• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Sürgün´ün Ask ve Sevgi Sayfasi

-Aşık yanım..
-Kalp ağrım..
-Sancıyan yarım..
-Gizli yaram..

Sana dair kimbilir kaçıncı sayıklayışım..
Kaçıncı iç çekişim...
Ve kaçıncı kaçıklığım...

Avuçlarıma hapsolmuş harflerimi kaçıncı sıkışım..
Gözyaşlarımın değdiği kaçıncı üç noktalı cümlelerimin acıyışı..
Sayfamın tenine değen kalemimin kaçıncı kırılışı..

Ellerimin arasında can bulan şakaklarımın kaçıncı atışı..
Ve kaçıncı ağrışı düşlerimin...
Akla ziyan hallerimin kaçıncı halsiz kalışı...

Bir bilsen sevgili...
Ah bir bilsen...

Sahi?

Seni bu denli özlerkendindirebilir misin acılarımı?
Sarabilir misin kanayan yaramı?

-Aklıma SEN düşünce...

Dilimde ıslanan sana dair biriktirdiklerim susar olur..
Seni anlatamayan harflerim utanır karşında..
Katleder gözyaşım seni yazamayan mürekkebi..
Anlatamadığımyaşayamadığım otuzuncu harfim...

Sahi?

Damarlarımda dolaşan senakabilir misin mürekkebe karışıp?
Sen kokan sayfadan silebilir misin suretini ?

-Yüreğime SEN değince...

Telaşlarım çocukluğuma karışır..
Bir serçe ürkekliğiyle ürperirim..
Titreyen dudaklarım parmaklarımda asılı kalır..
Üşür avuçlarımyalnızlığımın elini tutar..

Sahi?

Çırılçıplak sana gelsemgiyinebilir misin beni?
Isıtabilir misin üşüyen hayallerimi?

-Düşüme SEN düşünce...

Gözlerinde tutuklu kalır yüreğim..
İçinde "sen" olmayan düşümü düşürürüm düşümden..
Prangaya vurulmuş ayaklarımı sürüklerim peşinden..
Ömrümü ömrüne katarım her bir adımda..

Sahi?

Yüreğime vurduğun kelepçeyi çözebilir misin?
Sensizliğin esaret olduğunu bile bilesalıverir misin beni?

-Dert yanışım...
-Dağılışım...
-Savruluşum..
-Ve biraz da aldanışım...


Adına "aşk" dedim..
Aşk'a geldim sevgili..
Yani sana...
Sana susamış beniserdim ayaklarına...

HadiSarılsana...!


Bir bilsen...
Ne denli sevildiğini ve özlendiğini ah bir bilsen Sevgili...

Sahi?

Sen de sevmiştin beni değil mi?

 
Kokun rüzgara dolar eser de
Sarar sensizlik her nefeste
Bilirim gün gelir yaşanır seninle
Bu kadar severken bitemez ki böyle


Kokun hala içimde her rüzgar esişinde daha da bir doluyorsun içime. Sensiz kaldım işte sensizlik sarıyor beni her nefeste. Sensizlik bu alışmam gereken ve alışacağım alışmak zorunda olduğum. Hayalimde senle yaşanacak çok güzel günler var diyordum artık onlarda yok.
Biz çok zamansız ayrı düştük bir birimizden bu kadar çok severken, bu kadar yakınken mutluluğa bitti işte. Bitmemesi gereken bir aşktı bizimkisi.
Öğrendim bazen sevmek hiçbir şeye yetmiyormuş derlerdi bana çok saçma gelirdi bu cümle şimdi ben bunları yaşıyorum senden uzakta senle.


Bilirim gün gelir yaşanır seninle
Bu kadar severken biz yenilmeyiz
Hiç kimseye hiçbir seye
Olmuyor bir tanem olmuyor


Ben seninle yaşıyorum bu aşkı ama sensiz. Nasıl tek kişilik yaşanır deme bu aşk ben yaşıyorum.
Hiç kimseye anlatamadım bunu sensiz olmadığını, sensiz yapamadığımı kimseler dinlemedi canımdan saydıklarım bile görmüyorlar şimdi benim halimi.
Olmuyor senden uzakta sensiz yapamıyorum artık bitsin istiyorum boğulmalarım, çığlıklarım ama bitmeyecek.


Yüreğinden uzaklarda çaresiz
Sen canımın parçası alnımın yazısı
Yoksun nasıl yaşarım ben sensiz


Yüreğinden uzaklardayım ama yüreğimdensin sen benim canımdan bir paraca içimde yaşayan diğer yanımsın.
Sen yoksun söyle ben ne yapayım.
Bizim şarkımızın altına bunları yazmayacaktım ben ama bunlar düştü bizim aşkımıza.
Ben şimdi istemediğim bir hayatın kucağına adım adım gidiyorum bilmiyorum şimdi sen hangi yüreğe dokunuyorsun hangi elleri tutuyorsun hangi göz gözlerine değiyor
bil ki yüreğinden uzaktayım ama yüreğimdesin ve senin yerin yüreğim…
 
Anladım sen beni hiç sevmemişin

Giderken kapıda bana bıraktın acılarını hüzünlerini

Anladım sen yağmurların olmuşun

Şimdi ne ellim de ne avucumda umutların kaldı

Giderken umutlarımı da aldın

Anladım siyaha boyadın hayallerimi



Ellinde bir nefes çektiğin sigaranla

Çıkan her dumandan bir gözyaşı çıkıyor

Oysa yok olmuş bir bedeni nasılda yıkıp gitmiştin

Nasıl bu kadar acımasız olmuştun

İçindeki isyanlarını bir solukta haykırmıştın

Sessin hala kulaklarım da



Anladım sen hiç yokmuşsun aslında

Giderken yüzünde öyle bir ifade vardı ki

Yıllarca tuttuğun öfkeni gecenin karanlık sokaklarına savurup gittin

Anladım sen hayalmişsin

Ağaçların yapraklarına bıraktım aşkı sevgiyi

Sevdigim şarkının sözlerinde kaldı sesim



Sil baştan sevmek gerek hayatı sıfırlamak

Olmadı şarkıda ki gibi beceremedik

Ben dedim gitme sendin gitmek

Gitmek mi kalmak mı gibi

Yıktım duvarlarımı yarım kalsın hayat

Her giden bir parça çalıyor benden acı bırakıyor

Anladım ben seni çok şevmişim
 

Gece. Yine kendime kaldığım binlerce geceden bir gece. Ve sağır duvarlarda senin dalga dalga hayalin, gülümsemeleri karanlıklarda yitip giden. Bütün aynalar kendiliğinden kırılmış; yalnızca sağır duvarlarda senin dalga dalga hayalin.

Bir ses beklemek senden. Soluk beklemek. Suskunluğun en acımasız olduğu zamanlardayım. Hiç bu kadar uzun susmadın sevdiğim. Hiç bu kadar uzun gitmedin bilmediğim yerlere, gözlerimi götürmeden yanında.

Sevmek, sonrasız bir eylem olabilir miydi sence? Aykırı bir yaşamsa aşk, ben her bedele razıyım, anla bunu. Senin uzaklıkların benim yakınlıklarım olmuşsa ne gelir elden? Yaşamın en büyük çelişkilerinin pençesinde gelişen bir aşkta sevinçler aramak varmış, nereden bilirdim? Seni aramak varmış zamanın bir yerinde öylece çaresiz. Anlıyor musun?

Bir ses beklemek senden. Soluk beklemek. Sevdiğini söylemesen de olur. Sevilen kahrı takdir buyurmuşsa , sevene düşen, çaresiz boyun eğmektir, söyledim sana.

İlk kez bu kadar çok üşüyorum; ilk kez bu kadar çok vuruyorum kendime.

Gece. Yine kendime kaldığım binlerce geceden bir gece. Ve sağır duvarlarda senin dalga dalga hayalin.

Bir ses beklemek senden. Soluk beklemek. Ağlamaktan başka seçeneğim yok bugün; yenildim sana. En çok senin için, en çok sen böyle istedin diyedir, yenildim sana.

Beklediğim sendin oysa. Hani kendi sıcaklığınla gelecektin sorulmaz saatlerde, unuttun mu? Birdenbire gelecektin, nedenini kimseler bilmeyecekti.

Gece. Yine kendime kaldığım binlerce geceden bir gece. Ve sağır duvarlarda senin dalga dalga hayalin.

Sormak, yanıtını beklemeden belki de:

"Yaşamak, yalnızca seninle anlamlıyken,

neden bu kadar yabancılaştık sevdiğim

apansız yalnızlıkları hakettik mi dersin



Çareyle gelsen, kendin gelsen aynı güzel

bir yüz görümü

bir ses duyumu sen olsan yanımda."
 
Biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin. Liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu bizden geriye kalan.

Oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk. Ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği.

Sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime, ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. Bana aşkı öğretmişsen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. Onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. Adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde...

bazen seni affedebiliyor muydun, beni ağladığında?


Bilirsin; ben ki kabilesiz bir savaşçı. Senden aldığım bütün anlamları sana geri verdim. Bir "içim"; kaldı ben de, bir de aklımın aldanmışlığı. Haklısın sende bensiz sularında elbet denizi aşmış bir okyanus telaşı yaşanacaktı. Bağışla sözlerimi. Bağışla gözlerimi. Dahası yok, fazlası az...

bazen terk edip gidebilmeli bu şehri kendi çaresizliğinde. Bazen inceldiği yerden kopmalı hayat. Neyse! Sen benden ötede, ben senden uzakta... ne kadar çok "vardık" oysa ne kadar çok kaybolurken bile... karşımda yorgun bir adam var şimdi; özleyişlerini reddetmek uğruna yorgun düşmüş bir gemi... bu gemi nereye gidiyor usta... içim boş, gemiler boş. Bu gemi nereye gidiyor usta...

Bir romanı bitirmiş gibiydi sustuğunda. Bende sustum onunla. en iyi yaptığımdı susmak. Uzun bir sessizliğin sonrasında "susuşlarımızda sen benim susuzluğumu dindirecek yağmurunu bulamadığını sandın, ben senin yağmurunu yağdıracak o bulutunu. Oysaki yağmur bulutta saklıydı, bulutta yağmurda. Susmasaydık bulacaktık" dedim.

Neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık bilmiyorum. Son sözleri iyice içime oturdu.

"Bana bir kere susma hakkı verseydin, sana neler söylemeyecektim! Oysa sen hep payına susmaları aldın, bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı. Evet! susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. En çok susanın hep haklı kaldığı gibi... Sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf, bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu. Sen tüm suskunlukları kimseye bırakmayacak kadar bencil, herkesi suskunluğuna özendirecek kadar cömerttin. Sana söylenenlerle, sana anlatılanlarla herkesin sırrını bildin ama kimseye bir şey söylemedin. Oysa izin verseydin benimde sana söylemeyecek ne çok şeyim vardı. insanları sadece dinleyerek böyle çıplak, böyle savunmasız bırakmayı nerden öğrendin? Başkalarına ait bunca sırrı taşımak seni neden hiç yormadı?

Sen en çok bana sustun; ben en çok sana konuştum. Sana benzemeye başladığımdaysa, bende içimi susarak döktüm. Yoksa içim dökülecekti. Susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki sessiz diyaloglarla benden çekip gittin.

Meğer susmak, insanın içiyle konuşmasıymış. Geç fark ettim!"...
 
Yarattığın Yüregin Ellerini Bırakma yıkma dünyasını


Küçük bir cocugun ceplerinde taşıdığı mutluluk hayalleriydi benimkisi...En saf..en temiz şeklindeydi mutluluk hayallerim..Daha elimden şekerimi düşürmemiştim...Her yerde mutluluk vardı..Ağlamayı öğrenmemiştim..Tanışmamıştım gözyaşlarımla...ToZpembeydi benim dünyam...



Sonra bir gün...Sen çıktın karşıma...Şekerim düştü elimden...Sonra gözyaşlarımla tanıştım..Basıma yastık basıp ağlmayı öğrendim... Dünyam artık tozpembe değildi...Mutluluk yoktu her yanımda...Acılar vardı-Küçük bir cocugu büyütebilecek kadar acıydı-


En önemlisi "AŞK" ı öğrendim..."Seni Seviyorum" kelimesinin yüceliğini...Küçük cocuktan eser yoktu artık..


O küçük cocuk yerinde...Acıları öğrenmiş..şekerini düşürmüş..ağlamyı öğrenmiş.."AŞK" la tanışmış.. büyümüş biri vardı...Bir de "SEN" vardın...Beni bir anda büyüten..Bana sevgiyi öğreten "SEN"...



Zor günler geçirdim..Her gün biraz daha fazla acı çekmeyi..ağlamayı..gözyaşlarımı saklamamayı öğrendim...Evet!!! Byümüştüm artık...Sıra bunu sana söylemeye gelmişti...Senin için büyüdüğümü...Senin bana sevgiyi öğrettiğini ve en önemlisi "Seni Sevdiğimi" söylemeliydim sana...gözlerine utanmadan bakmayı o kadar istiyorum ki...



Ve söyledim!!!


"Mavim" oldun benim! Masmavi bir dünya verdin bana...O dünyada sadece Sen ve Ben yani hep hayal ettiğim gibi "BİZ" varız...Artık heryer gözlerin..Herkes sensin benim için...Ve ağızdan çıkan her söz "Seni Seviyorum"...



Ve şimdi korkuyorum!!!


Gidersen benden...Yıkarsan mavi dünyamı(zı)...Beni mavilerden karanlıklara atarsan...O acılı dünyama..Islak gözlerimle geçirdim gecelere geri gönderirsen...Dayanamam mavim!


Sen gidersen ;


Kimin gözlerinde dalarım..
Kime "Seni Seviyorum" derim..

Senin sahip olduğun bu kalbimi kime veririm...
Kimin dünyasına girerim...?!


Güzel gözlüm!!!


Seni o kadar çok seviyorum ki..Sensizliğe bir dakika bile tahammülüm yok...Sakın gitme benden!Bu büyüttüğün cocugu karanlıklara bırakma..."SeniSeviyorum"..Seninleyim..Mutluyum... Çalma mutluluğumu benden...Seninle geçirdiğim bir kaç mutlu dakikamı çok görme bana "Aşkım" ..Lütfen...




SeNi ÇoK SeviyoRuM...Yarattığın YüReGiN ElleRiNi BıRaKMa... DüNyasıNı YıKMa

 
Geri
Top