Olmuyor efsa olmuyor, sana ten boyu dokunulmuyor! Kefeni libasın öylesi hoş durmuş ki çocuksu endamında Bari ekşit suratını, yine takılmasın ölümün hevesi suretine Sahi, gözlerinin değdiği yerde görünmeyen mi var ki dalgınsın pencere kenarında Gözlerime saçlarını sür efsa, bakıpta gör(e)miyorum! Sesleri geliyor oysa Üç melek efsa; su, sürme, ölüm kundağı Elalığını sürülen sonsuzluk mu ki baktıkça d/üşüyorum. Topuğuna adımı yazdım, sağlam bas yere! Sığıntınım kucağında, eteğinle dualar mısın sabiliğimi efsa?
Ne yazarsam yazayım, gözlerindeki çiğdem bana yazdıklarımı yalanlayan bir koku sunacaksa,
Ne yolu tutarsam tutayım Yusufsuz bir kuyuda çilekeş şarkılar besteleyecekse acım,
Ne yana dönersem döneyim öyle kırgın bakacaksan bana,
Ne söylersem söyleyeyim dönmeyeceksen tarihimi yerle bir ettiğin ana
Ben bir yangını bağrıma basmışken ve üstlenmişken yılların kederini
Kim bir dağ eteğinde mavili düşler örmemi bekleyebilir ki ?!