• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Sürgün´ün Ask ve Sevgi Sayfasi

Bunca yorgunluğun üstüne biraz durup dinlenmek istiyor kalbim. Bir omuza yaslayıp başımı, azıcık soluklanmak, hatta bir ömür boyunca güçlü görünmek adına tuttuğum gözyaşlarımı, kollarında serbest bırakmak.

İstediklerim aslında o kadar basit ki, belki de bana öyle geliyor. Yaşadığım sıkıntıları üstüne atmak değil derdim. Tam da tersi, bütün hepsini unutmak için sana koşmak istiyorum. Yangın yerine dönen şu kalbimi, aşkınla söndürmem gerek.


Öyle uykusuzum ki gecelerdir, bilemezsin. Sensizliğin parçalayan ağırlığından olsa gerek, sürekli uyandığım huzursuz uykulardan, bedenim yorgun düşüyor. Sen gelsen, kafamı koyar koymaz dalıp gideceğim mutlu bir gecenin özlemini çekiyorum.



Gittiğin her yerde izini sürerek, senin için delice, acınası bir hasretle ardından koşarak, hep bekleyerek, hep özleyerek geçiyor vakit. Ellerimizden kayıp giden şu zamanın geri dönüşü de yok üstelik, bundandır kavuşma telaşım.


Hayatımı şöyle bir gözden geçiriyorum, ne kadar çok ertelediğim umut var. Seni ertelenmişler listesine koymak istemiyorum. Ne varsa yaşanılacak, tadını çıkarsak!
Bir filmi izleyip gülsek mesela, patlamış mısır kokusu eşliğinde. Aşkı kıskıvrak yakaladığımız geceleri çoğaltıp, kendimizi sıyırsak bu dünyanın tüm gürültüsünden, olmaz mı?

Bazen aklının içine girmek istiyorum. Ne düşündüğünü bilmek, yüreğinin içine sızarak, ne hissettiğini anlamak ve ne öğrendiysem bugüne kadar, hepsini unutarak, seninle yeniden başlamak ihtiyacındayım.

Aklım, ruhum sende takılı kalmışken, gündelik hayata uyum sağlamak da zor aslında. Dostların kahve sohbetleri, bir film karesi, el ele yürüyen bir çift, gördüğüm her ne varsa, kaçışlarıma daha çok itiyor beni.

Gün olur da usanırsa kalbim, bu uzun ve hiç bitmeyecek bekleyişlerden diye korkuyorum. Senden ayrılmak dert değil, kapatırız bir gece yarısı telefonları, kendimizi bitiririz birbirimizde. Sonra ne olur?

Aklım ayrılığı kabullense de, başka bir ten tenime değdiğinde, yüreğim yine ihanet sayar bir yabancının gözlerime bakan gözlerini. Sana ait olmaktan vazgeçmem için, kalbimin bunu kabullenmesi gerekir, yoksa mantığım bitti diye çığlık atsın, ne fayda?


Senin adını söylersem sevişirken, gittiğim yerde bir kitap görür ve seni aramak istersem ya da en sevdiğim şarkı çaldığında aklıma yine sen gelirsen, gerçekten senden ayrılmış sayılır mıyım?

Sevdiğim, serin bir yaz gecesinin ortasında gelsen, hiç haberim olmadan, ansızın çalsan kapıyı, karşımda seni görünce gözlerim ışıldasa, sessiz bir çığlık atsam içimden, dakikalar boyunca sarılıp kalsak o kapının önünde.


Balkonda bir güzel masa kursam, yanına da bir küçük duble koysam hasrete yakışır diye; sonra sen anlatsan yokluğunda neler yaptığını, ben gözlerinin içinde kaybolarak dinlesem.


Ellerimiz kenetlense birbirine, hatta vücudumuz,
sabaha kadar sarmaş dolaş uyusak
yalnız rüyalara inat.

Sen artık gelsen sevgili

çünkü,,,,,,

bu kalbin sana ihtiyacı var…
 
Parça tesirli sancılar düşüyor kalbime…
Düştükçe uçurum, sancıdıkça aşk…Ve aşklaştıkça kalp daha çok parçalanıyor, hayat yaklaştıkça daha bir özlüyorum.
Kabul ediyorum, galibimsin!..
Ve ben her şeyini savaş alanında bırakan mağlup bir komutan gibiyim şimdilerde…


Tüm zaferlerimi sende yitirmişim…Kör bir şahinin gözleriyle yol arıyorum kendime.Sana çıkmayacağını bildiğim yolları görmekten korkuyorum belki de kim bilir?


Çıkmaz sokaklarda kısır kalıyorum döngülere…
Ve ben dönemezken kendime, labirentlerinde kaybolmuşken,
Sağım sen, solum sen, yolum sen, yönüm sen olmuşken,
Senden gayrısına yok, yokluğuna ram olmuşken,
Susma ömrüm!..

Yol kesil cehenneme…



Keskin bir virajsın içimde bir türlü alamadığım…
Ne zaman geçmeye kalksam senden;
Ya bir uçurum boşluğu, ya bir şarampol oluyor sonum…
Uzanan elleri tutmuyorum…Yüreğime taktığın alyans tutuyor içimi,
İçimi bırakmıyorum…
Dul bir hasrete yadigar kalıyorum ötelerde.
Yar dediğimi ağyar, yaban dediğimi yar sanıyorlar…
Sancılanıyorum sessizliğine
Tüm vakti;
Susturucu takılmışken yüreğime,
Haykıramazken, her kurşun içimi parçalarken,
İnfilak ederken isyanlarım sensizliğe,
Ve akarken gözümden ırmak ırmak,
Susma ömrüm!..

Ateş kesil cehenneme…



Tüm piyonlarım tükendi…
Elimde bir şah,
Nereye koysam kendine mat çekiyor…
Cemreler ihanet ediyor adına,
Aslı hükümsüz…Kendini bile ısıtmıyor…
Adım lal kalıyor zemheri ayazlarına,
D-üşüyorum!..
Muhaciri değilim gayrı bu Arafın…
Ne cennet kokabiliyorum, ne cehennem yanabiliyorum…



Kendimsiz bir kent kuruyorum yokluğunun sokağına…
Baykuşlara sakinlik yapıyor kentimin ıssızlığı,
Sesine parazit yapan bir sesle yıkılıyorum
Uğraşma aşk!..
Kal(n)dıramazsın;
Kumdan kaleler gibi bir rüzgarlık değil, bir cümlelik yıkımlarım…
Bilmem ki hangi rihter ölçer sarsıntılarımı,
Artçı sellere verirken sitemimi,
Sana ‘’sus”arken,
Ölüme ‘’sus”arken,
Müptelasıyken kahramanı bıçaklanmış masalların
Aşk için aşıkları ezip geçmişken,
Susma ömrüm!..

Şehadet getir cinnetime…



Öznesi sen olan bir ömre verdim adını,
Ki ölüm yar olana kadar tek yar dediğim ol diye!..
Sana geldim, ölüme yar etme diye.
Susma diye çırpınışlarımın tek müsebbibisin…
Biliyorum aldırmıyorsun,
Dönmeyeyim istiyorsun sultanlığına.
Ve aslında AŞK’tan korkuyorsun
Zulmetin sırtımda yama olurken yar’alarıma!..



Hani olur da geldiğimde bir gün;
Kapanacaksa yüzüme şehrinin kapıları,
Her lisanı lal bırakan bakışlarım anlamını yitirecekse eğer
Ve el elini tutacaksa ellerin,
Elimde değil, yanacağım!..



O vakit gülüp geçeceksen yangınlarıma,
Sarmayacaksan,
Benimle kınanıp, benimle yanmayacaksan,
Cennetten kovulmayı göze alamayacaksan,
Bir sözüne çölde vaha gibi susarken
Öyle umarsız susacaksan;
Sen de sus ömrüm!..


Sus!..
Sus ki; ölüm bana yar, ben ölüme YAR olayım…


Sen toprak kesil cesedime!..
 
Her “seni seviyorum” cümlesinin içinde gizliden gizliye, el pençe divan boyun eğmiş “sen de beni seviyor musun?” sorusunu saklamak ve böylesi daha nice cevabını bildiğin sorular sorup, ardından cevapsız kalmaktır aşk…


Haklısın, seni tanımadan önce böyle bir hayatın olduğunu bile bilmiyordum. Söylenenler doğruymuş: Güneş doğarmış, dünya dönermiş, ay tutulurmuş. Hatta seninle, bir başka doğarmış, bir başka dönermiş, bir başka tutulurmuş. Sana çok teşekkür ederim sevdiğim. Ben mutluluğu senden öğrendim; mutluluğa ulaşma yolunda harcanan çabanın mutluluğudur aşk…



Vuslatın son raddesinde vicdan azabını iliklerime kadar hisseder, vehimlerimden bozma acabaları kuşku defterime en ağır tükenmezlerle karalarım daha sonra etrafta abur cubur gözlerle, geçmişi silecek bir silgi ararken, her günahın, her gün ahını almaktır aşk…



“Olmayınca olmuyor”’u bile sonsuza dek beklemek ve seni bir gün beklemenin, sonsuza dek beklemeye denk olduğunu bilerek, sonsuz kere sonsuz beklemektir aşk…



Adını yazmak bir ömre bedel, kalbimin kara tahtalarına, beyaz tebeşirler ile bir ömür boyu adını yazmak isterim. Harflerin tılsımıyla oynamak, virgülün peşinden koşmak, ünlemin arkasına sığınmaktır aşk

maviye, daha mavi çalmak âbgünleştirmek. Kardelen misali mavi ve tabiatı gereği sıcak Nemrut hatta Baykal, hatta Hazar gibi bütün tatlı su gölleri içinde yüzüp, zemzem niyetine kana kana içerken suları, ölesiye susamaktır aşk…


Köşe başlarına dolambaçlı yollardan gitme sevdası ve bu yolda her tabelayı kendisini beğenmiş, kendisine çalışır gördüm, ne sonu var bu yolun, ne başı, ne de ortası; en sonunda geri döndüğüm yerden döndüm… Yönünü şaşırmış labirentler ülkesinde şaşıp, kaybolmaktır aşk…


Gerçekten kaçmak kendine doğru, saklanacak, efsunlu bir ağaç kovuğu aramak bazen, ölüm sana yasak olsun sevdiğim… Varlığımı, varlığına adamak, sımsıkı tutmak avuçlarını, arasından kayıp gitmesin diye nefesin, ölüme senin yerine susar adım gitmeyi istemek, Zekeriya’yı şehit eden baltayı ensende hissetmektir aşk…



Bir gülümsemeye bin şükür etmek, bir şükre bin defa gülümsemektir aşk. Kalpten kalbe giden bir yol varmış ve bu yol çok, çok uzaklarda. Hayallerin ötesinde bir yerde. Bu yerde bir peri kızı gülümsedi tüm güzelliğiyle, gülümsedi de ben göremedim ki gülüm, gülümseyişini… Ama ne çıkar gülüm gülümsedi diye gülümseyip teselli olmaktır aşk…



Sükût ki aşkın en mukaddes lehçesi ve nitekim en özel soruların en özel cevabıdır… Bilirim, hissederim, yaşarım: Her konuşmak isteyişinde, ona bakıp; susmaktır aşk…
 
Ne zaman unutulduk
Ne zaman geçmiş zaman
Ne zaman hatırladın
Adımı ben sormadan

Unutulur elbet her şehir ve her insan
Aldığımız hiçbir nefes bile içimizde kalmıyor inan
Bu kadar fazla uzaklaşmış olamaz yıllar
Bir dokun sende anlarsın içimdeki kül hala sıcak

Ama çok geç artık bundan sonra
Bırakın ne olursam olayım
Aklım fikrim darmadağın
Yakıyor elimi ne zaman uzatsam
Yatağın soğuk tarafı

Hiç kimseye bir sözüm yok
Sana yok bana yok hiç kimseye yok
Yakıyor elimi ne zaman uzatsam
Yatağın soğuk tarafı

Bir camın buğusuna
Arasına kalp koymadan
Yazılmış baş harfler gibiyiz
Öyle yalnız öyle sıradan

Unutulur elbet her şehir ve her insan
Aldığımız hiçbir nefes bile içimizde kalmıyor inan
 
Ama çok geç artık bundan sonra
Bırakın ne olursam olayım
Aklım fikrim darmadağın
Yakıyor elimi ne zaman uzatsam
Yatağın soğuk tarafı

Hiç kimseye bir sözüm yok
Sana yok bana yok hiç kimseye yok
Yakıyor elimi ne zaman uzatsam
Yatağın soğuk tarafı

:( :( yüregine saglik komsu yorum bile yapamiyorum harikasin bu güzel paylasimin icin yürekten tskler... :(
 
Yar.. Bakma gözlerime öyle.. Göremezsin orada savaştan öte bir şey. Okunmaz bende mutluluğun izi.. Saçlarımdan süzülür ayrılığın tadı. Gitmeler yer tutmuştur yüreğimde, hasret delip geçmekte ruhumu..

Ve aklım terk etti beni, senin ardından..

Yar.. Susma bana öyle , bir şey de.. Gel de geleyim, git de gideyim. Ama batırma içime bu sessizliği..

Şimdi hangi şehre sığınırım, hangi kapılarda bulurum izini..

Hayat küsmüş, seninle basıyor üstüme, ölüm uzuyor içimdeki yollara. Ve ben yavaş yavaş düşüyorum gidişine astığın uçuruma.. Şimdi ne okunur, ucuna kan bıraktığın dudağımda. Gözlerime yuva yapmış hüzün kırıkları, bata çıka yaşıyorum bu koca yalnızlığı.. En keskin susmalarda öldürdün beni, harflerimi de adıma gömdün. Kara yazılarda okudum hikayemi..

Duvarlarda çürüdü parmak uçlarım. Soğuk bir hücre ayazına gömdüm, yüzümde açan gölgeni..

Yar.. Durma öyle uzakta, öteden estirme ayrılık rüzgarını. Hazan değdirme yaralarıma. Şimdi yalvarışlar dizilmiştir gözlerime, yüzüme bir bıçak gibi bakma! Vurma içime bu soğuk sabahı. Unut gecenin en derin yaralarını. Varlığınla ört yüreğimi, uykuma geçit ver. Solgun düşler derledim yarına, aklımda büyüttüm ismini..

Yokuşlara dayanmaz ömrüm, idam et bu ayrılığı..

Yol ver gideyim, içimin en titrek yanına seni nöbet bileyim. Hem daha mı çok benden kanayan yaraların ?.. Bir yol ver, bir şey de ama susma!

İniltisinden durulmaz yoksa bu ayrılığın. Ve dokunmaz ellerim sana, sen aldırmasan da..

Gözlerindeki kor acıtmasın yüreğimi, ben unuttururum varlığımı..

Yar.. Yakma bu sonbahar düşkünü hayatımı, gömerim geçmişe adımı. Ama bitmesin bu ayrılığın son mısraları.
Çünkü bu;
yarası içinde saklı bir bedenin son duaları..
 
Benim yaşamım yaşanmayacak kadar karmaşık olmadı hiç...
Karamsar ve iç sıkıcı dönemlerim oldu ;
Hatta kendime acıdığım uzun dönemler bile oldu
İşte o zaman sakladım yüzümü..
Ta ki KARAMSAR YA DA İYİMSER OLMANIN BİR TERCİH ETME HALİ
Oduğunu öğrendiğim zamana kadar...
Somurttuğumda hep zifiri karanlıklar sarmadı beni.
Gülümsediğimde hep karşımda bir mutluluk ışığı da yoktu. .
Sırf bu yüzden sana,sadece senin olan gülücükler biriktirdim.. KOCAMAN ! ! !
Ve işte sana dair bana geçen bir gün daha...
Benmi napıyorum sadece gülümsüyorum önce aşka sonra sana ..
AŞK yokmuş zaten sense hayal ettiğim olmasını dilediğim tek gerçeğimdin şu dünyada...
Sen mi ? ? ?
Sen
Hayalsin aslında bir gün gelip beni bulur ümide ile beklediğim bir hayal...
Aslında bunuda biliyorum ,sen yasağımsın benim,
Hayalimde canlandırdığım ve asla ulaşamadığım tatlı bir hayalll...
 
Aralıksız batan sözcüklerinin,
an be an yüzünü ölüme çevirdiği yerden yazıyorum sana.
Beni Dinle/me.


Ne bundan önce söylediklerimi
ne de bundan sonra söyleyeceklerimi...


Bu defa dinle/me!
Attığım her adımda
bir parça daha yıkılan duvarların altında kalmaktan,
ayıramadığın dakikaların
geceler boyunca sinirini taşımaktan yoruldu ruhum.
Ben çabuk yoruldum. . .

Hiçbir masalın kahramanı olamayacak kadar uykum var. Sesinden esirgediğin yüreğin gibisin.
Varlığının bir anLamı oLsun derken,
sen en çok da anLamsızlığa yakıştın nedense.
Oysa bu değildi sana dair başlattığım yolculuğun sonu.
BöyLe olmamalıydı...



Adresimi sil adımlarından;
sanırım bundan böyle evde oLmayacağım !


Nefesimle çoğalacakken, nefesimi tıkadın sen!
Geçen her günde,
soyunurken tüm kelimelerim yavaş yavaş sana,
sen; durdurak tanımadan yeni bir kıyafetle çıktın karşıma. . .


Parmak uçlarımda kaybediyorum sıcaklığını.
Yazdıkça uzaklaşıyorum sesinden,
teninden ve bakışlarından



Seni unutmak istiyor kalbim. . .
çok acıyor. . .
Susuyorum ağlamıyorum,
sensizliğe alışıyorum artık,
kan yaşları akıtıyorum.


hava kararmaya başlayınca, daha çok arıyorum sanki seni. soğuktan mı korkum, karanlıktan mı,
sensizlikten mi, yalnızlıktan mı,
nöbetlerimden mi, çaresizliğimden mi...
biL(m)iyorum....____________kahırdan !


artık hissetmiyorum...
unutmaya başladım;
kokunu, sevdiğin şeyleri, söylediğin şarkıyı,
bana bakışını, sevişini, sarılışını...


yaşadık mı sahi senle?


Gülüyordum galiba.
Sen yüzüme çok yakıştığını söylüyordun gülmenin.
Ben gülünce sen gülüyordun,
sen gülünce denizLer duruluyordu gözlerinde. . .
Şimdi fırtına var!



gülmek bana yakışmıyor (mu) !!!


Edebiyatı seviyor(d)um.
Sana olan aşkımı yüreğimden sonra en iyi o anlatıyordu.
Ben de hep yazıyordum.
Bak yine yazıyorum...



Küstüm . . .




gel____ (me) artık.

aşk acı çekmekse
sev____ (me) artık.

kara gecelerde ben bulurum yoldaş kendime,
kork____(ma)

çekmem fişini hayatın!!!

yoruldum
kuramıyorum artık.
nolur,

gel_____ (me) !!!
 
Şu geçen günleri durdursam,

çekipte eteğinden Soruversem:

Haberin var mı öleceğinden? Çekip gideceksin,

yalan dünya üzerinden.

Hiç korkun yokmu mahşer gününden.

İki kitap yazılacak amellerinizden.

Biri hayırdan diğeri şerden.

Ne gelirse bize elimizden ve dilimizden... ::
 
Hayat yüzünü qösterdi işte.. Savurdu bizi uzak kentlere , bir daha birbirimizi qöremeyelim diye.. Belki en iyisi buydu ayrı kalmak , qörmemek , duymamaktı.. Ama sensiz qecen her qün , biraz daha özlüyorum.. Ve her özlediğim de Biraz daha sana itiyor hayat beni.. ne yapmak istiyor anlamadım ki..! Özleyeceksem seni yanımda ol.. özelemin hiç de adil değil çünkü.. Gözlerimin pınarı kuruyor , Damarlarımdaki kan oluk oluk çekiliyor.. Dilzerim bile artık beni taşımıyor..


En çok da neyi özleidm biliyor musun..? GÜLÜŞÜNÜ ÖZLEDİM , SICACIK GÜLÜŞÜNÜ...


Beni kızdıracak bir hata yaptığında.. Sana kızmamam için masum masum qözlerime bakarak sıcacık qülümserdin.. Sonra dayanamazdım sıkı sıkı sarılırdım sana... DOYAMADIM SEVGİLİM O SARILMALARINA...


Hani yamur yağınca çıkardık ya hemen dışarı.. Yürürdük adım adım. Yamur hızlanınca sarardın ya sıkı sıkı kollarınla , uzun uzun öperdin ya yamur kesilinceye kadar.. Şimdi dışarıda yamur yağıyor aşkım.. Pencereme vuruyor.. Dışarı bakmaya cesaretim bile yok.. ÇÜNKÜ ARTIK SEN YOKSUN.. Ne doyasıya sarılabilirim sana , Ne de doya doya öpebilirim seni.. EL Mİ OLDUN ŞİMDİ SEN BANA..?


Bazen diyorum ki ne yaptım allahım ben sana , sevdiklerim hep uzaklarda.. Eee o zaman al beni yanına.. Düşünmüyor musun hiç bu kulunu..? Ne yaparım ben onsuz..? Nasıl alışırım başka ellere..? Ya nasıl dayanırım onu başka ellerle qörmeye..? Yaptığın hiç de iç açıcı değil.. Sana karşı qelmiyorum haşa.. Ama bende seviyorum asil bir aşkla.. ve yanımda istiyorum sevdiğimi her seven qibi.. Çok mu şey istiyorum bilmiyorum ki..!


Aklımdan çıkmıyorsun , beynimi tırmalayıp bitiriyorsun beni.. Düşünüyorumda benim seni istediğim qibi sende istiyor musun..? Alışabildin mi bensizliğe..? Yapabildin mi sil baştan..? Toplayabildin mi "yap-boz"ları tekrardan..? BAŞARABİLDİYSEN NE MUTLU SANA...


Ben eskisi qibi hayata renkli gözlerle bakamadım.. Hiç düşünmemiştim bir gün qideceğini , yokluğunla kalacağımı.. Alışamadım bu ayrılığa hem çok uzun sürdü be..DÖN GERİ.. Artık çocuk değilim büyüdüm ve duygularım genişleti tekrardan düşünemiyorum başka bir ten de açmayı sil baştan başlamayı beceremem zaten aklımda sen warken duygularım sana dönükken..Anlıyacağın yenildin , yapamadım.. O kadar büyüdün ki içimde binlerce SEN oluştun.. "Yap" ama "bozma"malar.. Yani yaptım ama bozamadım İÇİMDE SENLE YAŞAYAN BENİ.. Kirletemedim içimdeki sevqiyi , aşkı , özlemi , SENİNLE OLAN YANIMI.. BAŞARAMADIM YA YAZIKLAR OLSUN BANA...
 
Geri
Top