• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

yaren*le katreler

Bir garip boşluk içimde.. Suskunluklarımı biriktirdim sessizce.. Ve artık mutluluk kokan gülüşlerim yok yüzümde.. Bir yorgunluk taa içimde.. Vazgeçmişliklerim var vazgeçemesem de .. Kaderden bir bekleyiş olmayacağını bile bile..ama yinede ümitleniyor insan ışte.. Anlamıyor ki yürek.. Söz geçmiyor ki ne kalbe ne kadere .. Dedim ya suskunum bu günlerde..
 
PAPATYANIN AŞKI...
Koskoca bir bahçede

Demetler içinde bir papatya.
Aşık olmuş, yanmış, tutuşmuş
Ak sakallı bahçıvana…
Bir ümit bekliyormuş.
Yüzlerce çiçeğin arasından
Onunla, sadece onunla
Saatlerce ilgilenmesini.
Buz gibi suyunu
Sadece ona döksün istiyormuş…
Sadece ona değsin makası,
Sadece ona gülsün dudakları.
Kıskanıyormuş bahçıvanı
Kırmızı güllerden,
Sarı lalelerden,
Mor menekşelerden.
Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş,
Bembeyaz yapraklarını…



Bir gün,
Aşkı öyle büyümüş ki,
Papatya yapraklarını taşıyamaz olmuş.
Eğilivermiş boynu.
Toprağa bakıyormuş artık.
Bahçıvanın sadece sesini duyuyormuş
Ayaklarını görüyormuş.
Bunada sükür diyormus.
Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek.
Zaman akıp gidiyormuş.
Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş.
Ne var sanki boynumu kaldırsa
Bi kerecik daha görsem yüzünü diyormuş.
Yanıp tutuşuyormuş…

Ve işte bir gün..


Bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış.
İncecik bedenini ellerinin arasına almış.
Elindeki Sopayı, köklerinin yanına, toprağa sokmuş
Bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş Sopaya.
Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.
Hâlâ göremiyormuş onu,
Ama bedeni kurtulmuş.
Uzun bir müddet sonra,
Bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye.
Gelen giden yokmuş…

Kahrından ölecekmiş papatya.
Ama işte bir sabah,


Hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış.
Derin bir oh çekmiş.
Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş.
Birden, kendisine doğru gelen iki ayak görmüş.
Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş.
Başka birisiymiş.
Adamın elinde bir de makas varmış.
Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru
Ne güzel açmışsın sen öyle demiş.
Bu gencecik, yakışıklı bir delikanlıymış.
Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısıymış…
Ama gövden seni taşımıyor demiş.
Elindeki makası papatyanın boynuna doğru uzatmış
Ve bir hamlede başını gövdesinden ayırmış.



Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini,
O ak saçlı, ak sakallı, yaşlımı yaşlı bahçıvanı hatırlamış.
Bir de o gencecik, yakışıklı delikanlıyı düşünmüş,
Ve o an anlamış, neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini.
O, her şeye rağmen, papatyaya emek vermiş.
Belki, ona hiç bir zaman güzel olduğunu söylememiş,
Ama onu aslında hep sevmiş.
Papatya anlamış artık.
Sevgi; emek istermiş…


Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini,
Teşekkür etmiş ona içinden..
Son yaprağı da kuruduğunda,
Biliyormuş artık…


Gerçek sevginin, söylemeden,
Yaşamadan ve asla kavuşmadan
Var olabileceğini
 
Ne gülümsemek gerçek mutluluktur, nede ağlamak acının ifadesi.. Ne seni seviyorum sözü gerçek sevgidir, nede söylememek sevmediğinin göstergesi.. Hayat ne gideni geri getirir, nede kaybettiğin zamanı geri çevirir.. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, yada yaşamadım diye AĞLAMAYACAKSIN...

56WGWuk.webp
 
Kapattım üstünü dayanılmaz acıların gülümsemeye çalışıyorum her şeye rağmen.. Vardır elbet bunda da bir hikmet diyorum olabildiğince sabrı yaşıyorum ve ümitlerimi Rabbimin mükafatlandıracağı ötelere taşıyorum ve şu kesin ki ben Allah bana neyi reva görmüşse onu yaşıyorum..
Yıldız...
 
Geri
Top