• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

. . . Ar$a déqér ba$ın i$té o an ruhun ték sırda$ın . .

Hayatı tiye alıcaksınnn , bir kelebek gibi örneğin, bir gün yaşayacağını bile bile, genede emeceksin çiçeklerin özünü… yoksa o seni harcar, uzun ömürlü kaplumbağalar… bugün ağlıyorsan sebebi sensin unutma, gülüyorsan sebebi yine sensin… hayat yaptığın seçimlerdir ve hayatı akışına bırakmalısın, ama gene de içine birazcık zehir katmalısın ki, büyü anlamını bulsun. Acılardır yaşamımızın zehirleri… ...gamsız olmalısın gamsız… küçücük şeylerden mutlu olmayı öğrenmelisin, ama büyük hayallerinde olmalı inadına, ellerinle düş görmelisin, hayallerini bir bir o ellerinle yerine getirmelisin… inadına gülümsemelisin hayata tüm acılara onunla baş etmeyi öğrenmelisin, acılar senin aynadaki suretin bileceksin, ama gene de takacaksın o sevimli maskeni ele güne karşı… anı yaşa, ne geçmişin acılarıyla ne de geleceğin endişeleriyle meşgul olma, olsan da olmuyormuş gibi gözükmeyi öğrenmelisin… bir kere geliyoruz dünyaya... var mısın benimle çılgınlıklar yapmaya…çıplak ayaklarla, dünyayı dolaşmaya…
 
Ne kadar da sevgiye muhtaçtır insan..
Nazını çekecek biri olsun ister yanında, Çocukça mırıldanmak, sızlanmak, tutturmak ister...
Bir yetişkin gibi dinlenilmek, Bir çocuk gibi şımartılmak ister..
Her zaman yetişkin olmak, yetişkin gibi davranmak yorar insanı. Bazen saçmalamak ister, Hesaplamadan, hesap etmeden karar vermek ister.. Kalbinin tarifini dinleyip, Hissettiklerinle yol bulmaya çalışmanın dayanılmaz heyecanı içinde, Küçük bir çocuk gibi koşabilmek...
Arkamdan annem bana bakıyordur, -Düşersem öper ve geçer-in güvenliği içinde koşabilmek...
Sıyrılan, kanayan ve acıyan tüm yerlerini, Öpen biri varsa eğer, Korkma düşmekten,

Bırak kanasın dizlerin, Ağla ağlayabildiğin kadar, Öper ve geçer...
 
Varlığın bana yetmiyorken,
Yokluğunla avunmak zorundayım.
Ya al götür kalanımı, Ya da gel,
Tamamla eksik kalan yanımı...
(Mevlana)
 


Sen, geceler boyu, özlediğimsin,
Hasretinden gönlüm, yandı, kül oldu.
Yıllarca yolunu, gözlediğimsin,
Aktı gözyaşlarım, sanki sel oldu.

Karanlık dünyamı, gel de aydınlat,
Işık saç ruhuma, ruhum şenlensin.
Umutsuz gönlüme, mutluluklar kat,
Ruhumun ışığı, şimdi hep sensin.

Karanlık geceler, bak aydınlandı,
Işığım sen oldun, rehberim sensin.
Gönlüm sana aktı, sende uyandı,
Bende solmaz alev, tükenmeyensin.


Sen hep bensin bende, hep benimlesin,
Ruhum, kalbim senin, ben de seninim.
Bakışların bende, aklımda sesin,
Ben sana muhtacım, seni sevenim.
 

Usandım,
Yeşermemiş umutsuz bahçeyi
beklemekten...

Usandım,
Tarla kuşunun sesinden...

Usandım,
Bu yürekten, kendimden...

Usandım,
Durup durup seni özlemekten!.
 
Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
 
Gözlerimde bir buğu var sensizlikten olsa gerek...
Sonbaharı yaŞarken yüreğim aklımda tek bir soru ; Ne olacak halimiz?

Çığlık olmuş gidiyorumnereye gittiğimi bilemeden.Hadi gel...
Sustur çığlığımı suskunluğum ol.Uzunca bir yol ser önüme.Engeller diz çamurlar da olsun ürkmem.
Razıyım bütün siyahlara razıyım yanımda sen olunca...

Umut koy avuçlarıma ve sonra de ki;
"UMUT; SENSİNUMUT; BİZİZ ASLINDAUMUT; BİZİM SEVDAMIZ. . ."

Usulca Ellerini yanağıma koygülmeye hasret kalmış çehreme bir tebessüm dokundur.
Gözlerim karagözlerinde tutuklu kalsın öylece...
Ve yine de ki;
"GÜL YÜZLÜMBİR ÖMÜR GÜL BANA..."
 
Herkes ilk kendi yaşıyor sanmasa
sevdalar da tükenirdi masalları da…
"Sonsuza kadar sürdüğü bilinsin" diye midir nedir
Bittiği anlar ve ihanetler yazılmıyor kitaplara.
Zümrüt-ü Anka kuşu da yalan aslında
Kendini külünden yarattığı da…
Ferhat’ın Şirin Aslı’nın Kerem için öldüğünü
Kim gördü Allah aşkına?
"Sonsuza kadar sürsün" diyorsan "Bu sevda"
O zaman sevgili
O zaman vuslat yaşanmaya
Sana yazacak bir sen bırak bana
Öfkelerin orada kalsın
Kaçamaklar hanesinde değil ismin
Anlasana
Ömrümün tam ortasına
Kocaman harflerle yazmışım:
Seni Seviyorum
Seni Seviyorum
"Herkese söylediğini bana söyleme" diyorsun
Ama ne varsa sevdaya dair
Bizden önce söylenmiş biliyorsun…
Bize düşen aşkı yalansız yaşamak…
Hadi uzatma da uzat ellerini
Seni Seviyorum
Seni Seviyorum
Seni Seviyorum
 
Geri
Top