• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Sürgün´ün Ask ve Sevgi Sayfasi

Ayrıklar ihanete dâhildir?

Ayrılıklarda gidişlere dâhildir. İhanetler hariç?
Bir yüreğe kaç ihanet düşer? Bir gönül kaç kez ihanete uğrar? Eğer bir yüreğe ihanet etmişseniz? o yürek sizi affetmez. O yürekte kin ve nefrete dönüşürsünüz.
Ben seni değerli beyaz bir elmas sanmıştım. İşlemeye bile kıyamamıştım. Saf halinle topraktan alarak başıma taç yapmıştım. Sen pırlantaya dönüşürde seni benden alırlar diye? Yanılmışım meğer sen çoktan defalarca bilinmeyen ustalar tarafından elmas olmaktan çıkarılmışsın. Seni vitrinlerde görünce anladım. Berraklığın? saflığın gitmişti seni vitrinlerde görünce. Kaç vitrin değiştirdin öyle bede anlayamadım. Aldanmışım meğer ben. Sen elmas değil bir kömür karasıymışsın. Zenci çocukların elerlinde siyahlaşmış. Değerini yitirmiş bir elmas parçası. Sen sana el değdiğinde kirleten? siyahlaştıran ve siyah iz bırakan bir taşmışın meğer?

Artık ne önemi var mor sümbüllü bağın? parıltılı ışıkların? ne de geçen zamanın. Benim zamanımı çaldı? sadece zamanımı yüreğimin güzelliğini? Umutlarımı? güvenimi sevdiklerim? kalemimdeki sevgiyi çaldı kömür karası elmas taşı? Zaman? artık her kalb atışında ihaneti ve ihanetin bedelinin peşin ödemenin yitikliğinde atacak... Artık en baharın? ne çiçeklerin nede renklerin bir manası kalmadı? Bana kalan sadece bir siyah çelenk oldu? Seni eş bilen yüreğime ihanetin ağır oldu. Beklemiyordu yüreğim zamansız pusu kuran bir ihaneti? İhanete uğradık ey kalbim? aldatıldık? ağlatıldık ey kalbim? Gözyaşlarına boğulduk. Grileşmiş gökyüzü umutların rengi maviyi artık bir ömür gizler ey kalbim?

Siyah çelenkler sadece bir insan öldüğünde? hüznü ve üzüntüyü belirtmek için musallaya gönderilmez. Artık ağır ihanetlere uğrayan kalp ve yüreğe de ihanet çelengi gönderilir. Bunu da öğrendim sayende siyah elmas taşı? Nefretin sözleri intikam ateşini yakar. Nefretin gözleri ışığı gördüğünde solar. Bütün renkler manasını yitirir. Hayat asli rengine döner?
Beni ihanetiyle öldüren sevgili?
Beni ölmeden musalla taşına koyan sevgili?
Beni yaşarken öldüren siyah elmas?
Mahşerin yalnızlığıma; vaveylan sükûtuma ihanet
Aynalar yüzüme; gölgeler efsun aydınlığına ihanet
Kalbime ve yüreğime uzaklardan da olsa bir siyah çelenk gönder altına da adını büyük harflerle yaz?
Yaşarken öldü? Artık öldürdüğünüz cenazeye bir çelenk gönderirsiniz? SİYAH ÇELENK!...
Ey kara toprak bağrında sana ihanet eden kara elması asla yaşatmayasın?
Siyah Çelenk

 
Her güne bir başka uyanıyor acemi yüreğim. Deniz, kokusuna küsmüş sanki. Çünkü ne kadar söylenmesi gereken söz varsa susmuş.

Söz geçiremediğim deli taylarım var çünkü:

“Söze daha zaman var” diyor!

Oysa biliyorum ki, yaşam kendini yenileyerek yürüyor...

Yineleyerek değil!

Derin bir nefes alıyorum. Sonra hangi dağın beni saklayacağı sorgulanıyor.


Çünkü suç işlemekten korkuyorum.

Hangi yasal aşk var yeryüzünde bilemiyorum. Kendini yasallaştıramadığı için suç olmuş aşklar düşüyor aklıma...


İrkiliyorum.

Ardı sıra koşturan günler bir boşluk bende...Böyle yaşamayı sevmiyorum.

Türküler dinliyorum gözlerimi boşluğa yatırıp. Ama hiç biri de sensiz geçmiyor:


“Tam gemiler kaçtı derken, turnalar uçtu derken, sen çıkıp gelsen.”

Adını mavi koydum senin duru gülüşüne konsun diye uçurdum.,

Kaç bahar havalandı şu gönlüm bir bilsen, göçmen kuşları misali. Sığınacak ne bir liman buldu, ne bir dal.

Hiç böyle aydınlık bir yürek görmedim; yüzünü hangi yana dönsen güneşe kesiyor.

Ne zaman yan yana gelsek gözlerim kamaşıyor, yüreğim yerinden fırlayacak gibi oluyor gözlerinin o hesapsız duru bakışlarından.

Yasak olan ne kadar şey varsa hepsi birden yasallaşıveriyor.


Ama yine de suç işlemekten korkuyorum.

Düşünüyorum, düşünemiyorum.

Anlamı olmayan hiç bir şeyin ya da her şeyin ortasındayım işte!

Yürüyen insan kalabalıkları saki içimi yırtarak geçiyor. Susuyorum delice ama içimde fırtınalar kopuyor.

Beyaz bir güvercin yakaladığımı düşlüyorum... Var say ki öyle!

Sana gönderiyorum onu. Kanatlarına hasret yüklüyorum,yüreğine aşk.

Gözleri benim için bakacak sana,ona göre bak.

Aklıma düşürüyorum ayak izlerini. Sonra oturup onları kumsala kopyalamaya çalışıyorum.

Beceremiyorum.


Sonra gözlerini, yüzünü. Beceremiyorum işte, beceremiyorum.


Çünkü suç işlemekten korkuyorum


Kendini yasallaştıramadığı için suç olmuş aşklar düşüyor aklıma.


İrkiliyorum...

Dedim ya; söz geçiremediğim deli taylarım var.

Sana doğru koşuyorlar...

Durduramıyorum
 
Affet Yoksayamadım Seni...
Gecenin kokusu sinerken üzerime
Beyin kıvrımlarında dansetmekte kelimeler.

Anlamsızlık yapışmışken ömrümün sayılı kalan zamanına,
Tüm ihtişamınla geldin sensiz kıyılarıma.
İmkansızlığını soyundukça sevdanı giydirdin üzerime.

Ben sana aktıkça sen doldun..
Sen benimle doldukça taştın..
Taştıkça sardın, sardıkça yaktın.

Ayazda iki yürek
Yangınlar ortasında
Küllerin içinde
Dansederdi bir zamanlar
Hangi zamanlar..
Ne zaman..var mıydı öyle bir zaman…

Yoktu senden öncesi yaşanmışlıklardan arta kalan.
Yaşanmamış ne varsa sana dair
Akreple yelkovanın takılı kalmış ucunda...

'Sensizliğim..
Kalın bir örtü gibiydi yüreğimin üzerini örten..'

Seninle bu kadar doluyken

Her yanım seninle çevriliyken
Ne yöne dönsem sana “sobe”lenirken,
Görünmez ellerin hala yüreğimi sıkarken.....

De bana sevgili,

Yok sayabilir miyim seni?
De bana…
Yok sayabilir miyim yaşanmış bir sevdanın küllerini eşelendiğimi?
Yok sayabilir miyim sana olan sevgimi?
Peki ya, yok sayabilir miyim sendeki yüreğimi?

Sen gitsen de benden,
Ben yine söküp getiririm seni yaşadığın şehrin kalbinden..
Sen öldüm desen de
O aşifte şehrin rahminden sezeryanla alırım seni.
Ben bu kadar senken..
Sen bu kadar benken..
Bizken..
Yok say beni diyemezsin,
İsteyemezsin bunu benden...

Ama… gittin benden..

Gitmemi istedin senden..
Korktun belki de aşktan
Hiç yaşamadığın bu tılsımlı duygudan..

Affet, yok sayamadım seni sevgili..
Ben seni yok sayamadım..
Zamanın durduğu bu noktada susuyorum.
Kanayan ruhumun tüm kırılmışlığıyla
Hiç yapmadığım bir şeyi yapıyorum
Ve ilk kez yüreğine fısıldıyorum:

“Yok sayabilirsin artık beni”

Yenilgiyi yakıştıramadım kendime, tıpkı gidişleri yakıştıramadığım gibi..

Ama bana çok yakıştığını düşünmüş ki hayat, iğneledi üstüme hayal kırıklığını ve terkedişleri..

Acaba bir gün...

Bir gün hayat eğilip de öper mi beni de alnımdan...

 

At, savur at sevdayı bir yere fırlat
Bitti sayıp acıyı kaldır öyle at
Sor, herkese sor acılar unutuluyor
Ağlayınca gözlerinden silinmiyor
Aşk her defasında bak bulunuyor
Bırakırım zamanı öyle biraz da
Sen olmadan da yine geçer nasılsa
Hatırla bunları sakın unutma
Diyordun ama o zaman gülüyordun
Yanımdaydın, canımdaydın
Şimdi nasıl geçer bu ömür?



Atabiliyorsan at ne varsa icinde sevgini öfkeni acilarini kir dök yerlere durma..
Hadi birdaha kirsana zaten kanayan yüregimi birdaha parcalasana icimdekileri..
Tükenmekteymis hersey meger yasadigimizda farkina varamamisiz..
Görüyorum simdi sende salmissin kendini herkezin rüzgarinda kayboluyorsun..
Hep derdin oysa yüzümdeki tebessüm icin yasadigini,iyi bak ! yüzümdeki tebessüm hala var hala can cekisiyor seni yasatmak icin..
Ya sen?Baska tebessümlere mi saldin gözlerini...


Susma söyle nasıl yaşar böyle insan!
Susma konuş, hadi anlat büyük insan!
Söyle bir aşk mı çare olurdu zaman mı ?
Böyle kaldırıp atardık ya sevdayı!

Susma söyle nasıl yapar bunu insan?
Susma nasıldı anlat hadi ayrılırsam!
Söyle hayat mı çare bulurdu kendin mi?
Böyle büyük aşklar böyle mi biterdi?

Konussana! Sessizligini suskunlugunu dinletme bana,cigliklarina haykirislarina bile raziyim!
Anlatsana! Birtek sesinle huzur dolarken onuda alip gidiyorsun ya benden...
Aciklasana! Söylesene sebebin neydi seni suskunluga bogan beni huzurumdan alakoyan..

At, silip at aşkları bir yere fırlat
Bitti say ki derdini kaldır öyle at
Sor, ne olur sor sen benden ayrılırsan
Ne olur düşümde bir ömrü durdursan
Aşk her defasında bende ararsam
Bırakırım kendimi öyle biraz da
Sen olmadan da ben yaşarım nasılsa
Hatırla bunları sakın unutma
Diyordun ama o zaman gülüyordun
Yanımdaydın, canımdaydın
Şimdi nasıl geçer bu ömür?


Gercekten bensiz yasamak senin icin herhangi bi fark getirmeyecekmi hayatina?
Bunlari söylerkende hep yanimdaydin biliyordum sen benimdin...Simdi hangi yürege sigindin...
Hangi rüzgar vazgecirdi seni benden? Hangi yüregin atesi isitti yüregini benimki kadar? Varmiki benim bildigim gibi seni bilen?...
Yapma...kandirmayalim kendimizi..Ne bir ben daha nede bir sen daha yok bu yeryüzünde..
Eger kirip atmak kolaysa yasananlari,yapabileceksen bunu engel olmayacagim nereye gidildigi belli belirsin yolculuga cikmana..

Susma söyle nasıl yaşar böyle insan!
Susma konuş hadi anlat büyük insan!
Söyle bir aşk mı çare olurdu zaman mı böyle?
Kaldırıp atardık ya sevdayı!

Susma söyle nasıl yapar bunu insan?
Susma nasıldı anlat hadi ayrılırsam!
Söyle hayat mı çare bulurdu kendin mi?
Böyle büyük aşklar böyle mi biterdi?


Haydi söylesene kim saracak bu yaralari? Kim avutacak bizi o günleri hatirlayip gözlerimizden sicak yaslar akarken?
Söylesene!! Yerime baskasini koyabilecekmisin, hicbir zaman ardina,gecmise Bana! bakmadan ilerleyebilecekmisin?
Ne olur susma son bir kez anlatsana sevgilerin güzelligini yüregini isitmiyorsa sil at sevdayi,sevdami...
Birde,birde ayriliklari ve getirdigi acilarida anlatsana son kez gitmeden,sizlamiyacaksa yüregin yolun acik olsun...


Susma hani aşk insanı zaten bulurdu?
Susma hani yıllar aşka çare olurdu?
Söyle yıllar mı daha hızlı bir kurşun mu?
Böyle sensiz her gün biraz yokoluşum mu


Ask seni bulur demistin...Peki buldugu gibide kaybedermi?
Yillar aska care olur demistin...Peki yillar aska care olurken insana zehir olurmu?
 
Gözlerimi açtığımda aklıma düşensin,
Nefes alışlarımda hissettiğimsin,
Yüreğim boşluğa takıldığında,
Sensin hayalinle beni çekip alan.
Bu nasıl anlatılır,nereden başlanır bilmiyorum,
Tek bildiğim seninle yaşamın içinde nefes alma ihtimalimin olmayışı,
Bu yüzden imkansızımsın diyorum sana..



Susarak aşıyorum yanlızlığımı
İmkansızı hayata gömüp,
Rüyalarıma hapsediyorum seni
Biliyorsun değilmi yaşam devam ettiğince
Seninle aynı gökyüzüne bakamayacağız,
Aynı hayayı soluyamıyacağız...

Ve gözlerime bakarak seni seviyorum diyemeyeceksin...


Bu yüzden ben bir imkansıza sevdalıyım...

 

Doğrudur, sevdim seni, hem de çok, ne yere düşen yaşlarım ne de yolunda yürüyen adımlarım pişman bunun için


Önce birden başladım, adını andığım ilk günden, karmaşanın yeni iyileşmiş yanıyla gördüm maviliğini, sonra tekrar başa aldım kendimi, yukarıya doğru baktığımda görebileceğim yerdeydin.

Ardına iki, adını andığım ikinci gün, aklıma zamanı indirdi sessizliğin, peşine üç dört, derken gülümseyişini gördü yüzüm, morluğu geçmiş bakışıma takıldı hüznün, bal köpüğü gözlerinde bana ait bir sıcaklığın önünde duruyordun, hüznüne yaslanıp kadere dokunuyordun belki de o an.Hiç sormadın, yap dedin sadece, gecenin hatırlayamadığım vaktine gelmeden aşkın kapıdan girdiğini söyledin ilk, çıplak ayaklarımla süpürdüğüm dünü sil dedin, sildim, unut dedin, unuttum, hatırla dedin hatırladım, aldığın her nefeste beni düşün dedin düşündüm.

Çünkü ben de böyle seviyorum dedin,
Sevdin.


Ağlamışsın gözyaşın sileyim

Söyle derdin nedir ben bileyim
Eğer yalnızsan sırdaşın olayım
A yarim can yarim cananım ol


Hiç bırakmadın ellerimi, düşlerime sahip çıktın, benimsin bundan böyle dedin, senin oldum. Sensiz yürümedim hiç, senin olmadığın hiç bir şey benim değildi, İstanbulu içinde seni tuttuğu için evim bildim, acıktım, susuz kaldım ama asla senden vazgeçmedim.


Çünkü ben de seni böyle seviyorum dedin,
Sevdin.


Al beni beni al yarim canlansın anılar

Sar beni beni sar yarim kopsun fırtınalar
Gül beni beni gül yarim dinsin gözdeki yaş
A yarim can yarim cananım ol


Gitme dedin gitmedim, hep sende kalmak için düğümler attım gözlerime, olmadığın resmi beğenmedim, sen yazmadığın sürece hiç bir cümleye gülümsemedim, hep sevdim, önce doğmak sonra ölmekti hayat, arada kalan zamanda yalnızca seninle olmak için yemin ettim.

Çünkü ben de seni böyle seviyorum dedin,
Sevdin...


Ellerim ellerini arıyor
Gözlerim gözlerini soruyor
Yar sensiz günler geçmek bilmiyor
A yarim can yarim cananım ol


Hiç sormadın ama, içimizde bizi yormaya çalışan soruları hiç sormadın, kendim bulurum dedin, bulamadın. Aradın, tıpkı dününde yaptığın gibi yüreğinin bir yerinden sana bakan korkuya kapılıp aradığını göremedin, sıkıştın, kulaklarımı kapattığını bile bile fısıldayarak anlamsız cümleler kurdun, duymadım. Hep iki kişilik düşündüğünü sanıp parçalandıkça yokoldun.


Hiç sormadın, yap dedin sadece..

Önce güvenmeyip kar taneleri arasına gizlenerek bana baktın, düşünmedin belki o tanelerin bir gün eriyip seni açıkta bırakacağını, ama yine de sormadın, sev dedin sadece, bizi çevreleyen karartılardan sen kurtul diyerek kendini feda ettin, bunu yaparken bile sormadın, hani o şarkıdaki gibi; sensizliği nereden bileceksin, sen hiç sensiz kalmadınki...


Her sevincin her kederin

En ölümsüz sevgilerin
Sonsuz denen göklerin
Herşeyin bir sonu varsa
Ayrılıkların da sonu var


Yazılar çıktı önüne, gözlerini kanatan cümleler, üçe bölünen bir hayat dedin sonra, o zaman bile sormadın, o an bile sen ben ve deniz dediğimi duymadın, yumuşacık teninden sızan kokunu son nefesime kadar içime dolduracağıma inanmadın.
Derken geçmişin icrası kelepçe vurdu aşka, böcekler ısırıyordu olur olmadık yerimizden, çingene gülüşüne kan pıhtıları toplandı, yine de sormadın, uçurumun kenarında durmuş birbirimizi bize bağlayan ipi sessizce bir ağaca bağlayıp kendini aşağıya atarken bile sormadın...

Bir gün çıkıp geleceksin
İçimde bir ümit var
Yeniden seveceksin
Yıllar var ki ben böyle
Bekliyorum özleminle

Bunca vakit hep tek kaldın. Gelenler, gidenler oldu. Bir şeyler alıp bir şeyler bıraktılar sana, hayattan ne öğrendiysen öyle yaşadın, karanlıkla dost olunacağını sandın, kimbilir bu yüzden hiç sormadın bana, bu yüzden sadece sevmemi istedin.

Çünkü ben de seni seviyorum dedin,
Sevdin...

Anıların umutların kaldı bende

Anlasana anlasana anlasana anlasana
Biraz da gerçekleri anlasana

Korkmadık hiç, bize kalsa daha da korkmayacaktık, bize kalsa doya doya sevdamızla yaşlanacaktık.
Kalmadı ama.
İçimizden çok, hayata takılıp düştük, zaman yoktu, belki artık gücümüz de yoktu kalkmaya, denedik yine de , her hamlede yeni bir ağırlık çöktü üzerimize, kurtulamadık. İkimiz de yerdeyken birbirimize tutunup ayağa kalkamadık... Yağmurlar yağdı peşine, yerdeyken ıslandık, gri sular ateşini söndürdü aşkın, irini aktı geçmişin, kabuklaşmış yaralar yumuşadı, yine de sormadın, dilinin ucuna gelip giden cümleleri vurmadın yüzüme, çünkü tek bir şey öğretmemişti hayat sana, yardım et demeyi acizlik saydın hep, iyiyim, canım acımıyor dedikçe inandırmaya çalıştın kendini.
Gittin, sevdiğimi bile bile gittin, yokluğum anlaşılmaz sandın belki de, bir kaç damla gözyaşını yüzüme bulaştırarak gittin sadece.

Bu gün olmasa da yarın gideceğimi sandın ya da, bıraktın elimi kendi çabanla kalkmaya çalıştın yerden, sırtını döndün, gözlerime bakmadın, nefretini kustun, ama seni sevdiğimi hep bildin.
Sevdin, kendini gördün bende, ilk kez yanılmadın, belki de ilk kez bekleyeceğine inandığın bir sen vardı karşında, senin gibi kokan, kimbilir bu yüzden hiç sormadın...


Senden ayrı günlerimi

Sana nasıl anlatsam ki
Mevsimsiz çiçekler gibi
Yarım kaldım inan ki


Biliyor musun, yarınım yok benim, istesem de yok, zamansızım buralarda, yakındır o hep gitmekten korktuğum yere yolculuğum. Bir elin parmak sayısı kadar az belki...
Okumadığın cümleler kurarken şimdi, keşke sorsaydın diyorum, keşke yalnızca seni gördüğümü görebilseydin diyorum, bir kaç damla kana aldanıp içimizi acıtmasaydın diyorum,

Keşke...



Sensizligin acısını sen nereden bileceksin

Sen hiç sensiz kalmadın ki
Mevsimleri saymadın ki
Yıllar var ki ben böyle
Bekliyorum özleminle


Gidiyorum, ışığını toprağıma gömmeye gidiyorum, kokunu kefenime sarmaya, hani bilsemki tanrı kızmayacak; mavi olsun isterdim beni çevreleyen kalın perde...


Sevdim seni, yenileceğimizi bile bile...


Tanrıya dua ederdim hep; beklediğim gelmeden çağırma beni, bir göreyim, bir duyayım benden aldığın gözlerimi, ne olursun bu duamı kabul et diye.
Geldin işte, seninle gördüm ben, hiç şubat olmadın içimde, hiç karartmadın yüzümü, doya doya baktım gözlerime, doya doya sevdim, yıllarımı çarmıha geren yüreğinde uyurken hiç üşümedim...
Seni doldurdum kadehime, seninle doldum, bütün renklere seninle baktım, senin gibi kaldım; temiz ve duru...


Farkındayım, bilmeyeceksin gittiğimi, yaralı yüzüme bulaşan kokunla yürüdüğümü görmeyeceksin, ki kendi karanlıkların var içinden çıkamadığın, üzerine yığılan koca bir yaşam var,
yaşa, ne olursa olsun güzel yaşa
olur ya, gelirsem o neşter izinden, olur ya düşersem geri sensiz yollara, sözüm söz;
hiç bir şey senden eski olmayacak hayatımda...
hep aynı kalacaksın, hep duru, hep gözlerim,
seninle bakacağım ben yine nefes aldığım her güne...


Anıların umutların kaldı bende

Anlasana anlasana anlasana anlasana
Biraz da gerçekleri anlasana
 
En acı yalnızlık senin verdiğin yalnızlık oluyor. Sen yokken bir şey düğümleniyor boğazıma, yutkunamıyorum. Nefes alamıyorum, sıkışıyor kalbim. Bulunduğum yerde yığılıp kalacakmışım ve bir daha hiç kalkamayacakmışım gibi geliyor bana. Oysa senden önce de yalnız kaldı bu yürek. Gidenlerin bıraktığı tortuyu taşımayı bildi. Bir tek sen böyle çaresiz bırakıyorsun beni. Bir tek sen yokluğunla ölüme taşıyorsun. Ama elini uzattığında değişiyor her şey. Yokluğunun dilimde bıraktığı o acı tat, kalbimdeki o ağrı, yüzümdeki o üzgün tavır kayboluyor. Yüreğim deli bir ırmak gibi çağlamaya başlıyor.

Hiç bitmeyen bir coşkunun içinde buluyorum kendimi. Renklerin güzelliğini yeniden keşfediyorum. Her renge senin adını veriyorum. Başka hiçbir duygu sana yakın olmanın, seninle olmanın verdiği hazzı vermiyor bana. Sana ulaşacaksam eğer, hiç şikayet etmeden kat ediyorum kilometreleri. Yolları, içimdeki tarif edilmez o deli heyecanla aşıyorum. Gördüğümde seni, titriyorum, bir yaprak gibi sallanmaya başlıyorum. Saklayamıyorum gülüşlerimi. Sevinç duygusu, yüzümden bütün hücrelerime yayılıyor. “ne güzel” diyorum, “yaşamak ne güzel…” gerçekten de öyle… Seninleyken hiçbir şeyden korkmuyorum. Her zorluğa katlanabilecek gücü sen veriyorsun bana.

Bir de anlatabilsem sevdamı… Yetersiz kalıyorum, bu aşkı tarif edecek kelime bulamıyorum. Yaptığım her şeyde, gittiğim her yerde sen de oluyorsun. Yine de seni sana şikayet etmekten başka çarem yok. Zamansız gidişlerin felç ediyor beni… Böylesine severken seni, yokluğunun acısına dayanmak kolay olmuyor. Hani sen varken tıkır tıkır işleyen zaman, yokluğunda duruyor. Ne gece geçiyor, ne gündüz. Ne içtiğim suyun tadı var ne yediğim yemeğin. Günlerce aç kalsam hissetmem, biliyorum. Sitemimdir, doğru. Yokluğunun bu kadar dayanılmaz olduğunu söylemeyip de saklasam kime faydası olacak? Her zaman duyguların açıkça ifade edilmesinden yana olan ben, bunu saklayabilir miyim ki? Gitme; sensizliğin korkunç girdabında tek başıma bırakma beni. Seni yaşamak istiyorum, seni… Ve senden başka hiç kimse kandıramayacak beni…



Dedim ya;

Yokluğunda varlığını özlemem gerekirken,

Varlığında yokluğuna hasret bıraktın...

Dayanamıyorum....

 
:)) sabah sabah ruyandami gördün :)))) bir kahve ic bari :))



saka bir yana emegine saglik komsum :))
 
Geri
Top