasında oturuyor. Bir arayabilsem, neler söyleyeceğim? Dönmeni isteyeceğim, boşuna ayrı kaldığımızı anlatacağım. Yapamıyorum!
Hangimiz daha inatçıyız yarışına yeniliyor sevdamız.

Geceler çok zor geçiyor. Her akşam, tam senin arayacağın saatte, uyumuş olsam da kalkıyorum.
Küskün bir bekleyiş çöküyor yüreğime.
Kendime kızıyorum. Aramayacağını bile bile bekliyorum.
Neden ayrıyız ki?
Kime faydası var bu yoksunluğun?
Başkalarıyla tamamlanıyor muyuz?
Hayır!

Bu gece hava biraz serin. Evde misin, dışarıda mı?
Sırtına bir hırka veren olmuş mudur?
Üşütürsün şimdi, kimse benim gibi bakmaz sana!
Yemek de yememişsindir, öylesine iki lokma atıp ağzına, bütün günü geçirmişsindir.

Bensiz daha mı mutlusun acaba sevgili?
Huzurlu musun?
Gidişim işe yaradı mı yoksa çanta gibi yokluğumu taşıyor musun omzunda?
Aklına geliyor muyum hiç?
Ara sıra bir hatıra kesiyor mu yolunu?
Daha önemlisi beni anımsayıp gülümsüyor musun?
Sen de benim kadar özlüyor musun sevdiğim?

Bir an için kırsan inadını, elin telefona gitse, bir kuru merhaba demek için arasan, olmaz mı?
Sen benden bu kadar kolay mı vazgeçtin sevgili?

İçin için kızmıyor musun ikimize, bir sevdayı omuzlamayı beceremedik diye?
Bir daha denesek ya, çok mu zor gururu bir kenara bırakıp dönmek? Sen de benim gibi bir ışık mı bekliyorsun acaba?

Kalbimin sahibi, ruhumun dinginliği,
çalsan şimdi şu kapıyı, karşımda görsem seni, ne güzel olurdu, bilemezsin!

Dön desem, acaba döner misin sevgili?


Son umudum şu mektubu okuyunca, acaba arayıp,
“ben de seni özledim” der misin?

Bizim hikayemiz daha yazılmadı ki sevdiğim,
dönüp nafile cümleleri anılarımdan siler misin?

 


Bir tas su döksem ardından, kuruyana kadar döner misin?

Öyle tenhalarda ki yüreğim, kalkıp giderken oynattığın dalların hışırtısından ürktü kırlangıçlarım, uçtular. Geri getirir misin?

Kazağına sarılıp uyumaktan usandım artık, bir el yanıma ilişir misin?

Bu sokaklar, bu sahil ıssız, sessiz ardından. Geri dönüp, bana bir tur verir misin?

Bir jeton atıp sokulsam yanına, benimle oyunlar oynar mısın?

Al tüm gazoz kapaklarım senin olsun, tadını özleyen dudaklarıma bir buse kondurur musun?

Ellerim soğuk, avuç içlerim terlemiyor sıkı sıkı elini tutmaktan uzun zamandır, hiç ummadığım bir anda arkamdan sokulup, koluma girip beni şaşırtır mısın?


Yokluğuna ağlar oldum, gündüz gece... Ben ağlarken, yanıma gelip, acıyan gözlerime üf yapar mısın?

O kadar yalnızım ki bakıp, okuyup, koklayıp sarılmak için, sana ayırdığım kalbim kadar beyaz bir günlük sayfasına iki satır yazıp, parfümünden sıkar mısın?

Top oynarken arkadaşlarımla, akşam ezanı okundu okunacak anların tedirginliğini, uzakta belirerek yok edebilir misin?

Tatilden ansızın dönmüş en yakın arkadaşım gibi bir anda karşımda belirir misin?


Doğumgünümde paketini açmadan ne olduğuna adım gibi emin olduğum bir kitap gibi, bana o gözkapaklarımın ardına kazınmış yüzünü armağan eder misin?

10'a kadar sayıp, yumsam, sağım, solum, önüm, arkam: sobe, saklanmayan: sen olur musun?


Adını bağırıp topu havaya attığımda, yere düşmeden gelip tutar mısın?

Sensiz bu rezil, yalan, sahte, gerçek hayata bağlanırım, kim bilir... Bir makas verir misin?

Seni özlemediğimi söylerken, parmaklarımı kenetlemiştim sayılmaz, bir daha sorar mısın?

Tokanı alıp kaçsam buradan uzaklara, ıssız, insanlardan uzak diyarlara, peşimden gelir misin?

Gizli gizli gelsem, evinin zilini çalıp kaçsam, bana çok kızar mısın?

Seni sevdiğimi şarkılarla söyleyip, parmakla beni gösterseler, uzaktan hınzırca bakıp, muzırca gülümser misin?

İçiyorum, ağlıyorum ve elimde resmin yine desem, bana inanır mısın?



Önüm, arkam, sağım, solum: sobe...

Saklanmayan: ...
 
Vazgeçilmeyen...HEP UZAKTADIR ..! Bazen Çok Özlersin ONU ..
Birilerine Anlatmaya Kalkarsın ANLAYAMAZLAR ...
Çok insan Çıkar Karşına.. Kalbine Girmek İster Ama ;
SEN IZIN VERMEZSIN..
Çevren Ne Kadar Kalabalık Olsada SEN ONU ISTER ONU ÖZLERSIN..!! Yalnız Kalırsın... Yavas Yavas Kabullenirsin ONSUZ'da Yaşamayı...
Alısırsın Ama.....
ASLA VAZGEÇEMEZSİN...
 
Sende Özlediğim Bir Şey Var!

Seni sevmek, çocukluktan kalan bir kokuyu yıllar sonra duymak gibi, biraz hüzünlü ve hasret yüklü bir tat bırakıyor tebessümlerde. Sende özlediğim bir şey var.

Neyi özlediğini bilmezken insan, neyi sevdiğini de bulamıyor elbette!


Uzun yıllar önce gittiğin bir şehri anımsamak gibi, sende özlediğim bir şey var.
O yüzden tam olarak kopamayışım.
Biriktirdiğim anılar az olsa da, içimde, derinlerde sana ait olan bir yer var.

Kalbimin haritasında sınırlarını çizdiğim şehrim gibisin.


Adı Van belki…
Önemli olan isim koymak değil, sende hasretini duyduğum bir şey var.

Neresinden anlatsam olmuyor, tarifi mümkün değil.


Umudum da yok artık üstelik, birlikte yaşlanma hayalleri kurmuyorum.
Balkonda kahvemizi yudumlayarak, sallanan sandalyede iki lafın belini kıramayacağız gelecekte, biliyorum. İnadımdan mı bu tırnaklarımı geçirmek kollarına, yoksa bırakınca düşeceğimi bilmemden mi?

Sen karar ver, aşk mı bu?


Dün akşam şöyle bir göz gezdirdim evime, senden ne kalmış diye geriye; öyle az ki! Birkaç kitap, solmaya yüz tutmuş bir resim, bir de elimde kehribar tespihin kokusu…
Üstüne hikayeler yazmaya yetecek kadar çok olsa da, yaşadıklarıma doymaya yetmiyor.


Senden sonra daha doğru okuyorum satırları, yalnızlığımı sayende tanıştığım yazarlarla gideriyorum.

Sigarayı azalttım ama değişime direnen bir yanım var, hala hesabı istemek için garsonlara sesleniyorum.

Ve hala asalet, üstümde asil durmuyor.
Yine horluyorum geceleri, en azından öyle olduğunu tahmin ediyorum.

Senden sonra kimseyle paylaştığım bir uykum olmadı, soramıyorum.


Sende özlediğim bir şeyler var.
Yağmurdan sonra çıkan toprak kokusuna, rakının boğazımda bıraktığı tada benzeyen, ismini koyamadığım ama sevdiğim bir şeyler var.

Öyle olmadık zamanlarda geliyorsun ki aklıma, ruhum karışıyor.
Salonun içine dalıyorsun rüzgarla gece yarısı, utanmadan yastığımı paylaşıyorsun, sokuluyorsun yorganımın altına, sığmıyoruz işte şu koltuğa, biliyorsun.

Hayalinle kavga ediyorum anlayacağın, seni özlüyorum.


Sabah aynaya baktım, saçlarım ağarıyor. Sanki ellerim de kırışıyor ama daha zaman var diye öteliyorum.

Güz de geldi zaten, yakındır karın yağması, görüşmesek de büyürüm, biliyorum.
Zaten bir büyüsem, neler öğreteceğim sana ama saatimi kuramadım yıllara, ona üzülüyorum.

Aşk dolu şarkılar söyleyemez oldum.


Hep hasrete, ayrılığa gidiyor dilim.
Sınırı olmayan bir keder bulutu gibi savruluyorum öyle. Bu yalnızlık odasında, ayna bile kendine bakarak kırılıyor.
Başkalarını sevmeyi deneyecektim aslında ama olmuyor.

Sende bana ait bir şey var….[
 
İçimde buruk bir aşk acısı var,
Sevdasına doyamadığım aşkımın,
Unutamadığım bir heyecan var yüreğimde,
Gözlerimde yaşayan tatlı bir gülümseyiş,
Uykularımı bölen sen varsın gülüm:
Ellerini tuttuğum anlar var,
Sıcaklığını hissettiğim tenin,
Aklımdan çıkmayan bakışların var,
Bedenimdesin, canımdasın,
Ve...
Sen hala yüreğimdesin.
 
SEN GİTTİN BEN ÖLDÜM..!!

Geldin..
Sözlerinle içimi ısıttın önce..
Senden gelen her sözcük; güneşten kopup gelen bir ışık kümsesiydi sanki.. Dünyam bir başka aydınlandı.. İçim bir başka ısındı...
İnceydi.. Zarifti.. Sevgi doluydu..
Sözlerine Vuruldum....


Geldin..
Gözlerinle dünyamı aydınlattın sonra..
Gökkuşağını andıran gözlerinde; mucizeler saklıydı sanki.. Her bakışında hiç bilmediğim diyarlara gidiyordum.. Gözlerin gözlerime kilitlendiğinde; bakışlarında kaybolmayı diliyordum..
İçtendi.. Pırıl pırıldı.. Mucizeydi..
Gözlerine Vuruldum....


Geldin..
Yüreğin yüreğime uzandı usulca..
Tanıdık bildik bir dosttun sanki.. Yıllardır özlediğim beklediğimdin.. Kimsenin bilmediği yaralarım vardı; içten içe kanayan.. Canımı acıtan.. Yaralarıma dokundun..

Okadar ustaca yaklaşıyordun ki..
Direnemedim.. Boyun eğdim ilk defa..
Yıllarca içime akıttığım gözyaşlarım cesurca süzüldü yanaklarımdan.. İlk defa utanmadım.. İlk defa saklamadım..

Yüreğin okadar güzeldi ki..
Samimi.. Hassas.. Güven veren..
Yüreğine Vuruldum...


Geldin..
Sözlerinle, gözlerinle o sıcacık yüreğinle yorgun yüreğime dokundun..
Kanayan yaralarımı, gözyaşlarımı, kimsenin bilmediği sırlarımı gördün..
Dostça uzandın.. Anladın.. Dinledin.
Hayat bir başka güzeldi artık.. Güneş bir başka sıcaktı..
Rüzgarların yönü senden bana doğruydu.. Her damla yağmurda sen yağıyordun..
Söylenen her söz iyiye dairdi.. Her acı tükenmeye müebbet mahkumdu.. Gözyaşları.. mutluluktandı elbet...
Hissettirdiklerine Vuruldum...


Sonraa..
Sonrası yok...


GİTTİN..!!!!!!!


Sen GİTTİN.. Ben ÖLDÜM..


Yanıldım demiyorum.. Diyemiyorum..

Bir tek geceye bin asırlık mutluluk sığdırdın ve ben...

BİN YAŞINDAYIM ŞİMDİ..



Şimdi sensiz nasıl mıyım..???
Korkma; yıkılmadım ben.. Hala ayaktayım.. Hala yaşıyorum.. Kanayan yaralarıma senin açtıklarını da ekledim..
Canımı en çok onlar yakıyor.. En çok onlar acıtıyor..
Ama şikayet etmiyorum hiç.. Onlar bana senden hatıra çünkü
Gözyaşlarım yine içime akıyor.. Ama tek bir farkla.. Her damla gözyaşımı kana buladım artık..

Acılarına Vuruldum...


Yüreğim mi..???
Sensiz gecelere dayanması zor oldu elbet.. Yıkıldı.. Kırıldı.. İncindi.. Çok geceler sancılarla uyandı.. Geçmek bilmedi kalp ağrıları.. Kanayan gözyaşlarıma dayanmakta zorlandı..

Sonra...
Sonra sustu..
Sanki hiç yaşamamış gibi..
Şimdi ne konuşuyor.. Ne gülüyor..
Sadece yaşıyor..
Yorgun... Yenilmiş.. Tükenmiş..

Yokluğuna Vuruldum....
 
Geri
Top