Bir kalp, bir kalp daha. Birleştirici bir kalp olarak yer alıyorsa arada, bir kalp için ne çok acı.
Yakub, Yusuf, Züleyha. Hepsi bir tek, biri her bir kahraman: ölen ve yaşayan, yaşayan ve yazan.
Ben katibü’l-esrarım.
Kalpler kuşanırım.
Sevdalar alırım.
Uçurum kenarları bu yüzden rüzgar ve ölüm kokuyor.
Bu yüzden kendi yazdığım sonunda dönüp dolaşıp bana geliyor.
"Bazen Susarsın; Bazende Suskunluğuna Yanarsın..
Bazen Değer Verirsin Birine Ama, Bazende Onun Değersizliğine Verdiğin Değerden Utanırsın...
Bazen Konuşmak, Dertleşmek İstersin Biriyle Ama Bazende İnsanların İki Yüzlülüğü Gelir Aklına, Yine Susarsın...
Bazen Birinin Gözlerine Saatlarce Bakmak İstersin Ama Baktığın Gözlerin Senin Gibi Bakmadığını Görünce Başını Çevirirsin...!!!
Yusuf göl, ben göle görüntüsü düşen mehtabın ardındayım...
Yusuf ayna, ben aynaya yansıyan ışığın tayfındayım...
Yusuf sûret, ben sûretten içre aslolanın sevdasındayım...
Nakşı görüp de, nakkaşa nasıl kayıtsız kalayım?
Varlığım ve mahiyetim, nasibim ve görevim O'ndan ve O'nun içinse,
O'ndan gelen ışığa gözlerimi nasıl kapayayım...