Günün Başarı Taktiği [Güncellenecektir]

1. Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum.

2. Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara layık olan kişi ise seni ağlatmaz.

3. Sen istediğinde sana aşık olmaması, sana aşık olmadığı anlamına gelmez.

4. Gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır.

5. Birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hic bir zaman ulaşamayacağını bilmektir.

6. Hiç bir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile! Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin.

7. Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin fakat bazıları için sen bir dünyasın.

8. Zamanı onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.

9. Belki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi.

10. "Bitti" diye üzülme, "yaşandı" diye sevin.

11. Her zaman seni üzecek birileri olacaktır,yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.

12. Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.

13. Kendini çok zorlama, en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur.

"YAŞANAN HERŞEYİN BİR SEBEBİ VARDIR"
 
Büyüdük, Çocukluğumuzu Geri istiyor ve Özlüyoruz.

Büyüklügün verdigi Sorumlulugu Bazen Tasiyor ama Bazende Tasiyamiyoruz,agir Geliyor.

Büyümek zormus be...:(
 
Bilme ve yapma şekline göre insan türleri!

İnsanları bildiklerini uygulamaya geçirme şekillerine göre 4 gruba ayrılırlar.
1.Bilen ve yapanlar
2.Bilen ama yapmayanlar
3.Yapan ama bilmeyenler
4.Yapmayan ve bilmeyenler.

Bilen ve yapanlara “bilinçli başarmış kişi” diyebiliriz.

Bilen ama yapmayanlar ise tipik “ataletli” insanlardır.

Yapan ama bilmeyenler ise harala gürele birşeyler başarmaya çalışan kesimdir.

Yapmayan ve bilmeyenlere ise başarısız insan sınıfını oluşturuyor.
 
Denemeyi Göze Alma Cesareti

Kral maiyetini önemli bir görev için sınamak istemiş. Birçok güçlü ve akıllı adam etrafına toplanmış. Kral onları bugüne kadar görüp görecekleri en kocaman kapının önüne getirerek şöyle söylemiş: "Siz akıllı insanlar, benim bir sorunum var ve hanginizin bunu çözebileceğini görmek istiyorum. Burada krallığımdaki en büyük ve en ağır kapıyı görüyorsunuz. Hanginiz bunu açabilirsiniz?"

Saray mensuplarından bazıları açamayız der gibi başlarını sallamış. Diğerleri, çevresindekilere göre daha akıllı sayılanlar, kapıyı daha yakından incelemiş, fakat onlar da açamayacaklarını kabul etmişler. Bu akıllı insanlar böyle söyleyince saraylılar sorunun çözülemeyecek kadar zor olduğunda fikir birliğine varmışlar

Sadece bir vezir kapının yanına giderek onu şöyle bir gözden geçirmiş ve elleriyle yoklamış, açmak için çeşitli yolları denemiş, en sonunda kuvvetle yüklendiğinde ağır kapı açılmış. Meğer kapı zaten tam kapalı değilmiş ve açmak için deneme isteği ve yüreklilikle davranma cesaretinden başka bir şey gerekmiyormuş.
Kral vezire şöyle demiş:

"Sadece gördüğün ve işittiğine bağlı kalmadan, kendi gücünü devreye soktuğun ve denemeyi göze aldığın için saraydaki görevi sen alacaksın."
 
Başarı bazı soruları sürekli kendine sormakla başlar!

Kendi kişisel başarınız için cevabını düşünmeniz gereken bazı sorular:
•Böyle giderse 10 yıl sonra nasıl bir hayat yaşıyor olacaksınız?
•Başaracağınızı kesin olarak bilseydiniz yarından itibaren neler yapardınız?
•Kendiniz için istediklerinize sahip olmaya değer misiniz?
•Neyi şu anda yaptığınızdan daha iyi yapabilirsiniz?
•Bütün rüyalarınızı gerçekleştirmiş olsaydınız neler hissederdiniz?
•Başarı ve mutluluk sizin de hakkınız mı?
Cevabınız evet ise neyi bekliyorsunuz?
 
İnsanı başarıya şartlandıran sorular.Yaşam için İnsanı doğru istikamete yöneltiyor.Çok güzel paylaşım ellerine sağlık.
 
Özgüven
Önemli bir savaş sırasında Japon bir komutan askerlerinin sayısının düşmanlarınkine kıyasla çok daha az olmasına rağmen saldırıya geçmeye karar verir. Ordusunun kazanacağına olan güveni tamdır. Ancak, askerleri zafer konusunda oldukça kaygılıdır. Savaş alanına doğru ilerlerken, yol kenarındaki bir tapınakta durup hep birlikte dua ederler. Daha sonra komutan cebinden bozuk para çıkararak -Şimdi yazı-tura atacağız. Eğer tura gelirse, biz kazanacağız, ama eğer yazı gelirse kaybedeceğiz, kaderimiz böylece ortaya çıkacak- der. Bozuk parayı havaya atar ve herkes sabırsızca paranın yere düşmesini bekler. Tura gelmiştir. Askerler çok sevinirler; kendilerine olan güvenlerini toplamışlardır. Bu coşkuyla düşmana saldırır ve savaşı kazanırlar. Bir süre sonra yüzbaşı komutanının yanına gelerek onun kehanetini takdir edercesine, -Kimse kaderi değiştiremez- der. Bunun üzerine -Haklısın- der komutan, iki tarafı da -tura- olan parayı göstererek...
Anonim
Hepimiz hayatımızın değişik dönemlerinde hikayede bahsedilen askerler gibi, kendimize olan güvenimizi çeşitli nedenlerle kaybedip, kendimizi yetersiz hissederek kumandayı kadere bırakmayı tercih ederiz. Oysa ki kader diye bildiğimiz olgu, biz elimizden geleni yapmadıkça -tesadüf vakalar dışında- hiç de bizden yana çıkmaz. Hikayede verilen örnek belki biraz abartılmıştır, ancak kendisinin yetersizliğine inanan bir kişi başarısızlıkları yoğun bir biçimde hisseder, ama ilginçtir ki başına gelenleri değiştirme gücüne sahip olduğuna inanmasını sağlayacak adımı atmaz.

Günlük hayatta;
* herhangi bir sorumluluk aldığımızda yapabildiğimizin en iyisini sergilemeyi,
* aksi durumlara yaratıcı ve akılcı çözümler getirebilmeyi,
* aşağılık duygusunun elimizi kolumuzu bağlamamasını,
* iş ortamında bulunduğumuz toplantılarda fikirlerimizi açıkça ortaya koyabilmeyi ve bu fikirleri açıkça herkese karşı savunabilmeyi ne kadar da çok isteriz.​

Fakat bazen, sanki bir şeyler sesimizi keser; beğenilmemek korkusu, dışlanma kaygısı, süregelen düzene boyun eğmişlik ya da yoğun bir yetersizlik hissi, vs. gibi olumsuz öngörüler duygu ve düşüncelerimizi pek az açmamıza ya da hiç açmamamıza neden olur.

Öz güveni yeterli düzeyde gelişmemiş olan kişiler kendilerine verilen bir görevi yerine getiremeyeceklerine inanırlar. Bu sebeple, başarısızlık sonrası oluşacak doğal mahcubiyet duygusunu yaşamamak için bu çeşit riskli durumlardan sürekli uzak dururlar. Böyle bir durumda, yüzleşilmesi gereken sorun özgüven eksikliğinin üstesinden nasıl gelineceğidir. Ancak bu sorunu çözebildiğimizde daha mutlu yaşayabilir ve hayatın tadını daha fazla çıkarabiliriz. Özgüven, Duygusal Zekanın alt başlıklarından olan özbilincin önemli bir bileşenidir ki bu bakımdan kişinin özdeğer ve yetenekleri konusunda sağlam bir anlayışa sahip olmasını gerektirir. Özgüveni yüksek olan bir birey kendi yeteneklerine güvenir, hayatını kendi istekleri doğrultusunda kontrol edebileceğine ve gerçekçi hedefler belirleyebildiği müddetçe bu hedeflere ulaşabilmesinin mümkün olduğuna inanır.
-Eray Beceren-
 
Yapamayacaklarınızın, yapabileceklerinizi engellemesine izin vermeyin.

Büyük başarıların önündeki en büyük engel küçük başarılardır. Yapamayacaklarınızın, yapabileceklerinizi engellemesine izin vermeyin. Her insan sadece bir işi herkesten iyi yapabilecek potansiyelle doğar. En iyi yapabileceğin işi bulup yapmak zorlanmadan başarıyı getirir. Başarmak en iyi yapabileceği işi dünyaya ifade etmektir.
 
Aklınız tıkandığında yerinize kahramanınızı koyun!

Büyük bir sorunla karşı karşıyaysanız ve aklınıza yeni bir çözüm gelmiyorsa, o sorunu çözebilecek bir kişiyi sizin yerinizde düşünün. O sizin durumunuzda olsaydı ne yapardı? Kendinize bir “kanaat önderi” seçin ve onun zihnini çalıştırın. Mesela kararsız kaldığınız bir durumda “O sectiginiz Lider benim yerimde olsaydı ne yapardı?” diye akıl yürütebilirsiniz.Sectiginiz Lider sizin yerinizde olsaydı ne yapardı?
 
Korkunuza değil, hedefinize odaklanın.

Beynin en tehlikeli yanı, “ters çaba” kuralına göre çalıştığı anlardır. Başınıza gelmesinden en çok korktuğunuz şeye odaklanırsanız, beyin onu size çeker, korktuğunuzu başınıza getirir! Buna ters çaba kuralı denir. Bataklıktan çıkmaya çalıştıkça, dibe gömülmeye benzer. Beyin odaklanılan hedef için çalışır, hedef olumsuz olsa bile onu gerçekleştirmek için çalışır! Topluluk önünde konuşma yaparken “acaba heyecanlanacak mıyım” diye düşünürseniz, korkunuz olmasın, heyecanlanacaksınız! Korkunuza değil, konunuza odaklanın. Başınıza gelmesinden korktuğunuz en kötü şeye değil, başınıza gelmesini istediğiniz en iyi şeye odaklanın. Unutmayın kafanızda en çok neyi düşünürseniz, hayatınızda onu çoğaltırsınız.
 
Geri
Top