Bugün senin günün.
Nesi mi var bugünün?
Hadi ama baksana yapraklar dökülüyor.
Yaprak yaprak dökülüyor hayat ayakuçlarına.
Bugün yaprak topladın.
Ayaklarının ucuna dökülmüş hayatı topladın ve masanın üzerine koydun.
Masanda duran hayattır.
Seyrediyorsun onu.
Çalışırken bakışların ona kayacak sık sık bugün.
Sana tebessüm etmeyenlerin yerine o tebessüm edecek.
Yaprakların hışırtılarıyla dolacak yüreğin.
O hışırtılar hayatın hışırtısı olacak.
Varsın desinler, varsın küçümsesinler seni.
"Bu yaprağın burada ne işi var!" desinler.
Bunu diyecek olanlar, yerden aldığın şeyin
hayat olduğunu bilemeyecekler.
Bugün senin yaprak toplama günün.
Bugün senin günün.
Bugün önemli bir gün olsun. Bugün özel bir gün olsun.
Ne özelliği var ki demeden.
Hayat nazarımıza göre şekil alır.
Bugün özel bir gün dersen özel bir gün olur.
Bugün sıradan bir gün dersen de sıradan.
Arkadaşın masana bir poğaça bırakıyor.
Mis gibi kokuyor. Baksana ne güzel kızarmış.
Hâlâ bir mucize bekliyorsun.
Mucize poğaçanın yüzeyinde yansıyor işte.
Ateşte pişmiş. Senin için.
Baksana, sonsuz rahmet tecelli ediyor.
Sonsuz bir mucize. Daha ne istiyorsun?
Her şey, her varlık bir yol kavşağıdır.
Bugün yapraktır önüne çıkan kavşak,yarın başka bir varlık.
Sen yeter ki elinden tut yaprağın,seni hayata götürecek.
Hadi, dalıp gitme vehimlerine.
Vehimlerle dolu hayallerine.
Bak, yaprak var masanda. Gerçek ve somut.
Ona odaklanıyorsun.
Her ne vakit vehimlere dalıp gidersen yaprağı eline alacak,
onu koklayacak, seyredeceksin.
Bunu neden istediğimi anladın değil mi?
Biliyor musun, niçin bunca yıldız vardır gökyüzünde?
Yıldızlar da başka bir yol kavşağı.
Her varlık bizi O'nun sonsuz rahmet âlemlerine götürür.
Bir gün de belki gökyüzünü konuşuruz. Olur mu?
Bu arada Rilke'nin şu dizeleri bugüne ışıltılar saçsın:
"Düşer yapraklar, düşer sanki uzaklıklardan...
Ama var Biri, bu düşmeyi ellerinde/tutar, sonsuz yumuşak"
Biliyor musun, istersen yarın da senin günün olabilir.
Yeter ki iste. O'ndan.
Hey, dalıp gitme vehim ve vesveseli hayallerine.
Önündeki yaprağı küstürme.
Nesi mi var bugünün?
Hadi ama baksana yapraklar dökülüyor.
Yaprak yaprak dökülüyor hayat ayakuçlarına.
Bugün yaprak topladın.
Ayaklarının ucuna dökülmüş hayatı topladın ve masanın üzerine koydun.
Masanda duran hayattır.
Seyrediyorsun onu.
Çalışırken bakışların ona kayacak sık sık bugün.
Sana tebessüm etmeyenlerin yerine o tebessüm edecek.
Yaprakların hışırtılarıyla dolacak yüreğin.
O hışırtılar hayatın hışırtısı olacak.
Varsın desinler, varsın küçümsesinler seni.
"Bu yaprağın burada ne işi var!" desinler.
Bunu diyecek olanlar, yerden aldığın şeyin
hayat olduğunu bilemeyecekler.
Bugün senin yaprak toplama günün.
Bugün senin günün.
Bugün önemli bir gün olsun. Bugün özel bir gün olsun.
Ne özelliği var ki demeden.
Hayat nazarımıza göre şekil alır.
Bugün özel bir gün dersen özel bir gün olur.
Bugün sıradan bir gün dersen de sıradan.
Arkadaşın masana bir poğaça bırakıyor.
Mis gibi kokuyor. Baksana ne güzel kızarmış.
Hâlâ bir mucize bekliyorsun.
Mucize poğaçanın yüzeyinde yansıyor işte.
Ateşte pişmiş. Senin için.
Baksana, sonsuz rahmet tecelli ediyor.
Sonsuz bir mucize. Daha ne istiyorsun?
Her şey, her varlık bir yol kavşağıdır.
Bugün yapraktır önüne çıkan kavşak,yarın başka bir varlık.
Sen yeter ki elinden tut yaprağın,seni hayata götürecek.
Hadi, dalıp gitme vehimlerine.
Vehimlerle dolu hayallerine.
Bak, yaprak var masanda. Gerçek ve somut.
Ona odaklanıyorsun.
Her ne vakit vehimlere dalıp gidersen yaprağı eline alacak,
onu koklayacak, seyredeceksin.
Bunu neden istediğimi anladın değil mi?
Biliyor musun, niçin bunca yıldız vardır gökyüzünde?
Yıldızlar da başka bir yol kavşağı.
Her varlık bizi O'nun sonsuz rahmet âlemlerine götürür.
Bir gün de belki gökyüzünü konuşuruz. Olur mu?
Bu arada Rilke'nin şu dizeleri bugüne ışıltılar saçsın:
"Düşer yapraklar, düşer sanki uzaklıklardan...
Ama var Biri, bu düşmeyi ellerinde/tutar, sonsuz yumuşak"
Biliyor musun, istersen yarın da senin günün olabilir.
Yeter ki iste. O'ndan.
Hey, dalıp gitme vehim ve vesveseli hayallerine.
Önündeki yaprağı küstürme.