• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

. . . Ar$a déqér ba$ın i$té o an ruhun ték sırda$ın . .

Unut...
Yağmur tanesini
Unut
Saçların rengini gözlerin karasını
Unut
Şarkıları
San defter yapraklarını
Baktığın aynaların arkasını unut
Unut
Kahverengi fotoğrafları
Adresleri unut
Rüzgarı
Rüzgar değince ağlatan saçlarını
Unut
Sil bütün isimleri
Yak şiirleri
Olmasınları olmayacakları olmadıları unut
Bak yoksun
Yokluğunu unut
Bak gitmişin
Gitmeleri unut
 
Varsın keşke desin bir ses içinden
Keşkeleri unut oysaları unut
Gözlerini unut
Bu şehri unut
Kor gibiyken içimde
Kendin gidip beni burda kor gibilerini unut
Unut
Unuttuğunu
Islak incir tanelerini
Zeytinin rengini
Ekmeğin buğusunu
Sen mi geldinleri unut
Unut işte
Unutmak en iyisi
Unut iyisi mi
Hep ellerin sıcaktı ya
En sıcak ellerindi
Elin elime değdiğini unut
Unut
Yıldız yıldız
İstanbul istanbul
Akşam akşam
Yavaş yavaş
Şarkı şarkı
Nasıl diyorlarsa nereye koyarsın böyle bir aşkı
Öyle unut
Hiçbir yere koyamadığım bu aşkı.
 
Talih her zaman gülmez...
Seversiniz bazen;
Bir kuşu beslemek misali
Karşınızdaki insanı sevginizle beslersiniz….
Farklıdır sevmesi insanların!..
Kimi kafese tıkar kuşunu öyle besler
Alır özgürlüğünü elinden seviyorum sanır…
Öyle sandıkça sıkar karşısındakini bunaltır...
Ufacık bir fırsat bulsa kaçmak
Kurtulmak ister artık kuş…
Aslında korkularından yapar insan bunu
Karşısındaki insana anlatamaz anlatmasını bilmez
Bir başka insana gitmesini istemez…
Her koca devin; koca korkuları vardır kimse bilmez…
Kimi de serbest bırakır kuşunu
Salıverir gökyüzüne
Döner gelir elbet der döner gelir seviyorsa!..
 
Sevmek sevdiğiniz kişinin her şeyini
sevmektir. Sevmek sevdiğiniz insanın
bütün yaralı geçmişini bütün acısını
bütün hastalıklarını üstlenmektir...
 
Hüzün ki en çok yakışandır âşıklara.
Yandık yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık.
Ne de olsa biz mahzun bir Peygamberin ümmeti değil miyiz?
Hüzün taze tutar aşk yarasını.
Yaramdan da hoşum yârimden de…


[Şems - i Tebrizi ]
 
Bir yalnızlığım var benim
Satır aralarına sığdırılamayan
Fersah fersah sineye ırak noktasız bir bilm/ece/nin
Sağır ünlemlerle sallandırılırken gövdesinden her gece
Rüzgar rüzgar sesine titrediğim
Ve tel tel zerrelerinde eridiğim…
Dem diye diye
Demlenemediğim
Binlerce “Yetmedi…” inleyişlerinde
Bir kez olsun
Ardı sıra yetişemediğim...
 
Dertlere siper olma zamanı gönüllerde sevda olma zamanı…
Yüreğim kışın bahar olma zamanı... Hadi bir umut yine...
Kalkalım ayağa... Hadi silelim gözyaşlarımızı...
Kimse görmesin bilmesin ağladığımızı...
Dostumuz olan geceyi bekleyelim yüreğim...
Ve de bizi yalnız bırakmayan yıldızlarımızı…
Onları dost seçtik biz kendimize...
Çünkü hem çok uzaktırlar hem de çok yakındırlar...
Ve de ışıklarıyla geceyi ne güzel aydınlatırlar...
Örtsün yüreğim gece bütün yaralarımızı...
Saklasın bizim gözyaşlarımızı...
Elimizi kaldırdık ya semaya biz...
UNUTMA yüreğim biz istedik ÂŞIK olmayı RABBİMİZDEN...
Biz istedik dertleri can-ı gönülden...
Gelsin dedik...
Sevginin fedakârlığı olacaktı elbet...
 
Bir yalnızlığım var benim
Dudaklarımla örtemedeğim
Kan kan ellerimde titrediğim
Her tekerrürde
Harf harf vurulup
Yüzü koyun ayaklarına serildiğim…

Bir yalnızlığım var benim
Hüznün tâvafında
İki cihan arâfında
Tenha özlemler çalan
Çıplak şarkılar nakaratında
Yedi düvele salık
Hercai ağlayan
Taş yağmurlar baharında...
 
Geri
Top