• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Sürgün´ün Ask ve Sevgi Sayfasi

Gelişinin, Bir Gidişi Olduğunu Bile Bile Seviyorum Seni…


Bir Başka Güne Uyandım Bugün…Penceremin Perdesini Araladım Usulca…İçimi Sardı Yokluğun…


Gözlerime Doldu Sana Dair İzler…Açtım Pencereyi Hızla…Ve Saçlarımı Savuran Rüzgara Anlattım Seni…İçimi Kasıp Kavuran Sessizliğe Rağmen, Senli Cümleleri Boğazıma Dizdim Birer Birer…Ve Yine Yuttum Sensizliği…


‘Gelecek’ Dedim ‘Gelecek’… O An Seni, Sensizliği Ve Yine Seni Yaşadım…Düşündüm Saatlerce…Saklandım Yüreğimin Kıyısına…Ağladım Sessizce… Sana Ayırdım Bugünü… İlgi Bekleyen Bir Çocuk Gibi Sığındım Gözyaşlarımın Her Bir Damlasına…Kandırdım Kendimi, Hayallerime Aldanırcasına…


Ve Yine Sevdim Seni Kendi İçimde…


Gün Bitti, Sen Bitmedin…Uyumak İstemiyorum Artık…Her Gün Bitimi, Seni Kaybediyorum Kendimde…Yok Oluyorsun Ansızın…Kendimi Anlamsız Hissediyorum O An… Ve Yine Sabah Oluyor…Yeni Baştan Yaşıyorum Herşeyi…


Her Gün Sensizliğe Başlamak Beni Bu Denli Çaresiz Kılan…
Varlığına Seni Sığdıramıyorken, Yokluğuna Seni Sığdırmak Bana Dokunan!


Bir Gidişe Adını Yüklemek Canımı Acıtıyor…
Sen Bir Kere Gidiyorsun Ben Her Gün Bitiyorum…
Yüreğimden Uzaklara Attığın Her Adımsa, Kalbimin Feryadı…


Şimdi Kapasam Gözlerimi...Uyusam...Gözlerimi Açtığımda, Seni Bulsam Yanımda...Hiç Gitmesen...


Anlasana !
Gelişinle Hayat Bulan Gözlerime, Gidişini İzlemeyi Yakıştıramıyorum..
 
Sev Demiyorum Ama Unutma ...!!!
Beni isyanlara sürükleme.. Çıkmazlara gitmekte yüreğim. Tut ellerimden tükenmek üzereyim. Unuttunmu beni söyle,mutlumusun böyle
öyle uzak kalma bana, sev demiyorum ama unutma.
herşeyin olamadım affet,şimdi hiçbirşeyinmiyim. artık yabancı benmiyim.
Bir zamanlar ellerini tutan ellerim değilmiydi, ne çabuk unuttun gülen gözlerimi. Şimdi ağlamaklı baksa da gözlerim,başka göz değmedi inan.
Hayatımda silinmez izlerin var. Seni anıyorum herşarkıda,şiirde,resimde,denizde,semada heryerde herşeyde heran anıyorum, çınlıyor mu kulakların.
Özledim seni,inan hayat hiç çekilmiiyor sensiz.Geç olmadan döngel,bıraktığın yerdeyim.
Bir kez bakayım sana, sev demiyorum ama unutma
Başka bir sevda düşmüşse yüreğine,gözlerin bir yabancı gibi bakarsa gözlerime,hiç bir şey sormada hiçbir şey söylemeden ardıma dahi bakmadan çeker giderim. Ama bilmeliyim vazgeçtiğini,görmeliyim gözlerini. Hissetmeliyim bittiğini.
Görmen gerekmez,bitti mi diyorsun.Öyle olsun,hiç gelme.
Artık dön demiyorum sana.
Sevme demiyorum ama nefret etme..
Sadece unut varlığımı,unut...


 
Seni sensiz yasamaktan yoruldum... Bunun adı ask degil, ızdırap!... Belki de ask!... Her ne ise bilmiyorum. Ben artık sarkı dinlemek degil, sarkı söylemek istiyorum...


Yüregimden kopup gelen göz yaslarım karıstı bir basına yagmura defalarca. Omuzun yerine ıslak camlara yasladım basımı. Sen ise sadece yoktun... Bu ask degildi, ızdıraptı... Belki de ask... Ama ben artık askı dinlemek degil, askı yasamak istiyordum.


Bazen ılık esen bir rüzgardın saçlarımı oksayan. Bazen bir telefon kadar yakın, ama aslında çok uzaktın... Sen sadece yoktun, sadece yok... Ben ise artık ardınca acı bir tebessümle gülümsemek istiyorum, adın geldiginde aklıma... Ve senin için akan gözyaslarımı geri istiyorum karanlık gecelerimden. Bir de seni özleyerek gecen günlerimi ve hayallerimi ver bana ! Uzatıyorum iste askını. Yüregime seni tasıdıgımdan bu yana, sen sadece askı anlattın bana. Ben ise artık askı yasamak istiyorum gözbebeklerinde.


Bir basına yasanan yalnızlıklardan artakalan cam kırıklarını topla yüregimden, çünkü tasınıyorum kimsesizliginden... Bugünü sensiz yasamak asksa, seni seninle yasayacagım yarınlara kaldırıyorum askı... Çünkü ben artık askı dinlemek degil, askı yasamak istiyorum... Biliyor musun? Seni kalbimde tasıyalı garip bir bosluk var içimde, sadece bir bosluk. Tıpkı yoklugun gibi... Ne acı, ne sızı ne de bir damla gözyası... Hepsi tükendi... Sensiz yasattıgın askın gibi...


Hislerinin acıdan hissizlestigi oldu mu senin hiç? Hissizim... Hissetmiyorum. Sadece yoklugunu yasıyorum! Kapı çalındıgında gelenin sen olmadıgından eminim. Telefon çaldıgında sen aramıyorsun kesin. Çünkü sen sadece yoktun bu askta. Sadece yok! Yoklugunda bulmustum seni, yoklugunda kaybettim... Sen kimsesizligimden tasınalı beri, yüregimde bir ask türküsü söylenmekte. Ask sarkıları dinlemekten yorgunum. Yorgunum çünkü, yoktuk ikimizde aslında birbirimiz için, asktan korkan iki ask kaçkınıydık. Askın orta yerine düstük kavrulduk... Oysa ki yoktuk...


Bir yagmurlu gecede geçerse adım aklından... İçindeki boslukta bir garip sızı duyarsan... Seni aramayısımdan, sormayısımdan seni unuttugum sonucunu çıkartma sakın. Ben sadece artık askı dinlemek degil, askı yasamak istiyorum... İste bu yüzden... Gidiyorum!


 


Bak sana bir gül gönderiyorum. Her yaprağına sana olan sevgimi yazdım.



Ve kokusunda sana olana hayranlığım... Hani seni seviyorum desem hafif kalacak içimdeki duyguları anlatmak için.


Uzak bir şehirden gönderiyorum sana gülüşlerimi, çünkü tebessümlerimde yaşatıyorum seni...



hani sensizlikteki dertleşeceğim gökyüzü bile sırtını döner oldu bana ki kaldıramıyor biliyorum ağır geldi bu sevda ona.


dün deli yağmurlar yağdı şehre... yağmura olan saygıdan eğilmiş boynum ve her daim seni düşünerek yürüyorum...




senin neyini nasıl düşünüyorum bilmiyorum ama herdaim hafiften gülümsüyorum...


galiba ben seni çok özlüyorum...



ayrı şehirlerde aynı havayı soluduğumuz gibi orayada yağıyormu sevdamın hazanları...
ve her damla hatırlatıyor mu beni mavi sevdam...


her geçengün seni daha bir özlüyor ve hasretinin yüreğimdeki açtığı yarayla daha çok acı çekiyorum....


bunu belki söylemek zor ama SENİ SEVİYORUM ve sonra susuyorum....

 
Her bir düğümü tek tek çözmeye çalıştıkça ellerimle, yeni düğümler oluşuyor adeta, hiç çözülmeyecekmişçesine..

Bu kez her şey daha zor...

Aslında zor olan ne sensin ne de hayat. Zor olan benim bana..

Artık zor geliyorum kendime.. Yoruldum...


Bir daha düşersem, kalkamayacağım ayağa, hissediyorum. Belki uzatacaksın elini ama, bu kez ben tutamayacağım, biliyorum...

Gözümün bebeğinde, yüreğimin en saklı yerindesin sen. Kimselere göstermiyorum seni, hatta bazen kendimden bile gizliyorum.

Varsın aklım sensiz bilsin yüreğimi...


Yokluğun içimi acıtıyor. Buna rağmen kal istiyorum, içimde bir yerlerde.

Sanki seni çıkarıp atarsam, tamamen kaybolacakmış gibi geliyor sana dair ne varsa.

Sana ait olan izler silinip yok olacakmış gibi, senli kelimeler yazamayacakmış gibi kalemim bir daha..

Her tutunmaya kalktığımda sana, dipsiz kuyulara çekiliyor ruhum. Çıkmaya çabalarken gücüm tükeniyor gitgide. Bir gün temelli bitecek, fark ediyorum..

Tüm şarkılarım, tutsak olup sensizliğe, çığlığa dönüşüyorlar içimde. Yüreğimle bağırıyorum, sen duymuyorsun, sen bilmiyorsun..


Bir zamanlar gecelerimi aydınlatan gözlerin, şimdi karanlığa çağırıyorlar beni. Kapatıp gözlerimi, düşlerimde buluyorum seni. Açtığımda yine gidiyorsun. Ve ben yine karanlıklara uyanıyorum.

Üşüyorum...


Beni üşüten ne ayazları kışın, ne de yalnızlığım. Yokluğun üşütüyor beni, bir yandan yakarken yüreğimi..


Göremezsem gözlerini, hiç aydınlanmayacak günlerim..


Tutamazsam ellerini, hiç ısınmayacak yüreğim...
 

Şimdi, herhangi bir günün sabahı, vaktin erken ve hesapsız devinimlerinde
inceldiği yerlerden kopmasına izin verdiğim bir şeyleri bağlamaya çalışıyorum.
Onarılması zor yanlarımı anestezik yazılarla uyuşturuyorum.
Herkese bir şeylerin açıklamasını yapmaya çalışan ben, herkesin sorunlarının
cevap anahtarlarını çoğaltmaya uğraşan ben, anahtarını kaybetmiş bir çilingir
gibi dışarıdayım şimdi.
Üşüyorum, sabah güneşinin aydınlığı ortaya çıkarıyor karanlığımı ve ben
karanlıkta görebiliyorum ama üşütüyor beni görebildiğim her şey.
Üflediğim zaman geçmişin tozlarını, geleceğin pasları ortaya çıkıyor gibi.
Hiç tanımadığım insanlar hakkında bildiklerimi,kendime ait bilgisizliğe
dönüştüren ne?
O bir türlü dindiremediğim en derinlere inebilme isteği mi?
Yoksa başkalarının yaşamlarını, aşklarını, acılarını paylaşırken, bir türlü kendi iç
dökümünü kimseye yapamayan kalbim mi?....
nedir, içimi en acıyan yerlerinden mühürleyen?
nedir insanı
en yükseklerden kuytulara sürükleyen?.......

Ve konuşur içim, dudağımı ısırırken dişlerim:
“Aşk; ihanetine bile ihtiyacım var...........
artık biliyorum...
yokluğunda çoğalıyor yokluklar......”

Şimdi ben, herhangi bir günün sabahında, vaktin ağır aksak ivmesinde,
bir sigara paketinin arkasına yazmış olduğum imlası alkollü şu satırları
okuyorum:
“Gözlerimle kurşuna dizebilmek için seni
son bir hoşça kal ıssızlığını yaşayabilmek için
geldim kapılarına
korkma ;
içeri girecek değilim
sadece kapına asılı kalsın istedim
dualarım, gözlerim ve tüm düşlerim......”


Bir “hoşça kal” ıssızlığıyla kalmak nedir bilir misiniz?......
Bilir misiniz ardınızdan kapadığınız kapılara asılı kalan gözbebeklerini?.....
Tüm anlamlarını kaybetmiş bir alfabeyle,
“lütfen” kelimesini kekeleyebilir misiniz?
Defalarca yutkunarak ve direnmeye çabalayarak gözlerinizi sürüklemeye hazır
sele, nasıl “Kendine iyi bak” denir bilir misiniz?....
“Sen de” dendiğinde
çoktan dağılmış yanlarınızı saklayabilir misiniz?....
Aşkın ihanetini bile özleyecek kadar
Aşkı sevebilir misiniz?......
 

Yokluğunda bocalarken ben bu saatlerde, bir garip
esintidir başımı döndüren...
Ayakta durmakta zorlandıkça her seferinde, bir iç çekiştir içimdeki közü alevlendiren….
Pencereden gördüğüm bulutların birkaç göz yaşı belki..
Birkaç inci tanesi…
Çıkıp ıslansam diyorum boş kaldırımlarda, usulca söyledikleri sesiz şarkılara eşlik etsem…
Nafile, tenimde ki alevi de, yüreğimde ki ateşi de söndüremez ki…


Sen gideli hüzün bulutları yerleşti gözlerime, saçlarımın sarısı beyazlara yüz bağladı, mahzun kaldı yüzüm, duygularım ağlamaklı…

Artık hiç gelemeyeceğini bilsem de, seni o bıraktığın yerde beklemeyi öyle istedim ki…
İlk zamanlar güzeldi yokluğunda köşe bucak seni aramak…
Anılarımın her canlandığında,
bulduğumu sanarak, bir çocuk gibi şımarmak güzeldi…
Şirin şımarıklıklarımın ardında
can yakmaya başladın…
Git gide azaldı baktığım kuytu köşeler…
Sonra yarım kaldığımı anladım…
Yokluğun, karşımda görmeye alışkın olmadığım bir yabancı gibi duruyordu ve çırıl çıplaktı yüreğim…
Utandım…
Kaçtım…



O da özlüyormuş benim bir tanem,
Çok üşüyormuş ben olmayınca,
Öyle yazıyor son mektubunda….



Şimdi sen de aynı yağmurlara bakıyorsun, biliyorum…
Aynı mahzun yüzünle sende dalıyorsun uzaklara…
Boş kaldırımlara çarparak dağılan inci tanelerini gördükçe, aynı sessiz şarkıyı söylüyorsun benimle…
Bıraktığın yerlere gelmek istiyorsun…
Ben yokluğunla köşe kapmaca oynarken, kapının ardında seni bulmamı, yine küçük bir kız çocuğu gibi şımarıklıklar yapmamı düşlüyorsun…
Üşüdüğünü duyuyorum çıplak caddelerdeki melodide…
Sarılmamı bekliyorsun, biliyorum…
Her gelişinde yeniden başlardık ya yaşamaya…
Yaşamak istiyorsun…


O da özlüyormuş benim bir tanem,
Hep ağlıyormuş ben olmayınca,
Öyle yazıyor son mektubunda…


Aynı geceye uyuyoruz sevgilim.
Aynı düşlerde buluşuyoruz.
Aynı şarkıdır kulaklarımızda çınlayan, dalıp giden gözlerimiz aynı ufuklarda, yüzümüzün dalgın, mahzun ifadesi, saçlarımızın beyazlara ev sahipliği yapışı bile aynı…

Özlediğin kadar özleniyorsun sevgilim…
Sevdiğin kadar seviliyorsun…
Birbirimizden habersiz söylediğimiz aynı şarkıda, dilimden hiç düşmüyorsun….


Caddelerde rüzgar, aklımda aşk var,
Gece yarısında eski yağmurlar,
Şarkı söylüyorlar, sessiz usulca,
Özlediğim şimdi çok uzaklarda…
 
Şimdi geriye dönüp baktığımda diyorumki: "Ne çok zamanım geçmiş, nelerimi saklamışım, söleyememişim" O kadar çok pişmanlığını yaşıyorum söylediklerimden çok, söyleyemediklerimin.. Korkmuşum bazı şeyleri söylemeye.Anladım bunu..anlayamadığım nokta ; neden korkmuşum acaba? karşımdakini incitmektenden mi, yoksa ironikliğe bak onun beni incitmesinden mi ?! bilemiyorum..ama söleyemediğim o kadar çok şey varmış ki; yeni farkettim !! oysa neleri değiştirebilirmişim o basit kelimelerimle .. kimler değişirmiş o ufacık,anlamsız kelimelerimle..görememişim..çok kayıplar yaşadım şu güne kadar kazançlarım kadar en az !!! çok kırıldımm çoğunda sustum !! geçer dedim, sonra öğrendimkii acım paylaşmadıkça geçmemiş, ben geçmiş sanmışım; oysa o her an katlanmış..bi çığ olmuş sürüklemiş beni..sonunda öyle bir raddeye gelmişki; o çığın altında kalan sadece ben olmamışım !!!

Çok şeyim varmış söylenecek..şimdi dönüp baktığımda kısacık geçmişime diyorumki keşke kırdıklarımdan daha çok özür dileseymişim..Ve onlarda beni kırmasalarmış! Kırdıklarında kırıldım deseymişim; susmasaymışım!!! EEEE bunuda öğrendimmm kırılan ben oluyormuşum yine..benden ötesi değil !!
Keşke insanlar herşeyime katlanmak zorunda olmasalardı! bunu yapma diyebilselerdi bana.. cüret edebilselerdi buna..Ve bende herşeye katlanmak zorunda olmasaymışım! yeter ve hayır demenin önemini kavrayabilseymişim ! belki böylece tüm yük omuzlarımdan kalkabilirdi..
Keşke bana daha çok seni seviyorum deselermiş !! belki böylece ne kadar önemli olduğunu anlardım seni seviyorum demenin !! neleri değiştirebileceğinin !..Ve daha çok seni seviyorum deseymişim,kim bilir belkide zamansız, yersiz söylenen seni seviyorumlar değerliymiş te ben bilememişim..olur böyle şeler ..

Keşke herkes istediğini anında söyleseymiş,,tutmasaymış içinde.. o zaman geç olmazdı hiç bir şey için..Ve ben söyleseymişim içimin kanırmadını bağıra bağıraa !! kim bilir belki de gitmezdi, gitmesini istemediklerim..!!
Keşke kimse bana hata yapmasaymış..anlamasaymışım doğrunun değerini de acımasaymış içim yapılan hatalarla...Ve ben hata yapmak zorunda bırakılmasaymışım! böylece kimse benim durumuma düşmezdi! kimsenin içi yanmazdı yapılan hatalarla..Varsın olsun anlamalıyım doğruları..hatalar olmasında..
Keşke bana tüm bunları yazdırmasaydın..sadece gitmeseydin..tane tane terk etmeseydin sende beni kendi içinde..Ve keşke benim tüm bunları yüzüne söyleyebilecek cesaretim olsaymış !! burada yazmak zorunda kalmasaymışım..tıpkı eski zamanlar gibi sana bunları ağlaya ağlaya da olsa anlatabilseymişim..kimbilir...bitmezdik o zaman belki de..gitmezdim..gitmezdin..Benden vazgeçme! deyişim çınlardı kulaklarında..vazgeçmezdin; yada vazgeçmemiş numarası yapmazdın..
Evet, evet biliyorum şimdi..herkesin bir maskesi var..yapılan her hatadan,her yanlıştan sonra arkasına saklandığımız, kolaya kaçıp o maskeyi suçladığımız ve her gün boyasını değiştirip,cilasını yenilediğimiz bir maske..Bazen bir "seni seviyorum", bazen bir "özür dilerim",bazen bir "hepsi senin yüzünden!", bazense bir gözyaşı..ama hepsi birbirinin aynısı..hepsi birbiri kadar can acıtıcı..
 
Öznesiz cümleler kurmaya alışmıştım ben oysa...

Yalnızlığıma, ıssızlığıma sahip çıkmıştım onca kalabalığın arasında..
Korkularımdan korkmamayı öğreniyordum yavaş yavaş.
Hayallere düşlere sığınıp onlarla avunuyor, küçücük mutluluklara, hayata dair geçici heveslere sarılıp gülümseyebiliyordum.

Geride bırakmıştım bütün hüzünleri, ertelenmişleri, yaşanmışları, yarım kalmışları.. Yürüyordum ardıma bakmadan kendi yolumda. Geçmişin izleri bazen takılıyordu ayaklarıma bir yerlerde, ama ben aldırmadan yürüyordum işte..Sevdaya dair hikayelerin noktasını koymuştu hayat yıllar öncesinde. Ben de çaresizce boyun eğmiştim ona.Bence mutluydum ben kendi kendimle..
Hiç beklemediğim bir zamanda, ansızın çıktın yollarıma.
Yalan mıydın sen?
Yalan.. Bunca ısıtabilir miydi ruhumu? Bunca işler miydi sevdanı yüreğime? Geçmişin izlerini silip, doldurabilir miydi yüreğimi böylesine?

Bilseydim dinler miydim seni?Geçmişimden koparıp, beni alıp gitmene,

İzin verir miydim?

Görseydim, eğer sonunu görseydim,Başlamadan daha, orada dur derdim...
Bilseydim, eğer sonunu bilseydim,
"Sevme bırak" derdim,
"Sevme, uzak dur..."

Geldiğin gibi de gittin ansızın bir gün..Sensizliğe alışmak daha zordu yalnızlığa alışmaktan.Şimdi öznesi sensin cümlelerimin, yüklemleri yok...

Sensiz günüm zordu zaten,

Bir de sen geldin üstüne..
Yokluklarım yetmezmiş gibi,
Sen de eklendin üstüne...

Ben zaten bunları sen olmadan da yaşardım.Ne gerek vardı sana, sensiz de yalnız kalırdım.Ben zaten sen olmadan da ağlardım isteseydim eğer,
Ne gerek vardı sana, ne gerek vardı yokluğuna...
 
Seni Unutmamak İçin Hayal Kuruyorum!

Delilik, insana ne kadar yakın duruyor.
Aşk yüzünden kim bilir kaç kişi çıldırmıştır?
Aslında normal kalmaya çalışmak da bir yanıyla delilik,
yoksa kim aşkın büyüsüne karşı bu derece kuvvetli durabilir ki?


Sabahları uyandığımda, yokluğuna bahane buluyorum.
Yine beni uyandırmaya kıyamadan işe gittiğini düşünüyorum. Akşam gelecekmişsin gibi geçiriyorum saatleri, en azından güneşin keyfini çıkarıyorum. Sonra hava kararıyor, arkadaşlarınla yemektesin diye bekliyorum.
Beklemeye başladığım vakitler, aklımın dengesine sahip olmak ne zor bilemezsin!
Her gece gelmeyişine bir bahane bulmak, babasını bekleyen çocuğu kandırmaya çalışmak kadar hüzünlü,
anlayamazsın.

İçerde televizyon seyrediyorsun sanki, bazen kendimce kavga bile ediyorum.

Hepsi geçiyor da, uykunun vücudu yavaşça ele geçirdiği anlar yok mu, tek başına yatağa gitmek öyle zor ki!
Koltuğa uzanıyorum, film seyrediyorum.
Biliyorum, yatak odasına gidersem, sensizlikle yüzleşeceğim. Orada sızıp kalmak en iyisi, düşünmeden, kendimi acıtmadan!

Hala ayrıldığımızı bilmeyen arkadaşlarım var. Sık görüşmediklerime böyle beyaz yalanlar söylüyorum.
Seni soruyorlar, iyi olduğunu, toplantıda olduğunu, geçen akşam birlikte yemeğe gittiğimizi, seyrettiğimiz filme ne kadar güldüğümüzü anlatıyorum.
Selamlarını iletiyorlar.

Hepsinin bir delilik işareti olduğunun farkındayım ama aklımı kurcalayan, kişi delirdiğini düşünebiliyorsa, gerçekten o çizgiyi geçmiş midir?
Bilmem!
Ben sadece yokluğunu inkar ediyorum.
Var olmadığını bilsem de, dile getirmekten kaçınıyorum.

Hayal kuruyorum uykuya dalmadan, birlikte gideceğimiz seyahatleri düşlüyorum. Venedik ve gondollar sarıyor odamın içini, şarkı söylüyor adamlar, ne dediklerini bilmesem de, aşkı anlattıklarını hissediyorum.
Sonra gidip sokak sokak geziyoruz şehirleri, her yanımız heyecan, el ele dolaşıyoruz.
Seninle geçirilecek saatlerin düşlerini kuruyorum.
İçinde sen ve ben olunca daha kolay oluyor bu kahrolası dünya, dayanabiliyorum.

Seni unutmamak için hayal kuruyorum.
Böylece kokunu duyabiliyorum yokluğunda, sensizliğin ağır yükünü taşımak kolaylaşıyor ve bitmiyor aşka olan inancım.

Belki biraz delirdim ama kimse anlamıyor neden taze tutuyorum seni ve anılarımızı,
neden böylesine sarılıyorum yokluğuna?

Korkuyorum sevgilim, ya gün gelir de hatırlayamazsam diye yüzünü!
Bildiklerimle yüzleşmiyorsam,
sen varmışsın gibi davranıyorsam evin içinde,
hepsi bu korkudan.

Ben seni unutmamak için hayallerime tutunuyorum….

 
Geri
Top