• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

ZeyNoO'dan Alıntılar...

  • Konuyu açan Konuyu açan ZeyNoO
  • Açılış tarihi Açılış tarihi
Eski çiftlik evimi restore ettirmek için tuttuğum marangoz, işteki ilk gününü zorlukla tamamlamıştı. Arabasının patlayan lastiği, onun işe bir saat geç gelmesine neden olmuş, elektrikli testeresi iflas etmiş ve şimdi de eski püskü pikabı çalışmayı reddetmişti…

Onu evine götürürken yanımda adeta bir taş gibi oturuyordu. Evine ulaştığımızda, beni ailesiyle tanıştırmak için içeri davet etti. Eve doğru yürürken küçük bir ağacın önünde kısa bir süre durdu, dalların uçlarına her iki eliyle dokundu. Kapı açıldığında, adam şaşırtıcı bir şekilde değişti! Yanık yüzü tebessümle kaplandı, iki küçük çocuğunu kucakladı ve eşine kocaman bir öpücük verdi… Daha sonra beni yolcu etmek için arabama kadar geldiğinde, ağacın yanından geçerken ona neşeyle bakması merakımı daha da arttırdı ve ona “Bu ağaçta ne var?” diye sordum.

O benim dert ağacım.” dedi. “Elimde olmadan işimde bazı sorunlar çıkıyor. Ama şundan eminim ki, o sorunlar evime, eşime ve çocuklarıma ait değil. Bunun için bu sorunları her akşam eve girerken bu ağaca asıyorum. Sabahları tekrar onları oradan alıyorum. Ama komik olan ne biliyor musunuz? Ertesi sabah onları almaya gittiğimde, astığım kadar çok olmadıklarını görüyorum.
 
Hüzün, harflere sığmayan bir nimet-i İlahi'dir.
Hüzün, her hale şükretmenin diğer adıdır.
Hüzün, seyerandır maverada.
Hüzün, özleyiştir..
Hüzün ki en ziyade yakışandır bize !


İskender Pala

2.webp
 
Evin içinde bir oda, odada İstanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul

Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul

Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul

Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul

Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul

İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul.


Ümit Yaşar Oğuzcan
 


Bugünü her hatırladığımda yüreğime toplu iğne gibi batan bu sızıyı da hatırlayacağım...
Seni ilk kez gördüğüm anı, beni görmeyişini, yok sayışını tanımayışını,
Gözlerimizin birbirine bir kerecik olsun değmeğişini hatırlayacağım,
Yabancısı olduğum bu yerden kaçıp gitmek istiyorum küçük dünyama dönmek ...
Oysa ki daha bilmiyorum kaçmaya çalıştığım her şeyin bir gün bir parçası olacağımı ...
İlahi kalemin bizim için yazdıklarını tüm gerçeklerimin yalan, Yalanlarımın gerçek ve eksik yarımın tamam olacağını bilmiyorum ...


***

Annemin dizlerinde saçlarım okşanırken
Babamın gözlerinde gördüğümdü aşk
Biz masal diyarlarını yalanlarla yaşarken
Büyükler dünyasında bir savaştı aşk bir savaştı aşk

Ürkek bir serçe gibi yamacına sığınmak
Yakalamak zamanı ve seninle tam olmak
Eğer şimdi giderken eksik kalır umutlar
Bayram sabahında yalnızken çocuklar mahsundur çocuklar

- Diğer Yarım Dizisinden -
 
Bir şehir ol..
Mesela İstanbul gibi..
Uzaktan bakanlar seni hiç bilmesinler.
Sen İstanbul gibi dur olduğun yerde ama sana gelmeye çalışanlar sana gelemesinler.
Uzaktan güzel görün herkese ama hiçkimse bilmesin içini.
Sen bir şehir ol İstanbul gibi ; herkes imrensin sana ama fethedemesin hiçkimse benden başka..

Sen İstanbul gibi bir şehir ol..
Sahillerinde martılar öterek alsın simitleri ellerimden.
Kız Kulesi kıskansın beni bu sefer senin gözlerinden.
Köprünün üstünden bakarken şehre sadece diz çökeyim Ortaköy için, Sultanahmet için.

İstanbul ol mesela..
Konuş benimle ve her kurduğun cümle için Galata’dan Çelebi’ler uçsun gökyüzüne.
İki yaka bir kez olsun bir araya gelsin.
Sen konuş.. Susma..
İstanbul ol mesela..

İstanbul ol, sahip olduğun tüm merdivenleri önce ben çıkayım.
Üç aşağı beş yukarı..
Sonra sen çık ardımdan eksiklerimi tamamla.
Gülerek tartışalım 6’yı, 7’yi..
Sonra sen kazan ve ben tüm merdivenleri bir daha sayayım fazla fazla..
Sen İstanbul ol mesela..

Bir şehir ol..
İstanbul ol..
Bu kez boğazların kuruyana kadar ben seveyim seni..
 
Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak,
Halbuki;
Biz sussak tarih susmayacak
Onlar sanıyorlar ki,
Bizden kurtulsalar mesele kalmayacak
Halbuki;
Bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar…
Vicdan azabından kurtulsalar
Tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar
Allah’ın gazabından kurtulamayacaklar!


Sezai Karakoç
 
Kadın heyecanla sevdiğine döndü. Aynı heyecanla kelimeler döküldü dudaklarından:

'Yâr, elin elimde olsun kapı kapı dilenelim…'

Genç adam ürktü bu dilekten, kadını susturdu ve hayretle sordu:

'Hangi kapılardan, neyi dilenmek?'

Kadının eli genç adamın elinin üstünde, sesine tebessümü sarmış bir şekilde cevap verdi:

'Gönül neşem! Tut, tut elimden; Hakk'ın kapısında Hakk'ın rızâsını dilenelim…'
 
İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.
Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

Erdem Beyazıt
 
Kapılar vardır, ardına kadar açık tutulan;

Kapılar vardır, üst üste kilit vurulmuş.

Kapılar da vardır.. bir açılan, bir kapanan.

Kimi kapılar, ha bire açılmaktan gevşemiştir;

Önüne gelene buyur der, gireni çıkanı belirsiz.

Kimileriyse, açılmaya karşı mukavemetlidir;

Önünde duranı bekletmeye, sanki yeminli.

Kapılar!
 
Geri
Top