şimdi şöyle oluyor

Kış geldikçe ağaçlar kurur kurur yapraklar dökülür dallar kırılır ağac tatli bi uykuya dalar. Bazı yapraklar inatla son ânı bekler. "Haydi! Haydi biraz daha dayan! Tamam sıkı tutun sakin düşme. Hah iste boyle!" bekler bekler. Birakmaz dali. Düşmez. İnatla bahara sarilir. Sanki o düşmedikçe yagmurlar yağmaya baslamayacak soğuklar gelmeyecek sonbahar hic olmayacak. Bahar olacak.

İste onun gibisin limonata. Sen kendini o kadar sıkı baglamissin ki ilkbahara güneşe. Sanki çınar da senin gibi ufacık bi yaprağın gücüyle hep o mevsimde asili kalacak. E o zaman nedir bu kalbindeki uuyuşukluk tembellik yersiz cekingenlik

Dostum sen ona burs demissin ama o bildiğin makyaj malzemeleri icin sponsorluk

Mamak'a sonbahar geldi..

Dış görünüş kadar insani yaniltan yanlış düşüncelere sürükleyen başka bi şey var midir acaba?
Şantiyede celil abi vardı. Turuncu tulumlu. Tulumun bazı yerleri demir lekesi, bi yerlere takılmış ufak ufak yirtiklar olusmus. Bazı yerlerinde yağ var. Kalıp yagi siyah renk.
Celil abinin sakalları sararmış o da sigara icmekten yoksa sarışın değil bu. 60 yaşlarında saçlarına beyazlar düşmüş bi abi. Hatta burun deliklerinden çıkan sigara dumanı bıyıklarını da sarartmış, öyle ki hafiften kızıla çalıyor rengi.
Kısa boylu, çatık kaşlı.. Gorsen 'ne sert adam tam işçi aman çok konusmiyim da kız basıma dert almiyim. İsimi görüp gideyim bu adama catilmaz' dersin. Ya da demezsin kendimi aklamiyim simdi ama ben dedim. Sırf dışardan sert görünüyor sigara içiyor ve üzeri kirli diye. Ne salagim.
Sonra bi gün poğaça yaptım goturdum işçiler ustalar artik kim varsa yesin cay içelim beraber. Celil abi de geldi. Muhabbet ettik. Onun anlattacaklarini dinleme ayrıcalığını verdi bana diyim, hayır muhabbet etmedik. Celil abi anlattı ben dinledim.

İnsanlar çayla seker gibi olamadı birbirine karisamadi. Seker çaya sen çok sicaksin yakacaksin beni demedi. Cay şekere benden uzak dur tadimi bozacaksin. Aksine ikisi bi araya geldi kaynaştı. Sevmek de boyle sorgulamayacaksin dusunmeyeceksin hesap yapmadan tüm benliginle kabullenip seveceksin. Evet celil abinin anlattıklarının ufak bi kısmı bu.

Sasirdigim şey sevmeyi yeni öğrendim demesi. Sevmeyi öğrenmek.. Koskoca 20 30 yıl ömrün sevmeyi bilmeden gecmesi. Belki sevdiğini sanmasi ama daha büyük bir sevgiyle karşılaşınca hayal kırıklığıyla aslında hic sevmemiş olduğunu fark etmek..
Garip şey bu sevmek. Biz biliyor muyuz acaba?Sevmeyi biliyor muyuz ya da ne zaman oöğreniriz?

Kirginim be gunluk hem de sonuna kadar dibine kadar her zerresine kadar kirginim.
Ah yalan dünya ah neşet baba..
Yok yok bize sevmeyi öğrenme dersleri versinler hem de sevgiliyi sevme dersleri..
Bu kadar kolay mi sözlük yıllarca hayatım denilen birini bir anda yok saymak ve o birinin yerini biriyle doldurmak. Doldurduğunu sanmak..
Hayır yanlış anlama sözlük mevzu ben değilim benim özel hayatım da degil.
Ama görüyorum be sözlük. Minicik yureklere henuz sevmeyi ogrenmeden kocaman sevdalar sigdirmaya çalıştılar. Sonra sigmadi sandılar doldu tasti..sandilar..yanıldılar. Minicik yürekleri bos kaldı halbuki bırak tasmayi bir kısmını bile dolduramadilar.
Bize sevmeyi ogretsinler günlük ya da sevda kelimesini lugatimizdan silsinler. Yerine mantık koysunlar fikir koysunlar ne biliyim kalpten öte olsun.

Seni koftehor seni

Konuşmak istediğim insanları nedensiz aradigimda rahatsız edicekmisim gibi bi his oluyo en yakinlarim değil ama sadece orta ve düşük seviyede olan yakınlıklar. O yüzden bahane uyduruyorum aramak icin. Abi nasılsın iyi misin şey sorucaktim da şey işte mal mal sacmaliyorum inşallah beni anliyolardir. Zaten konuşmak istemesem aramam mesaj atarim ya da hic iletişime gecmem. Allahım nolur anliyo olsunlar gurur yapıyorum rahatsız ederim diye tobe tobe neyse

Bence kadınlar erkek mesleklerini yapmaya devam etsinler söyleyince çok havalı oluyo günlerde anneleri komşularına hava atar

Kisin hava kömür gibi kokardı. Ablam sabahciydi annem onu okula götürmek için erkenden kalkar biz usumeyelim diye de sobayı yakardi. Ben de okula gidicem diye yarim saat ağlayıp annemi bunalttiktan sonra yatağın içine girerdim. Babam 8e doğru evden çıkacağı için onun gitmesini bekler sonra televizyonu acardim. Maske diye bi çizgi film vardı o çıkardı. Sonradan filmi de cikti bunun. Ya da önce filmi varis hatırlayamadım simdi. Annem gelirdi okuldan evi toplardı beni bi köşeye otuttururdu kahvaltı hazırlardı sonra beraber cay icerken çizgi film izlerdik ve annem okul için küçük olduğuma ikna etmeye çalışırdı

Veee tabi ki ikna olmazdim!!
Kacak olarak bir hafta anlamın sınıfında sumuklerimi çeke çeke derse girdim