• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Muğla Antik Kentleri (Ege Bölgesi)

Physkos (Marmaris) Antik Kenti

oEM4X.webpPhyskos'un, Muğla, Reşadiye yarımadasında Marmaris'in kuzey-batısındaki tepede olduğu sanılmaktadır. Bu konuda Prof. Bilge Umar'ın verdiği bilgiye göre; Marmaris'in İlk Çağ'daki atası olan Physkos bugünkü Marmaris'in dışında, yanı başındaki tepeciğin yamacında ve eteğinde idi. Bugünkü Marmaris'in bu isimle ne zaman anılmaya başladığını bilmiyoruz. Geç Bizans dönemi tarihçilerinden Doukas, Mamalas diye bir Karia kentinden bahseder. Bu belki de şimdiki Marmaris dediğimiz yerdir. Mamalas Hellen dilinde olmayan bir sözcüktür. Büyük olasılıkla da Ana Tanrıça anlamındadır." Strabon, Kaunos'dan bahsederken Physkos'un yerini de şöyle anlatır:

Buradan hemen sonra,bir limanı ve Leto'nun kutsal alanı bulunan.küçük Physkos kentine ve sonra engebeli bir kıyıya...
Mylasa'nın eski zamanda sadece bir köy olduğu söylenir. Orası Hekatomnos hanedanından gelen Karialıların anavatanı ve ikametgâhı idi. Kent Physkos'da denize en yakındır ve burası onların limanıdır.

Bugün Asartepe denilen mevkide kalıntıları bulunan Pyskos Marmaris'in eski adıdır.

Marmaris ismi ise Heredot'un tarihinde Marmarisos , ünlü Türk denizci Piri Reis'in Kıtab-ı Bahriye'sinde Mermeris olarak geçer. Bu ismin Bozburun'daki mermer ocaklarından geldiği sanılmaktadır. İlçenin ismi ile ilgili bir çok söylence bulunmaktadır.
Evliya çelebi'nin Seyehatnamesi'nde yer alan söylenceye göre; Kanuni Sultan Süleyman 1522'deki Rodos seferi sırasında buradaki kaleyi küçük bularak, bu kalenin büyütülmesini istemiştir. Seferden dönen padişah kaleyi yine küçük bulmuş; mimarına Ya mimar bu kale azdır demiş ve etrafındakilere de mimarı as emrini vermiştir. Bu emir halk arasında söylene söylene Marmaris'e dönüşmüştür.

Marmaris'teki ilk yerleşim M.Ö. 4000'lere kadar inmektedir. Karia Bölgesi'nin önemli bir kenti olan Pyskos Deniz ile olan konumundan dolayı Anadolu-Rodos-Mısır ticaret yolunun en önemli limanı idi. Marmaris'in antik Çağdaki ismi Physkos olup, bunun yanı sıra yörede Loryma, Amos, Amnistos, Bybassos, Euthene, İdyma, Kasara, Kastabos, Kedrai, Larymna, Syrna, Tymnos antik kentleri kurulmuştur.

Marmaris'in deniz ile olan bağlantısından ötürü bu yerleşim, Anadolu-Rodos-Mısır ticaret yolunun en önemli limanı idi. Büyük İskender tarafından M.Ö. 334'de istila edilmiştir. Kentin tarihindeki en önemli olay İskender'e direnmeleridir. İskender'in kuvvetleri beklemedikleri bu direniş karşısında Physkos'luları saldırgan saymışlar ve kaleyi kuşatmışlardır. Halk çoluk, çocuk kaleye dolmuş koca bir orduya karşı 600 kişilik bir kuvvetle direnmeyi göze almışlar ama başarılı olamamışlardır. Yarma hareketi yapan bir grup asker dağlara çekilmiş, kale ve evler yakılıp yıkılmıştır. Daha sonraları bu kale 1557'de Osmanlılar tarafından yeniden yapılmıştır.

İskender'in ölümünden sonra komutanlarından Seleukos Nikator ve Pergamon Krallığı egemenliğine ardından da Roma egemenliği altına girmiştir.

Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasından sonra Muğla ile birlikte Marmaris de Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu sınırları içerisinde kalmıştır.

Marmaris Kalesi:

Marmaris Kemeraltı Mahallesi'nde, yüksek bir tepe üzerinde bulunan kale Osmanlı döneminde 1521'de yapılmıştır. Bu kale ile ilgili bir söylentiye göre; Kanuni Sultan Süleyman Rodos Savaşı dönüşünde bu kaleyi beğenmemiş ve mimarını astırmıştır. Bu yüzden de Marmaris isminin Mimarı As anlamından geldiği söylenmektedir.

Kalenin yapımından söz eden Evliya Çelebi burasının askeri bir üst olarak kullanıldığını belirtmiştir. Kale ana kaya üzerine dört tabyalı olarak düzgün taşlardan örülmüştür. Giriş kapısı üzerinde kitabesi bulunan kale içerisinde Dizdar, İmam, Kayyum ve nöbetçilere ait birer oda bulunduğunu Evliya Çelebi'den öğrenmekteyiz.

Piri Reis'in çizdiği haritada Marmaris Kalesi görülmemektedir. Kalenin tarihlendirilmesi ile ilgili bir başka görüşe göre, Kanuni Sultan Süleyman bu kalenin yapımını özellikle istemiştir. Kanuni Sultan Süleyman'ın 1520'de tahta çıktığı dikkate alınacak olunursa kalenin yapım tarihinin de 1521 olması düşünülmektedir.

Kaleye bugün mahalle aralarından, dar ve basamaklı bir sokaktan girilmektedir. Bu sokağın girişinde Hafsa Sultan'ın kervansarayı da bulunmaktadır. Kale duvarları kesme taştan olup, 120 m. uzunluğunda ve 10 m. genişliğindedir. Kalenin yedi küçük bir de büyük odası vardır. Kalenin beşik tonozlu girişi avluya açılmaktadır. Avlunun sağ ve solundaki merdivenlerle de surlara çıkılmaktadır.

Kalenin büyük bir bölümü I.Dünya Savaşı sırasında, 1914'te bir Fransız savaş gemisinin topu ile yıkılmıştır. Bundan sonra Marmarisliler tarafından içerisinde bir mahalle kurulmuştur. Kaynaklarda kale içerisinde 18 ev ve bir çeşme ile sarnıç olduğu belirtilmektedir.

Kale 1980-1990 yılları arasında restore edilmiş ve 1991 yılında Marmaris Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.


Loryma (Bozuk) Kalesi

Eski Loryma antik kentinde bulunan kalenin ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Loryma antik kentinin MÖ.VII.yüzyılda kurulduğu, Arkaik ve Klasik devirlerde iki ayrı dönemde surlarla çevrili olduğu kaynaklarda belirtilmektedir.

Loryma Kalesi, Loryma limanını kontrol amacıyla koyun girişinde yapılmıştır. Günümüzde yörede yeterli bir arkeolojik kazı ve yüzey araştırması yapılmadığından kaleyle ilgili bilgiler oldukça yetersizdir. Bununla beraber, kesme ve moloz taşlardan yapıldığı, 120x10 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı olduğu sanılmaktadır. Kale burçları yıkılmış, kalıntılarından köşelerde yuvarlak, ortalarda da dörtgen şeklinde dokuz burcu olduğu anlaşılmaktadır.
 
Phoinix (Phoinikos) Antik Kenti

Phoinix, Datça yarımadasının güney-dogusunda Bozburun'un uzun olan kesimindeki Fenaket Köyü (Taşlıca Köyü) yakınındadır.
Phoinix Hellence bir sözcüktür.Prof. Bilge Umar'a göre bu sözcüğün çeşitli anlamları vardır. Bunlardan öz anlamı “kırmızı” olup diğerleri buradan türetilmiştir. Kırmızı tüylü mythos kuşu, hurma ağacı da yine aynı isimle tanımlanmıştır.Herodotos'un yalnızca ismine değinmekle yetindiği bu kent ile ilgili bilgiler de çok yetersizdir.

Bugün Phoinix'e ait kalıntılar Taşlıca köyü'nün 4 km. güney-batısında, Asar tepe ve çevresinde görülmektedir. Surlara ait duvarlar yer yer ayakta kalabilmiştir. Agora'ya ait olduğu sanılan kalıntının çevresine yan yana küçük dükkanlar sıralanmıştır. Toprak içerisine açılmış, yassı dikdörtgen taşlardan yapılmış mezarlar, sarnıçlar, yazıtlar ve kaya mezarları dikkat çekicidir. Ayrıca toprak üstünde çok sayıda keramik parçaları bulunmaktadır.
 
Pidasa Antik Kenti

Pidasa Muğla'nın Bafa ile Eğridere köyleri arasında Grion dağı (Ilbura) eteklerinde bulunuyordu. Pidasa sözcüğünün anlamı konusunda bilgimiz bulunmamaktadır.

Kentin ne zaman kurulduğu ve tarihi de açık değildir. Bununla beraber Attika-Delos Deniz Birliğinin üyesi oluşundan ötürü tarihi kaynaklarda ismi geçmektedir. Ayrıca M.Ö. 494'te Persler Miletos'u yakıp yıktıktan sonra onlara ait arazilerinin bir bölümünü Pidasa'ya vermiştir.

Pidasa'da yapılan yüzey araştırmasında herhangi bir yapı kalıntısına rastlanmamıştır. Yalnızca küçük bir tepenin yamaçlarındaki nekropolün ve iki küçük kale kalıntısı ile karşılaşılmıştır.
 
Pisye Antik Kenti

Muğla merkez ilçesine bağlı Yeşilyurt bucağındadır. Pisye sözcüğünün Luwi veya Karia dillerinden geldiği sanılmakla beraber anlamı anlaşılamamıştır. Hitit belgelerinde rastlanılan Pissuwa'nın bu kent ile bağlantısı olup olmadığı da bilinmemektedir.

Pisye'nin kuruluşu ve tarihi de karanlıktır. Pisye antik kenti ile ilgili ilk yazılı belge M.Ö. 196 yılına aittir. Bu belgede Rodoslu general Niagoras 'ın İdyma ve Kyllandis 'la birlikte bu yerleşmeyi Makedonya kralı V.Filip'in elinden geri aldığı anlatılır.

Yeşilyurt'un 1,5 km. güneyinde bulunan tepede birkaç temel ve duvar kalıntısı görülmüştür. Bunun yanı sıra tepenin yamaçlarında çok sayıda çanak-çömlek kırıkları ile karşılaşılmıştır.
 
Sibda (Side) Antik Kenti

Sibda'nın yeri kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber Bodrum Türkbükü koyunun 4 km. güneyinde dikkati çeken bazı kalıntıların bu kente ait oldukları sanılmaktadır.
Sibde veya Side sözcükleri Hellen dilinde “Nar ağacı” veya “Nar” anlamına gelmektedir.

Antik tarihçilerden Plinius ve Byzantion'lu Stephanos'un sözünü etmekle yetindiği bu yerleşim alanı büyük olasılıkla Bodrum çevresinde dikkati çeken Leleg kentlerinden birisi olmalıdır. M.Ö.IV.yy.ın ilk yarısında burada yaşayanlar Mausollos tarafından Halikarnassos'a göç etmeye zorlanmıştır.

Yörede yüzey araştırması yapılmadığından,antik tarihlerden de bilgi edinilemediğinden kentin tarihi ile ilgili bilgiler yetersiz kalmaktadır. Gölköy ile Belen köyü arasındaki kalıntıların bu kente ait Karakol kalesi olduğu sanılmaktadır. Ayrıca yanındaki tepenin yamaçlarında kente ait bazı kalıntılara rastlanmışsa da ne oldukları anlaşılamamıştır. Yöresel yassı taşlardan işlenmiş bu kalıntıların surlara ve evlere ait oldukları anlaşılmaktadır
 
Aloande Antik Kenti

Aloande, Fethiye ilçesi, Kemer'e 24 km. uzaklıkta, Eşen Çayı yakınındaki Kabaağaç Köyünün olduğu yerdeki Asarcık Tepesi (Hisarcık tepesi) eteklerindedir.

Aloande, Luwi kökenli bir sözcük olup kesin olmamakla beraber “Ahırlı” anlamına gelmektedir. Kentin tarihçesi ile ilgili hiçbir bilgi yoktur. Yalnızca ismi ve bulunduğu yer bilinen Kentle ilgili önemli bir kalıntı günümüze ulaşamamıştır. Yalnızca geç dönem bir Bizans kalesinin kalıntıları ile kesme taştan sur parçasından başka bir şey görünürde yoktur.
 
Araksa (Araxa, Ören) Antik Kenti

Araksa, Fethiye'de Evren Köyü (Ören) yakınında, Lykia, Phrygia ve Pisidia sınırları arasında kalmış antik bir kenttir.
Araksa ismi Luwi ve Karia dillerinde “sunağı olan mabet” anlamındadır. Lykçe yazıtlarda bu kentin ismi Araththi olarak geçer. Plinius eski Likya birliğinden bahsederken bu birliğe dahil olan 36 kasaba ve kentlerin içinde Araksa'nın da olduğunu yazar. Kentin ne zaman kurulduğu bilinmediği gibi antik tarihlerde de belirgin bir bilgi verecek nota rastlanmamıştır. Yalnızca M.Ö. 2000'lerde komşusu Boubon ve Kibyra kentleri ile savaşmıştır.

Kentten günümüze ulaşan belirgin bir kalıntı bulunmamaktadır. Yalnızca Evren (Ören) köyünün yanındaki tepenin yamaçlarında üst-üste konulmuş kayalardan yapılmış bir kalenin izleri görülmektedir. Bunun yanı sıra birkaç kaya mezarı ile Lykia tipi mezarlarını andırır.
 
Arsada Antik Kenti

Arsada, Muğla'nın Fethiye ilçesine bağlı , Kemer'in Arsa köyünün 3 km. doğusundadır. Arsada Luwi ve Lykia dillerinde “akarsu” anlamına gelen bir sözcüktür. Arsa köyü çevresinde de akarsuların bulunuşu ismin doğruluğunu kanıtlamaktadır.
Massikytos (Akdağ) dağı eteklerinde kurulmuş olan bu kentin ne zaman, kimler tarafından kurulduğu tarihi bilgilerimizin yetersizliğinden bilinmemektedir. Günümüze antik çağlardan sadece sur kalıntıları gelebilmiştir. Helenistik döneme tarihlenen bu kalıntılar örgü tekniğinde bir duvar işçiliği göstermektedir. Köyün içerisinde olması gereken parçalar ise iskân yüzünden yok olmuşlardır. Yalnızca kentin güney-doğusundaki nekropol alanında Lykia tipi bazı mezar parçaları bulunmaktadır.
 
Daidala (İnlice Asarı) Antik Kenti

Daidala, Fethiye'nin 29 km. uzağındaki İnlice köyünün kuzeyindeki tepe üzerindedir.
Daidala sözcüğünün Luwi dilinden geldiği sanılmaktadır. Büyük olasılıkla da “Çam ormanlığı” anlamındadır.
Rodos Pereia'sının başlangıcı olan Daidala Karia ile sınır uçtadır. Strabon Rodos ile bu kentin ilişkisini şöyle anlatmaktadır:

“...Rodosluların Peraia'sı,Rodosluların toprakları olan Daidala'dan başlar “
“...Daidala'nın sınırı olduğu Rhodosluların Peraia'sından yelken açarak Lykia'ya gelinir”

Daidala'nın geçmişi ile ilgili bilgilerimiz oldukça karanlıktır. Yörede herhangi bir araştırma yapılmamış,günümüze belirgin bir kalıntı da gelmemiştir. Yalnızca çevrede kaya mezarlarına rastlanılır. İnlice köyünün 1/5 km. uzağında Bizans devrinden kalma bir kale kalıntısı dikkati çekmektedir.
 
Karyanda (Göltürkbükü) Antik Kenti

Karyanda'nın yeri kesin olmamakla beraber Bodrum yarımadasında Myndos (Gümüşlük) ile Bargylia (Asarlık) arasında bir liman kenti idi. Strabon kitabında kentin yerini şöyle tarif eder:
“....bir liman olan Myndos'a ve Myndos'dan sonra da bir kent olan Bargylia'ya gelinir. İkisi arasında bir liman olan Karyanda ve keza aynı adı taşıyan Karyandalıların yaşadığı bir ada vardır...”

Karyanda'nın Luwi veya Karia dilinden türetilmiş bir sözcük olduğu sanılır. Hellen dilinde de anlamı bulunmamaktadır.

Kentin isminden Strabon ve Herodotos söz etmekle beraber kuruluşu ve tarihi ile ilgili bilgiler oldukça kısıtlıdır. Herodotos Pers Kralı Darius'un Karyandalı Skylax adında birini çevrede keşif yapması için gemiyle yola çıkardığından bahseder. Bu noktaya dayanarak kentin M.Ö.VI.yüzyılda sonlarında var olduğu söylenebilir.
Kentin bulunduğu yer kesin olarak saptanabilmiş değildir. Burada araştırma yapın Prof.Bilge Umar ve George Bean, kentle ilgili herhangi bir toprak üstü buluntusuna rastlamadıklarını ifade ederler.
 
Geri
Top