Kiraz dallarında asılı kaldı yaşlı kadının haylazlıkları
esmer kavruk rengi, mavi’ye çalınca
çocuklar büyüttü, tahta beşikli salıncakta… sonra…
engin bir dilek ağacına dönüştürüldü geçmişi
anlardı belki çocukluğu turuncu ceketleriyle gülücük dağıtsaydı
kiraz ağacında gözlerine ömür sığdırdığı küçük çocuk
şarkılar söyledikçe öldürdü yıldızları
şarkıların bedeli zir-u zeber…
...Sana açtığım tüm savaşları, uzlaşı masasında kaybettim ben.
Politik söylemlerden uzak, sınırları genişletme kaygılarından yoksun,
savunmasız, donanımsız ve barışın zafer olduğuna inandığım anlar da kaybettim savaşlarımı.
Öyle ya, onurlu bir yenilgiyi, onursuz bir zafere yeğledim hep.
Oysa apayrı bir olaydı yenilgi ve bambaşka bir konuydu onur..!!!
Araya hiçbir şey girmemiş gibi
sürüp gider mi yeniden
yarıda kalan söyleşi
birbirine bağlanır mı sözcükler
anımsar mısın ne dediğimi
hışmı geçince karagünlerin