• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

yaren*le katreler

yaren*

Herşey olması gerektiği gibi ;)
Özel üye
Rabbim......
Şu gönlüme koyduğun sayısı belirsiz taleplerim içinde,
en kuvvetli murâdım aşk ise, biliyorum, daha nice işle sınayacaksın beni.
Mâdem durum budur, murâdımı murâdın eyle Allâh'ım!
Murâdından râzı olmaya yetecek güç nasip eyle.
Civarımda dolanan, murâd maskeli heveslerden ve zaaflardan koru beni!...
Herkesin bir ilâhı var! Gönlümün biricik ilâhı, Sen ol!
Öyle ol da, "yalnızca Sen'in muhabbetini kaybetmekten korktuğum için" haramlardan kaçayım.
En nâzik meselem, Sen ol!
Beni makamın, paranın, şunun-bunun endişesiyle değil,
sadece Sen'i hakkıyla sevmenin derdiyle doldur da,
"Âşığım!" sözünde yalancı çıkan sahtekârlardan olmayayım:(((


 
Hangi yaram Yar’dan hediye değil ki bana,
Hangi yar Yaradan (c.c) kadar yakın ki bana…
Acı, zulüm, dert hepsi gelir Yar’dan, yaralarımı saran ise bir tek Yaradan(c.c)…

 
Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu nede vicdanımı lekeleyen bir geçmişim.Ne hissettiysem onu söyledim,onu yaşadım.Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım...Asla keşkelerim olmadı.Hiç bir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım.Karşıma bazen gerçek yüzler bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım...Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim,yada birini severken karşılığını beklemedim...Dostluğuma değer biçmedim,sevgime ise hiç bir zaman sınır çizmedim....Sevdiysem sonuna kadar gittim,bitirdiysem öldürsede hasreti geriye dönmedim...Bazen çok kırıldım,bazende belki ben kırdım..Ama hata insana mahsustur dedim affettim ,af diledim..Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben yinede affettim ..Onlar beni belki saflıkla yargıladılar belkide içten içe sinsice güldüler..Ama asıl unuttukları şuydu ben aldanmadım..Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlamadılar..Bir insan kaybının ne olduğunu bilemedikleri için.. Kaybetmek onlar için alışkanlık haline geldiği için...Oysa ben hiç insan kaybetmedim..Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim...














 
Hayat insanın üstüne gelmekte o kadar çok ısrar ediyor ki, sen iyi olmaya çalıştıkça, ayakta kalmaya çalıştıkça herşey birden bire altüst oluyor.
İnsanlar; can dediklerin , canan dediklerin hiç bir şey olmamış gibi bir de neyin var diye soruyorlar...Bu kadar basitmiydi herşey yoksa bizmi, benmi zorlaştırandım herşeyi...Bazen çok güvendiklerin bile olmuyor yanında....zor anında yardımına koştuğun insanlar bile bir kalemde silebiliyor seni...Kimseye anlatılmıyor bazı şeyler...Kimseye güvenmemeyi öğrendim...Hayat ne acı ne sert bir öğretmen..Ya da bana karşımı çok acımasız..Benmiyim kabahatlı..Benmiyim suçlu..Neyi yaşamak istedimse hep yarım..Bölük, bölük,yarım yamalak..Yanlış nerde,yanlış kimde...Hiç olmayan bir şeyi oldurmaya çalışmakmı yanlış..Sanırım dersimi iyi çalışamadım..Özür dilerim hayat ben seni yaşamayı başaramadım...:(((

 
Kendi yüreğimin gurbetinde üşüyorum..Bana biçilen mutluluk oyununu oynuyorum.. Yorulsamda yürüyor, Ağlasamda gülüyor,Sevilmesemde seviyorum, Hayatı yüklüyorum omuzlarıma...Hayatın benden aldıklarını düşünüyorum.. Ne çok kayıplar vermiş yüreğim,Ne çok canlar uğurladım bilmiyorum..Savunmasız bir çocuğum aslında hayatın karşısında..O kadar iyi yapıyorum ki işimi ama..Bazen ben bile inanıyorum güçlü olduğuma...

Bir duruşu olmalı insanın, Sokak lambaları gibi dimdik, ışık vermeli
dibine ve etrafına..Yine de ödün vermemeli mum misali kendinden... Gurur
sözcüğünü Onur ile değiştirmeli lugatindan... Eğer kuralları hiçe
sayıp kuralsız yaşamaksa idol, bir onurunu, bir de şapkasını yanından
ayırmamalı insan... Koltuğunun altına onurunu başına şapkasını alıp
eyvallah diyebilmeli, kendisi olmalı insan,kendini bilen.....

 
Ve… Büyüdüm…


Küçüktüm..
Çocuktum..
...Oyuncaklarım vardı..
Onlarla oynar mutlu olurdum..
Büyüdüm..
Mutlu olmama sebep, ne bir oyuncağım var şimdi,
Ne de ağzımı tatlandıracak pembe şekerlerim..

Büyüdüm..
Gitti pembelik, geldi siyah..
Hüznün rengi midir siyah, ya da ayrılığın mı, yasın mı?
Neyin rengidir siyah..
Büyüdüm..
Tozu gitti pembenin..
Gördüm gerçekleri..
Büyüdüm..
Temiz, saf niyeti kaybettim önce.. Hüsn-ü zan terk etti gitti..
Su-i zanlar aldı beni sessizce..

Büyüdüm..
Gördüm gerçekleri..
Ve ben büyüdüm..
Büyümek,
Küçükken ki saf, temiz duyguları yitirmek,
Hayata toz pembe bakmayı terk etmek,
İnsanların gerçek yüzlerini görmek,
Güven duygusunu yitirmek..

Büyüdüm..
Ve ben acı çekiyorum..
Neden mi?
ÇÜNKÜ BEN BÜYÜDÜM.. VE GÖRDÜM GERÇEKLERİ..
TOZU GİTTİ PEMBENİN..
HOŞ GELDİN HÜZÜN..
BİLİYOR MUSUN?
BEN ARTIK BÜYÜDÜM..!
 
Cevap veriyorum "Zamanla Herşey Geçer" diyen akıllılara; "Geçen tek Şey Zamandır" Anlayan, Anlatsın Anlamayanlara....
 
Yorgunum hem de çok yorgun… Ne olur biraz sessizlik İçimde yükselen çığlıklar biraz susun Ey yüreğim artık dinlemekten yoruldum senin haykırışlarını… Görmüyor musun etrafındaki dostlukların oluşturduğu yaraları? Hala direniyorsun, delice sarılıyorsun seni paramparça edenlere Deli desem deli değilsin, akıllı desem maalesef hiç değilsin söylesene ey yüreğim sen nesin? Şimdi seni neyleyeyim? Kaldırıp atayım mı dağlar başına, gömeyim mi toprakların koynuna söyle neyleyim ey yüreğim?
yorgunum Hemde Çok Yorgunum

Bak etrafına, aç gözlerini, uyan artık uyan
Sözler çoktan yitirdi anlamını daha ne boğulursun bu satırlar arasında… Her elveda ya sen merhaba demişsin, her canın yandığında yeniden yanması için kapılar açmışsın İçindeki kırıklar hala batmaz mı tenine, yakmaz mı ciğerinin paresini? Ne çok sorular soruyorum sana değil mi(?) Ama hala cevap alamıyorum çünkü dilin lâl olmuş, tüketmişler seni Konuşmaya bile mecalin yok Hani desem ki haydi koş bak çiçeklerle dolu vadi seni bekliyor, ona bile koşacak dermanın yok Sen nesin biliyor musun?
Sen gözleri ile değil yüreği ile bakmaya çalışan bir körsün bu devr-i cihan içinde…

Bir zamanlar cıvıl cıvıldın, aldırmazdın hayata, sende açılan yaralara Gülümserdin umutla her doğan güne, mutluluk damlardı kaleminden sayfalara, görmek istediğin gibi bakardın bu fani dünyaya ama gördüğün gibi değil, senin var etmeye çalıştığın dünya bu değil Yakamozlar eskisi gibi yansımıyor denizin dalgalarına, bakan yok senin mest olduğun mehtaba
Benzemiyor bu hayat senin o okuduğun kitaptaki satırlara…
Artık sevdalar sevda değil, yürekler Gül-i zar değil uyan artık uyan
Bak dertlerini anlattığın gecenin bağrında kıvranıyorsun usulca…
Görmüyor musun yok artık sırdaşın saydığın yıldızlarda… Söylesene ne yapmalı seni, onlarda terk edip gittikten sonra…
Kaldır başını bak semaya burası dünya, sense dalıp gitmişsin hülyalara uyan artık uyan
 
Hep can bilip, tüm vakitlerini sarfettiklerin, ömrünü yoluna adadıkların, başüstüne koyup, üstüne titrediklerin, bir bir terkettiler seni işte..
Gördün mü bak, insanları memnun etmek ne kadar zor..

Ne yapsan beğendiremezsin, ne söylesen dudak büker, eleştirilirsin, illa bir kusur bulurlar..
Uğraşsan tüm gücünle, kendini y…eyip bitirsen, kendi öz rahatından tavizler versen..Hatalarına bile göz yumsan, aldırmasan..Hep affetsen hoşgörüyle..Yine de boşuna! Asla memnun edemezsin..
Tüm varlığınla ölesiye yoruluyor ama ücretini alamıyorsun hep, değil mi?
Ama O, öyle mi ya?
Kim mi?
O işte..
Hani pek o kadar önemsemediğin..
Emrine “evet” ama “nasıl olsa olur” diyerek, itaat ederken hiç özenmediğin O..
Hani O, sen yürüyerek gitsen, sana koşarak gelenin..
Adını yürekten bir ansan, bin dünya bedel cennetler bağışlayanın..
Kötülüğe niyet edip, yapmayınca bile seni Onurlandıranın..
Ücretlerini, hem peşin hem de kat kat Ödeyenin..
O işte O..
Sana en Yakının..
En kritik anlarında, düşecekken seni Tutanın..
Daim yüreklere nazar eden, kapısı hiç kapanmayanın..
Seni hep iştiyakla Bekleyenin..
Hiç ama hiç Darılmayanın..
O işte, Rabbin..
Sana hep Dost hep YÂR olanın, hep YÂR Kalanın..
O zaman neden kendini paralıyorsun ki boşuna?
Kıymet bilmeyene kölelik edeceğine, gel O Aziz’e bende ol! Ki Aziz olasın..
Ol ki, dünya dolu belalardan kurtula, SULTAN olasın..
Ve bil ki;
O’nu memnun ettiğinde, yarattığı herşeyi musahhar edecek sana..
Memnun olduğunu, memnun edecek..
Sevdiğini, dünyaya sevdirecek..
İşte bu sırrı anladınsa ÖLdün demek,
Yani OLdun demek..
Mubarek ola SULTANLIĞIN.
 
Susmayı öğrendim ben, sustukca bildiğim cümlelerimi unutmayı, unuttukca yarım kalmayı, yarım kaldıkca ayaküstü yasamı atıstırmayı öğrendim...

Öğrendikce büyümeyi, büyüdükce kırılmayı, kırıldıkca susmayı.
Susa susa susamamayı öğrendim ama ben susmayı severdim. Kim çeldi cümlelerimin aklını da sustular.

Günahı boynuna ama o saplamıştı bıçağı dilime. Bütün cümlelerim kana bulandı.

Bütün güzel cümlelerim düzene yenik düştü. Sana... Bana... Bize... Yenik düştü...
 
Geri
Top