• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Sürgün´ün Ask ve Sevgi Sayfasi

Durdu şimdi zaman....



gel,seni Özlüyorum...


geçmiyor zaman...
oysa yanımdaysan nasıl da doluyor boşlukları anlamsızlıklarımın...
yetiremiyoruz...saniyeler,dakikalar,saatler ve günler...

nasıl da akıyor.
ama yoksun diye durdu şimdi zaman.

Şimdi sen girsen odaya... sana sarılsam,sarılsam,sarılsam.ve o anda dursa ya dünya...neden sen yokken duruyor ya?

yalnız kıyılarımda sessizce bekleyiş gemilerimi yüzdürüyorum...az kaldı diyorum.sabret diyorum içimdeki bekleyen aşığa...acı çekme o da seninle yokluğunda bile...


Özlemek...
İlk defa bu kadar sevdim özlemeyi,ve ilk defa bu kadar nefret ettim özlemekten.yollara hiç bu kadar sövmemişti yüreğim,canım acımamıştı kimsenin yokluğunda bu derece.ve bekletemedi zaman bile beni böyle...uzaklıklar gerçekten sevenleri ayıramıyormuş öğrendik birlikte ama gözlerim her yerde seni arıyor.
delirmeye bu derece yaklaşmamıştım ben 'deliyim ben' diye gezdiğim hiçbir anımda.

Özlüyorum...
uyumak uzak kalıyor artık bana...hem hiçbir şey yapmıyor hem çok şey yapıyorum...aldığım her nefesle seni yaşıyorum ve seni özlüyorum...

nasıl oldu da anlamım oldun benim?
aşk anlamlandırmak mıdır anlamsızlıkları?

 
Kalemim "Artık yaz'ma o'na" diye haykırıyor adeta.... Tam artık sana yazmıyacağım diyorum.. Aklımda tasarlıyorum yazacaklarımı. Tam yazmaya başlıyorumki, gene 'sen' dökülüyosun kalemime.. Kalemimden kağıdıma.. Ve Ardından arta kalan gözyaşlarım...

Saçmalıyorum gene işte.. Yazacak birşeyim kalmadı sana dair.. Tükettin tüm cümleleri..
Ben gözyaşlarımla yazdım seni.. Sakladım yüreğimi.. Dökülüpte, yarmasın diye sevgimi ..

..ve bitişler.. gidiş ve bitişler .. her gidenin ardından ağlamalar, hüzünler .. sebepsiz yere haykırışlar .. ve biten umutlar..


Ağlamam sana değil, sessizliğime..
Her gidişinden arta kalan sessizliğime .. Suskunum sebepsiz yere..
Sonsuzluğuma son notum bu belkide ..

Sen benim Birinci TekiL Şahsı'm oldun hep.. Ben=Sen. ne farkeder.. Ha Ben, ha Sen. Ha Sen, ha Ben. Ama senin için Ben, asla Sen olamadım..
Yandığımı hissediyorum.. Yokluğun yakıcı..
Ben ağlarken yokluğunda, sen yüreğime damlalar düşürmeye devam ediyorsun..

Düşürdün kalbimi elinden. Yüreğim yokluğunda yerlerde pusu kurmuş seni özlüyor... Seni arıyor köşe bucak.. Harf harf, kelime kelime yokluğunun adını koymaya çalışıyor…

Tüm tümcelerimde soru işareti bıraktı yalnızlığın ..

..ve bitişler.. gidiş ve bitişler .. her gidenin ardından ağlamalar, hüzünler .. sebepsiz yere haykırışlar .. ve biten umutlar..

Kayıp giden mutluluğumda ‘sen' vardın sadece.. Senin için ise sadece gözyaşlarım…

Kağıdım ıslak, yüreğim buruk.. Çıktığım bu yolda seni arıyorum.. Nerden başladıysam, ordan bitirmeye kararlıy'dım'
Geriye; gidişinden arta kalan yaşlar…

Aslında sen hiç yoktun
Sevgim çizdi yüzünün güzelliğini
Tutkularım şekillendirdi bedenini
Özlemlerimdi mütevazi yapan seni
Önce var et,sonra ona tutkun
Zavallı yüreğimi derde soktun
Ama aslında sen hiç yoktun .......

Ben zaten yoktum sende.. Tanımadın ! Bilmedin ! Sevmedin ! Ve en önemlisi beni hiç Hissetmedin !

Kaybolup giderken yalnızlığında, sen beni hiç tanımadın.. Oysaki bütün çabalarım ‘sen'din. . ANLAMADIN! !

Çünkü ben; Üçüncü TekiL ŞahıS'ım Yüreğinde ..
 
bir bilseniz..

gözyaşlarını saklamanın zorluğunu bilir misiniz? ya da içten içe kopmaları, yanmaları? kalbe nehir gibi akan gözyaşlarına ne demeli? siz sizden gidenleri nasıl seyredersiniz? acının damlalarına ıslandınız mı hiç?

bir bilseniz...

sevdiğiniz insanın sizden, bir daha size geri dönmemecesine uzaklaşamasını seyretmek ve her adımda sizden biraz daha uzaklaştığını görmek, her anın bir ölüm olduğunu içinizde hissetmek
nasıl bir duygudur?


bir bilseniz...

sizi sizden alıp götüren,bir yarınız kabul ettiğiniz parçalarınızın zamanla avuçlarınızın arasından kayıp gittiğini görmek nasıl dayanılmaz bir haldir? ve nasıl düşersiniz boşluklara, nasıl dönersiniz bahar ortasında sararmış kurumuş sonbaharlara?

bir bilseniz...

hayatın anlamını yitirdiğini,rengin hızla bulandığını, sesin sustuğunu, sigaranın dumandan öte sevgili olduğunu nasıl da öğrenirsiniz? aynalar dönmeyen yüzünüzü nasıl saklarsınız kendinizden? onunla bulduğunuz gerçekliklerden nasıl da kaçarsınız?

bir bilseniz...

sevginin, zamanın, hayatın, gerçekliğin ihanetini nasıl kaldırır yüreğiniz? tükenişin resminin, adının, anl*****n kendiniz olduğunu ve kendinizin solduğunu öğrenmeniz dayanılır bir şey midir? tesellinin küfür olduğunu bilir misiniz?

bir bilseniz...

bir bilseniz gidişlerin içinizde başlattığı savaşları... bilseniz gidişin yıkımını... bilseniz kalanın harabeliğini... rüzgarın
soluksuzluğunu, sesin susuşunu... bilseniz her adımda uzaklaşmanın
boşluğunu ve bilseniz boşluklara buz gibi uyanan, sarılan ve sonra damla damla adınızı yanaklara yazanları... bilseniz gidenin bıraktığı kalanı... bilseydiniz ardınızdaki yıkımı, gider miydiniz? bir bilseniz...


bir bilsen sevgili..
 
Yokluğunu yaziyorum ey sevgili, satırlarıma sığmayan o lanet olasi
yokluğunu...!
Bir elimde tükenmek bitmeyen sigaram diğer elimde seni unutturur düsüncesiyle icerek daha cok hatırladığım içkim..!

Neyleyim sensiz geceleri,sensiz uykuları,sensiz rüyalarımı...Sitem kalmadı dilimde,feryadım bütün Sehri boğdu,cı
lıklarımı duymayan kalmadı ama sen yoksun..!


Bir şiir yazdım sevdamıza, her okudugumda bıcak saplanıyordu yüregime.Yüregim sanki acıyı örtmüstü üzerine,öyle agırkı yükü gücüm yetmiyor kaldırmaya..Bana inat kalkmıyor yüregimden..

Kader bana inat,bense kadere karşı koyuyordum ama yenilende,kaybedende sevdamız oluyordu herseferinde..Olmuyor be mühür gözlüm sensiz beceremiyorum yaşamayı.. Acımasız kader yine susturuyordu tüm sesleri sanki dünyada yaşam durmus gibi yasaklanmıştı herşey yokluğunda..!

Kaç hain bıçak deldi geçti yüregimi taşıyamıyorum artık,bedenim düştü düşecek,görmüyor gözlerim,kulaklarm işitmiyor hic bir sözü.. hicbirsey yetmiyecek ruhumu diriltmeye çünkü ben tükendim, çünkü ben bittim...çünkü sen yoksunn..!!
 
Ruhumu yakıyorum senden kurtulabilmek için.Binlerce kilometre uzaklara gidiyorum.
Yinede her gülüşünde, içimde aşka dair birşeyler hep eksiliyor.Her yeni güne senin renklerinle başlardım eskiden.Şimdi ise, sabahları güneşin doğuşunu izlerken, yaşama sevincimi biraz daha kaybettiğimi hissediyorum..


Hergün biraz da aşkı yitiriyor
Yüzündeki gökkuşağının ağrılı rengi
Sabahlara yakın sessiz gelişleri
Hırsız gibi kararsız, kararlı..

Ne sen olacaksın bunda sonra, nede bende bıraktığın izlerin.Sana ait olan herşeyi, seninle birlikte başka kollara bıraktım.Ruhumun çektiği acıları, yalancı gülüşlere sattım..Herşeyin bedelini ödedim.Rahat ol, yapman gereken bir şey yok.Vazgeçtim ruhumdan...

Vazgeç yüreğimden düşlerimden
Yaralıyım dillerinden
Ben değilim seviştiğin
Affedemem beni affet
Gidiyorum uzaklara, sensizliğe...

(Oysa içim nasıl acır yokluğunda.Gecelerim ne zor geçer..Sensizlik yüreğimi nasıl yakar..Bir bilsen..Söyleyemem...)

Kahretsin yapamıyorum!
Kaçtıkça sana geri dönüyorum..
Seni sevmeyi ağır ödüyorum...
 
Yüregimde kopan firtinayi gönderiyorum sana sevgili, çocuksu bakislarimin ardindan,
Ellerimi kesen ayazlarimi gönderiyorum sana; askin akip gidisini seyret diye iç ülkemden iç ülkene.
Her seyi koca bir yokluk gören gözlerimi gönderiyorum sana, yesile çalan yanindan umut bul diye.
Koca sehri bombos gören kalbimi gönderiyorum sana, içindeki atesle isit diye.


Bütün mektuplarim geri dönüyor sevgili sehrime, yoksun.
Bu koca yoksunlugun içinde kaybolmussun.
Hayat bizi terk edeli çok olmus, ben aynalarda kaybolmusum, sen
hayallerime bile ugramaz olmussun.
Bir masalmis her sey bir bakmisim uyumussun.
Ne masalin sonunu dinleyecek kadar uyanik kalmayi basarabilmissin, ne de bana yeni masallar anlatacak kadar âsik olmayi.


Hasret yüklü gemilerim yollarini bulamadi.
Ben Leyla’nin cisminde tasidigim mecnun kalbi ile bir basina kaliverdim ask diyarinda.
Ne gemilerimi indirecegim sahillerim oldu, ne de karadan yüzdürebilecek cesaretim.
Ask bitti. Toprak oldu bakislarimda ki umut.


Kalmak, gitmekten vazgeçmektir derdi atam.
Be ne gitmeyi becerebiliyorum topraklarindan ne de yasamayi senin kurallarina göre.


Isyanlarim var, eylemsiz, sessiz isyanlarim.
Bir gök düslüyorum, mavisi adam gibi mavi , siyahi adam gibi siyah..
Ama gündüzleri gri bulutlar kapliyor gökyüzümü, geceleri sehrin isigi.
Mavisi griye çaliyor hüzünle gökyüzümün, yildizlari gam yansitiyor puslu bakislarla.


Her sey bir tebessümünde gizli kaliyor bazen.
Züleyha’ nin gülümsemesi kadar sicak, Yusuf’un durusu kadar soguk.
Ask sana da bana da ne uzak sevgili.


Simdi sukut limanlarina demirledim gemilerimi.
Sadece bekliyorum.
Günesin dogusunu nasil beklerse yüce daglar, yagmurun yagisini nasil beklerse çiçekler, öylece hasret gemilerimi ask denizine indirecegin ani bekliyorum.


“Beklemek sabretmektir”. Dedi ustam, “kalbim üstüne ” dedim...
 
Ne varsa kendime dair çıkardım hepsini ve sundum ellerine.
Beynimde, benliğimde, yüreğimde gizli hiçbir şey kalmasın, öylece bil beni diye.


Seni bulurum sandım, uzaklıkları aştım.

Adını haykırdım dağlara, yankılanan sesimi bir ben duydum.


Seni çağırdım gelesin diye, beni kayıp iklimlerden alıp bahara taşıyasın diye... Gelmedin....



Yildizlara baktım, biri sensindir diye, orada da yoktun...
Oysa sana koşuyordum ben.
Içimde deli bir özlem, anlatılmaz bir aşk hasretiyle sana, koşuyordum..



Böyle bir sevdayı duyup da gelmemen mümkünmüydü?



Hangi kuş konsa pencerene ´aşk, aşk´ ötecekti!

Duyacaktın, yüreğin coşmuş bir ırmak gibi bana akacaktı, yüreğini dinleyip bana gelecektin...

Gelmedin....



Seni yaşatmaya, sensizliğinde de yaşamaya and icmistim, yeminimi anlatan şarkıları adadım.

Her duyan hayran kaldı bu sevdaya, bir sen duymadın.



ama, nasıl bir kaçış ki bu, ne bir iz bıraktın ne de bir haber.
Yine de gecenin ortasında, bir gün kapım çalar diye hep tetikte yattım


Yediğim içtiğim özlem, sağ yanım hüzün, solumda yalnızlık.



Simdi bunca zaman sonra,

seni yüreğimde hiç kimsenin dokunamayacağı bir yere saklamışken
ve sensiz de olsa hayatın acımasız çarklarında tek başıma ayakta durmaya çalışırken çıkıyorsun karşıma (hayalin) öyle mi??


Gelişinin önemi yok artık...

Ben yine öyle kabul ediyorum...
Yani hiç gelmedin...


 

GeceLer...AnLar...SorguLar...IzdırapLar..."O"nsuz. .!


Katran karası geceler vardır, seni bağırına basmıştır.! Kalemi ele aldırır, yazdırır, çizdirir.. Ama ne birşey değişir, ne yeni gündeki güzellikler için haber verilir.!


Gecem soğuk..!

Odam sensiz..!

Ümitler bitmiş..!

Kadehimde şarap bitmiş, hayalin gitmiş..!

Anlar vardır, şarkılarda buldurur matemi...

Sözler bir yana dursun, ritimler bile acıtır içini.. Kanatır kapanması zor

yaralarını, her bir enstrüman sesi.! Oysa yaraların kabuk bağlamaya yüz tutmuştur.. Bir şarkı duyarsın bir yerde.. Her bir söz çarpar darbeyle,her bir enstrüman sesiyle açılır kabuklar.. dilindeki çığlıklara, ahlara aldırmazlar..!

Ve sen içinde sorguya başlamışken.. şarkıda tınılarıyla acıtır bir yandan, bir yandan da sorguna eşlik eder...


Dağlar mı..? yollar mı..? denizler mi engel..?

Neden..? Neden gelmez oldun..?

Eller mi..? diller mi..? sözlerim mi engel..?

Neden..? Neden gelmez oldun..?

Sorgular vardır, sadece kanatır!Asla cevap buldurmaz.!

Sorular,sorular, sorular..Cevabı yok, muhatabı yok ve hatta soranın aynada bir sureti bile yok.! Devam edip gider sorgu, tâki yaranın kanı dışına sızıpta, sol yanın kızarana kadar.! Umudunu bir hışımla alırsın avucuna, elini götürürsün zorlukla sol yanına, ama kanın akmaya devam eder.. Belliki acının dinmeye niyeti yoktur.! Umut tuz misali kanatırda, bir merhem "O"dur kapanacak yarana..!

Zaman durdu, gökyüzünden yıldırımlar düşerken..

İçimdeki yağmur dindi, yoruldum beklemekten..!

Izdıraplar vardır, söyletir, "O" duymasada gecelerine seslenir.!


Derken biter son enstrümanın son darbesiyle matem..katılırsın çığlık atarcasına tekrar edersin can havliyle..Yeter artık bitsin..! "Yoruldum Beklemekten!!!!!"
dersin..

GeceLer...AnLar...SorguLar...IzdırapLar... vardır da bir tek "O" yoktur işte..!
 
!... aDı aŞk sEbEbiMin ...!


Susma ,,, ne olurr susma yine ! Bir gece yine çaldır telefonumu bizim şarkımızla ... duyar duymaz uyanırım ,,, bilirsin . !

Ama aramazsın ,,, iyi bilirim ... !
Neydi yine yanlışımız ? yarım bırakmamızın , yine yok oluşumuzun nedeni neydi ? Söyleee ....


Belki de zamansız açtım içimi ,,, Yüreğim şeffaftı aklımsa deli ...
Ben geldim sen kaçtın hep bana inat ,,, Bir vardın bir yoktun hep masal gibi ... !!!



Oysa , bu kez başka roller düşünmüştüm kendime bu senaryoda ! Sana da ... ! Ayrılık düşmandı ,,,

Aşk ise en büyük dostumuz ... ! Bu defa ne uzaklık ne de zaman yıkmayı başarabilecekti bizi .

Sımsıkı kenetlenecekdik birbirimize , belki ilk defa bu kadar çok sahiplenecektik birbirimizi. Ve bennn ...

öyle kabullenmiştim ki seni , öyle sağlamdı ki içimdeki yerin , öyle tutunmuştum ki sana ...

Ve sennn ... yineee , öyle acımasız , öyle duygusuz , öyle düşüncesizdin ki ... aklım almadı ,,, yüreğim yoruldu ,,, içim soğuduu

Ne istedim ki ben senden ? Ne bekledim ?
Suçum ,,, kaybetmek istememek ,,,

suçum seni defalarca içimde yüceltmek ,,, suçum sensiz bir ömrü düşünememek ,,
suçum bir kere daha gözlerime bakmanı , ellerimi sımsıkı kavramanı , doyasıya sarılmanı , yüzüme dokunmanı düşlemek




Ne kara kaşına ne kara gözünee
Ben tek bir sözüne tutulup kaldım
Değmedi bir kere ellerin yüzüme
Gel gör ki bin yıldır sanki vardın



Özür dilerimmm sevdiğim ,,,

Tüm duygularım için , sende var olmaya çabaladığım için , boş bir umudun peşinde koşacak kadar kör olduğum için , gerçeklerle değilde duygularımla yaşamaya çalıştığım için .

Ve... özür dilerim sevdiğim , söz geçmeyen yüreğim adına ,,, !!!



Adı aşk sebebimin ...
Her hata kalbimin ...
Hep değerinden ,,, hep gereğinden ,,, hakettiğinden çok sevdimm ... !!!



Söz geçirebilseydim eğer ,,, söküp atmaz mıydım içimdeki senii !
Yapamadımm ... !

Kızdım kendimee , nefret bile ettim kendimden çoğu zaman . Hep suçladım kendimi ,,,

olmadı . Her çabaladığımda daha bir bağlanmışım , farkına vardığımda ise çok geç kalmışım .Gelgitli ilişkimiz öyle alışkanlık yapmış ki bende , her ayrıldığımızda tekrar birlikte olacağımız umudunu kaybetmemişim içimde .



Ne kara kaşına ne kara gözünee
Ben tek bir sözüne tutulup kaldım
Değmedi bir kere ellerin yüzüme
Gel gör ki bin yıldır sanki vardın ...



Canım ,
Hayatım ,
Ömrüm ,

Yine ayrılmayı başardık demekk ... !

Birbirimizde değil de kendimizde kaybolmayıı , tüm özlemlerimizi gömmeyi başardık demek ... !

Tebrikler yine =Biz= e !!!
Kaybettik mii şimdi biz ?
Yooo yooo , belki de kazandık ... !

Kaybettik ya da kazandık ,,, ben seni hep sevdimm , sevebileceğim ve yetebileceğim kadar ... !

( umarım bitersin bir gün bende ... )
hoşçakal demiyorum , diyemiyorummm sana .
çünkü ,,,



!... aDı aŞk sEbEbiMin ...!
 
Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz?
Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?

Seni ararken kendimi kaybetmekten yoruldum.
Bulduğumu zannettiğimde
kendimden ayrı düştüm.

Öyle bir aldanışım vardı işte ufak. Sevimli. İvedileşmiş aşk kırıntılarının kapatamadığı yürek boşluklarım dolmuyordu, tipik havuz problemi. hangi musluk gözlerim olmuştu bilmiyordum ama gidiyordum...

"Bu garip bir veda olacak
çünkü aslında hep içimdesin.
Ne kadar uzağa gitsem de
gittiğim her yerde benimlesin."

Bu gidiş uzaklaşma olmayacak biliyorum, nereye gitsem kendimi kovalayacağım. Bu iç aynaların sinek pisliğiyle teması olmuyor bilirsin.
Suçuma dair bir kaç günah kefilim. Sevaplarım senle kalsın, öyle güzelsin..

"Söylenecek söz yok.
Gidiyorum ben.
Hoş çakal, hoş çakal"

Hoşça kal demek de yetmiyor, hala söyleyecek bir şeyler arıyor, olmadı karalıyorum en ücra yerlerini bir harita metot defterinin. Kara kalem çalışmalarındaki suretler hep seni andırıyor, yüz hatlarında hep hüzün..

"Ben bir kısrak gibi gelmişim dünyaya,
şahlanıp koşmak içimde var.
Hoş çakal."



Söylenecek sözleri de tüketebilirmişim meğer.

Seviyorum seni ama hoşça kal..!



Sana, göz yaşlarımı bırakıyorum. En derin yerinden kalbimin, en derin yerine kalbinin, sevgimi bırakıyorum! Öyle çok seviyorum ki seni, işte o yüzden gidiyorum!
 
Geri
Top